Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“18 Mart, esir edilemeyeceğimizin haykırıldığı gün”

Bu haberin fotoğrafı yok
“18 Mart, esir edilemeyeceğimizin haykırıldığı gün”

18 Mart Şehitler Günü ve Çanakkale Zaferinin 95.yıldönümü nedeniyle basın toplantısı düzenleyen Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Şube Başkanı İsmail Kumartaşlı, tüm Şehitlerimize Allah’tan rahmet dilekleriyle minnet ve şükranla anarken, ailelerine de sabırlar diledi

Şehitler Günü 2002’de resmileşti
Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Şube Başkanı İsmail Kumartaşlı, ülke bağımsızlık ve bütünlüğü Cumhuriyet uğruna canlarını hiçe sayan şehitlerimizi anmak için Şehitler Günü arifesinde basın toplantısı düzenledi. Türkiye ve
dünyanın dört bir köşesinde, şehitliklerde, elbiseleri dahi çıkarılmadan bilinmeyen yerlerde, ‘kefensiz, bazıları da mezar taşı olmadan, ama görevini yapmış olmanın huzuru içersinde’ yatan kahraman şehitlerimizi , ülkemizin esenliği yurttaşlarımızın can ve mal güvenliği için canlarını feda eden yüreği pek şehit polislerimizi hak ve menfaatlerimizi koruma uğrunda görev yaparken çeşitli ülkelerde hain saldırılara maruz kalan Dışişleri Bakanlığı mensubu şehitlerimizi, yurdumuzun en ücra köşelerinde insanımızı aydınlatma yolunda cefakar ve fedakarca görev yaparken şehit edilen öğretmenlerimizi minnet ve şükran duygularıyla anmak üzere toplanıldığını kaydeden Şube Başkanı İsmail Kumartaşlı; “18 Mart Çanakkale’nin geçilemeyeceğinin, Türk Milletinin esir edilemeyeceğinin, Türk Vatanının parçalanamayacağının tüm dünyaya haykırıldığı gündür. İşte bu sebepledir ki 18 Mart Yüce Meclisimiz tarafından 27 Haziran 2002 tarihinde 4768 sayılı yasa ile şehitler günü olarak kabul edilmiştir.”dedi.
Vatan uğruna Tanrı’ya kavuştular
18 Mart Şehitler Günü’nün dünyada Türk adının duyulduğu andan itibaren bayrağımızı yeryüzünün her noktasına taşıyanların üç kıtayı Türk yurdu haline getirenlerin, Türklük uğruna bedenlerini toprağa koydukları gün olduğunu hatırlatan Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Şube Başkanı İsmail Kumartaşlı; “Yurdumun semalarında , denizlerinde, Malazgirt’te, Kosova’da, Niğbolu’da, Yemen’de, Galiçya, Kafkasya, Sarıkamış, Çanakkale, Kocatepe, Kore, Kıbrıs, Irak, Hakkari, Van, Şırnak’ta dağ başında, bir köyde, kendini sözde medeni sanan ülkelerde şehit olanların günüdür. Bugün; Ölümsüzlük şerbeti içenlerin Tanrı’ya kavuştukları gündür. Bugün; Barutun kanla, kanın canla, canın vatan, namus ve bayrak uğruna destanlaştığı gündür. Bugün; Yare nişandır tenine erlerin,
Şehitlik son rütbesidir askerin, deyip oğlunun tertemiz alnını öperek son yolculuğuna uğurlayan şehit asker ana ve babalarıyla, oğlunu, kızını vatana hizmet için yetiştiren şehit polis, öğretmen ve diplomatlarımızın ana ve babalarının günüdür. Şehitlerimiz, binlerce yıldan beri, Türk’ün milli varlığını sürdürmek için vatan , millet, istiklal, hürriyet, insanlık ve barış ülküsü uğruna canlarını feda ettiler.”diye konuştu.
57. Alayı hatırlamamak mümkün değil
Şehitlerimizin Türklüğün üstün haysiyet ve itibarını şerefle temsil ederken destanlaştılar, aynı zamanda anıtlaştıklarını onlar için yakılan türkülerimiz ile bestelenen şarkılarımızdan yankılanan ezginin, ozanların dilinde ağıt olduğunu kaydeden Dernek Şube Başkanı İsmail Kumartaşlı; “Vatan uğrunda canlarını veren tüm şehitlerimizi andığımız bu anlamlı günde
Çanakkale’de Alay Komutanından
son erine kadar şehit olan 57’inci alayı hatırlamamak mümkün değildir. Halen bu Şehitler Alayının sancağı Avustu-ralya’da Melbourn Müzesi’nde bir vitrinde sergilenmekte, altındaki levhada şu yazı yer almaktadır: ‘Bu Alay Sancağı , Gelibolu savaş alanından getirilmiştir. Ama esir edilmemiştir. Çünkü, Türk Ordusu’nun milli geleneklerine göre bir alayın sancağı , alayın son eri ölmeden teslim edilemez. Bu sancak, sonuncu muhafızının da altında ölü olarak yattığı bir ağacın dalına asılı olarak bulunmuştur. Kahramanlık timsali olarak karşınızda duran bu Türk Alayı Sancağını selamlamadan geçmeyin.’”şeklinde konuştu.
Nöbet sırası geride kalanlarda
Terörle mücadelede pek çok erimizi, astsubayımızı, subayımızı, generalimizi, polisimizi, diplomatımızı ve öğretmenimizin şehit düştüklerinin altını çizen İsmail Kumartaşlı; “Onlar kahramandı, cesurdu. Onlar gerektiği için canlarını büyük Türk Milleti için verdiler. Aziz Şehitlerimiz size minnettarız, sizi unutmayacağız. Teröre karşı verilen amansız mücadelede şehit verdiğimiz Sakarya’lı Zekeriya Onbaşı’nın üzerinden çıkan ve bütün Mehmetçiklerin duygularını dile getiren dizelerde ise başka bir anlam vardır; ‘Olur ya bir çatışmada ölürsem, Arkamdan yas tutmayın, Bırakın toprağımda rahat yatayım, Bedenimden komandomu çıkarmayın, Onlar benim gururumdur, Ölünce kefenim olacak, Başımdan mavi beremi çıkarmayın, O benim şanım şerefim olacak, Ayağımdan botlarımı çıkarmayın, Onlar nice yollar aşacak, Şehit olursam Sırat köprüsünden geçecek, Elimden tüfeğimi almayın.’ Türk vatanının kutsallığını, Türk Milletinin namusunu ve Türk Milletinin Bayrağının şanını canından üstün tutan şehitlerimiz ne mutlu size ki en kutsal emanetinizi aldığınız gibi lekesiz ve tertemiz sahibine ulaştırdınız. Evladını vatana adamış aziz ana, oğlunun adı taş üzerinde, naşı toprakta kaldı zannetme. Şehidimin kutsal ismi arşta, aziz naşı cennet bahçesindedir. Kahraman Şehitlerimizin emaneti olan Bayrak ve Vatan için kutsal nöbet sırası bizdedir. Aziz Şehitlerimize layık olmanın bilinci içinde dimdik vazife başındayız.” ifadelerini kullandı.
Vatan ebediyen hür kalacak
Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Şube Başkanı İsmail Kumartaşlı sözlerine şöyle devam etti: “Vatan için en kutsal varlığını, canını veren yiğit şehidim. Manevi varlığından güç alan bizler, her ne halde olursa olsun, bu vatana göz diken iç ve dış tüm düşmanlarımızı bertaraf ederek, senin emanetini daima yükseklerde taşıyacağız. Ülkemi bölmek, parçalamak isteyen, milletimin huzuruna göz diken hainler; hangi maskeyi takarsanız takın, artık hainliğinizi gizleyemiyorsunuz. Bir elinizde yıldırım, diğer elinizde tufan taşısanız, denizleri taşırıp üzerimize akıtsanız, güneşi yaklaştırıp dünyayı kavursanız dahi, şehitlerimizden aldığımız kuvvetle karşınızda daima bizi bulacaksınız. Her zaman olduğu gibi kanımızla boğulacak, ateşimizle yanacaksınız. Bayrağımız yere düşmez, semalardan almadır, Kılıcımız Oğuzlardan, Yavuzlardan kalmadır, İlk işimiz cenk günleri ateşlere dalmadır, Bu Orduda korku olmaz, bir aslandır her nefer, Biz Şehitler ordusuyuz, bükülemez kolumuz. Vatan ve Bayrak uğruna toprağa düşen aziz şehitlerimiz! Sizleri bizden ayıran ecel, kalplerimizi asla ayıramayacaktır. Kutsal emanetiniz olan Türk Vatanı ilelebet hür kalacaktır. Ey Şehit Kardeşim! O kadar dolu ki toprağın şanla, Bir değil, sanki bir vatan gibisin, Yüce dağlarına çöken dumanla, Göklerde yazılı destan gibisin, Ya yaşatmak seni bu hür vatanda, Ya da senin gibi ölmek ahdımız. Tüm Şehitlerimize Tanrı’dan rahmet dileklerimizle minnet ve şükranla anarken, ailelerine de sabırlar diliyoruz.” (Kocatepe)