Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“21. yüzyıl Peygamberimizin örnekliğiyle hidayet bulsun”

Ensar Vakfı’nın düzenlediği Ramazanda
“21. yüzyıl Peygamberimizin örnekliğiyle hidayet bulsun”

Ensar Vakfı’nın düzenlediği Ramazanda İkindi Sohbetlerinin 7’inci gün konuşmacısı İl Müftülüğünden Mustafa Tayyar’ın rahatsızlığı nedeniyle “Çağımız Davetçileri ve Yardımcıları başlıklı sunum gerçekleştiremedi. Yerine AKÜ İslami İlimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Arap Dili ve Belagati Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Emin Uz, “Kur’an ve Sünnet Bütünlüğü ” konusunda konuştu. Programın sunumunu İslami İlimler Fakültesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Orhan Musahanoğlu yaptı. Kur’an-ı Kerim tilavetini aynı fakültenin Tefsir Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Kadir Yıldırım gerçekleştirdi.
“TEMENNİMİZ 21. ASIRDA HZ.
PEYGAMBERİN ÖRNEKLİĞİ”   
“Kur’an ve Sünnet Bütünlüğü” başlığında konuşan Dr. Öğretim Üyesi Emin Uz, etkisinden henüz kurtulunamayan 20’inci yüzyıla bazı Batılı tarihçilerin “Mega Katliam Yılı” adını verdiklerini söyledi. 21’inci yüzyılın Hz. Muhammed Mustafa Sallallahü Aleyhi Vessellemin her yönden örnek alındığı bir yıl olmasını umut eden Uz, “Konumuzu ‘Kur’an ve Sünnet Bütünlüğü’ olarak seçtik. Çünkü günümüzde özellikle İslamı değerlendiren bir kesim Batı düşüncesi Müslüman’ı bir elinde kılıç bir elinde Kur’an olan bir tasavvurla anmaktadır. Hâlbuki Hz. Peygamber Aleyhisselati Vesselamın örnekliğine bakıldığında Müslüman’ın bu fotoğrafla yan yana getirilmesinin düşünülemeyeceği bile aşikârdır. Peygamber Efendimiz (SAV) sağlığında katılmış olduğu savaşlarda düşman tarafından ölen insan sayısı yaklaşık 250, şehit edilen Müslüman sayısı 150 civarındadır. Hz. Peygamberi (SAV) terörle anan bu zihniyet 63 yıllık ömründe, yaklaşık 23 yıllık nübüvvet hayatında hem Müslümanlar saffından hem de karşı taraftan ölenlerin sayısının 500’e bile varmadığı düşünülmektedir.” dedi.
“SÜNNET İNDİRİLEN VE ÖĞRETİLEN DURUM”
Emin Uz, Kur’an-ı Kerimin sünnet tanımını ortaya koymadan bir sünnet tasavvuru geliştirmenin ya da bir İslam tasavvuru geliştirmenin mümkün olmadığına temas etti. Uz, “Hz. Peygamberin beşeri fonksiyonunu anlamak için öncelikle elbette vahiyi anlamaya ihtiyaç vardır. Bu bağlamda Kur’an-ı Kerimin sünnet tanımlarına bakmak yerinde olacaktır. Ayeti kerimede Cenab-ı Hak buyurur ki ‘Biz sana kitabı ve hikmeti indirdik. Sen bundan önce hiçbir şey bilmiyordun. Kur’an nasıl indirilen bir unsur ise sünnette yani hikmette indirilen bir unsurdur. Bir başka ayeti kerimede, ‘Allah Celle Celalüh ümmiler arasından bir Peygamber göndermiş’ ve o Peygamberin gönderilme hikmetini ise ‘Kitabı ve hikmeti öğretmek üzere gönderilmiştir’ Öyleyse ikinci hususta sünnet indirildiği gibi sünnet aynı zamanda öğretilen bir durumdur. Birçok Peygamberin duasında yer aldığı gibi Hz. İbrahim’in ‘Ya Rabbi benim neslimden bir Peygamber gönder ki onlara yani inanan inanmayan bütün insanlara senin ayetlerini okusun.’ Aynı zamanda ‘Kitabı ve hikmeti öğretsin’ buyurmuştur. Öyleyse hikmet dediğimiz şey Peygamberi bir öğretidir. Biz buna açıkça sünnet diyoruz.” şeklinde konuştu.
“PEYGAMBERSİZ BİR KİTAP ANLAŞILAMAZ”
Kur’anla sünneti birbirinden ayırmaya çalışanların, Kur’an bize yeter yaklaşımını sergilemeye çalışanların vahiy denilen unsuru sadece Kur’andan ibaret gördüğünü belirten Uz şöyle konuştu:
“Hâlbuki vahiy eşittir kitap ise burada bir tarihsel hesaplamaya gitmek gerekmektedir. İlk insan ve Peygamber Hz. Âdem’in eğer biz Peygamber olduğuna inanıyorsak, Hz. Âdem belki de ilk dünya nizamını oluşturan Peygamber olarak sadece kendisiyle 10 sahife ile mi konuşulmuştur? Ya da kendisine kitap gönderilmeyen Peygamberlerde tarihte sözkonusudur. Eğer kitap eşittir vahiydir diyorsak bunun dışında herhangi bir vahiy yoktur diyorsak öyleyse bu Peygamberlere peygamberlik hangi yolla verilmiştir? Eğer vahiy almadılarsa bunların Peygamberliğinin delili nedir? Tüm bunlardan yola çıkarak ayeti kerimelerde Peygamberler dışında da vahiy edildiği ilham yolu ile de olsa ayeti kerimelere işaret etmektedir. Eğer yine onların söylediği gibi vahiy eşittir kitap denilirse öyleyse arıya vahiy edilme hadisesi nasıl anlaşılacaktır? Tüm bunlardan yola çıkarak diyebiliriz ki nasıl öğretmensiz bir kitabın anlaşılması mümkün değilse Peygambersiz bir kitabın anlaşılıp uygulanması da mümkün görülmemektedir.”
“PEYGAMBERE İTAAT
KAPSAMLI VE DEĞERLİ”
Sünnete itaat konusunda Kur’an-ı Kerimin öğütlerinden söz eden Uz, “Cenab-ı Hak buyurur ki, ‘O Peygamber size neyi verdiyse alın. Neden sakındırdıysa, neyi yasakladıysa ondan kaçının.’ Bu ayeti kerime bize Peygambere itaatin ne kadar kapsamlı olduğunu ve aynı zamanda ne kadar değerli olduğunu gösteren ayetlerden sadece bir tanesidir. Yine Cenab-ı Hak kendi sevgisinin yanına Hz. Peygamberin sevgisini serd eden ayeti kerimede, ‘De ki ey Peygamber, eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah’da sizi sevsin’ Yani bizim inanç sistemimizin bidayetinde ve nihayetinde Peygambere itaat ve Peygambere muhabbet doludur. Onun içinde bizim geleneğimizde, edebiyatımızda, tarihimizde bunu açıkça ortaya koyan birçok özlü söz dile getirilmiştir. Bunlardan bir tanesi her zaman okuduğumuz Mevlid-i Şerifte Süleyman Çelebi’nin ‘Zatıma mirad edindim Zatını. Bile yazdın mı adın ile adımı? Ben sana âşık olacak ey latif, senin olmaz mı dualem ey şerif’ dizeleridir. ‘Daha ne yapayım ey Peygamber? Senin adının yanına benim adımı yazdım’ La ilahe illallah Muhemmedun Resulullah. Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enla Muhammeden Abduhu ve Resulühü. Bütün bunlar bize göstermektedir ki kendisinden gelen bilgi değersiz kılınan bir Peygamber tasavvuru ortaya koyarsak, peki Kur’anın bize bahsettiği bu itaat nasıl gerçekleşecektir? Öyle bir Peygamber düşünün ki Kur’an-ı Kerim kendisine itaati farz kılmıştır. Fakat kendisinden bize gelen Kur’andan başka hiçbir bilgi de yoktur.” dedi. >> Burcu AYDIN’ın Özel Haberi