Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Agah Bıyıkoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

26 AĞUSTOS1922 BÜYÜK TAARRUZ

Bugün 26 Ağustos 2021.. Bugünden tam 99 yıl önce 26 Ağustos 1922’de, işgalci Yunan ordusunu kutsal son vatan parçasından, Kocatepe sırtlarından atmak için amansız bir savaş veriyordu ORDULARIMIZ… Türk’ün ateşle imtihanıydı bu…
Sakarya Savaşı’nda bozguna uğrayan ve ağır kayıplar veren mağlup Yunan ordular derlenip toparlanmak ve tekrar bir savaş hazırlığı yapmak üzere Afyonkarahisar önlerine kadar çekilmiş özellikle Kocatepe sırtlarında sıkı tahkimât yaparak mevzilenmişti.
Sakarya’da vatanımızın “harim-i ismetine” hançer saplamaya gelen Yunan ordularını durdurup 22 gün 22 gece dünya tarihinin en onurlu ve ahlaki savaşlarını verip tarihin akışını değiştirecek bir zafer kazanan Türk ordusu, Sakarya nehrinin rengini kırmızıya çevirecek kadar kan ve can vermiş, Eskişehir, Sivrihisar, Aziziye (Emirdağ), Bolvadin, Akşehir çizginde düşmanı yurttan tamamen silip atmak azim ve kararlılığı ile hazırlanıyordu.
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, 1922 Mart’ından itibaren 12 Nisan’a kadar cepheleri gezerek ordularımızı teftiş etti. Birliklerin ihtiyaçlarının ve eksikliklerinin giderilmesi için lazım gelen hazırlıklar son aşamasına gelmişti.. Çünkü BÜYÜK BİR TAARRUZLA son vatan parçası kurtarılacaktı.. Mustafa Kemal Paşa 1922 Haziran ortalarında taarruz kararını verdi ve bu kararını cephe komutanı, genel kurmay başkanı ve milli savunama bakanıyla paylaştı. 6 Ağustos1992 günü Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa, ordulara “Taarruza hazır olun” dedi.. Ankara’da bakanlar kurulu ile görüş birliğine varan Mustafa kemal Paşa bir gece gizlice Ankara’dan ayrılarak Konya’ya oradan da 20 Ağustos 1922 günü Akşehir’e ulaştı. Buradaki ordu komutanlarıyla görüştükten sonra 26 Ağustos 1922 sabahı taarruz için cephe komutanına emretti.
Akşehir ve civarından Şuhut dağlarına ve Kocatepe’ye yaklaşık 30 bin tam teçhizat asker, yüzlerce sandık cepâne, silâh, onca top arabasını çeken at ,öküzün sessizce ve düşmanın ruhu duymadan çıkarılışı ayrı bir destandır..
Türk Genel Kurmay Başkanlığı taarruz harekâtını çok gizli hazırlamış, 25 Ağustos gecesi saat onda Kocatepe’nin Şuhut’a bakan sırtlarına cephenin ön hatlarındaki birlikler taarruz mevkilerine intikal edip mevzilendiği halde Yunan kuvvetleri bundan haberdâr olamamışlardı. Örneğin “2. Ordu emrindeki Emirdağı’nda bulunan Albay Ali Hikmet komutasındaki 2. Kolordu, üç tümeni ile yani, 24.500 asker, 500 at, 2300 öküz, eşek, deve ve 48 topuyla 90-100 km. yol yürüyerek cepheye intikal etti.”
“Yakup Şevki Paşa 26 Ağustos 1922 Büyük Taarruz emrini alınca güneye kaydırılacak ve ordu emrinden çıkacak iki kolorduyu öyle hazırlamıştı ki gündüzleri bir erin pabucu bile görünmüyor, bütün kaydırma harekâtı geceleri yapılıyordu. Düşmanın bu kaydırma harekâtından katiyyen haberi olmamıştı”
İsmet İnönü anılarında Şuhut’tan atlarla Kocatape’ye gelişlerini ve o geceyi şöyle anlatıyor .”O gece sabaha kadar uyuduk mu, uyumadık mı bilmiyorum. Yalnız çok iyi hatırlıyorum; cephe komutanı olarak kıtaatın hepsinin yerlerinde hazır bulunup bulunmadığını sabaha kadar kim bilir kaç defa sordum. Müsterih oldum. En heyecanlı günümüz… O güne kadar, düşmanın bizden ne kadar bilgi aldığını bilmiyoruz ve yarın ortalık açıldığı zaman her şey meydana çıkacak. Tabii beklenmesi kumandan için çok heyecanlı bir gece. Erkenden traş oldum .şafakla beraber 26 Ağustos’ta muharebeye başladık”
Şuhut’ta kurulan Başkumandanlık Karargâhı 25-26 Ağustos gecesi hareket etti Kocatepe’ye. Elinde feneri olan bir kılavuz eşliğinde, Mustafa Kemal, Mustafa İsmet ve Mustafa Fevzi Paşalar ve maiyyetini Birinci Ordu Komutanı Nurettin Paşa ve subaylar karşıladılar..
“Saat beşe beş var/Dağlar aydınlanıyor/Bir yerlerde bir şeyler yanıyor. Gün ağardı ağaracak/Kokusu tütmeye başladı/ Anadolu toprağı uyanıyor/98956 tüfek/Ve şoför Ahmet’in üç numrolu kamyonetinden yedi buçukluk şnayderlerine kadar /On beşlik obüslere kadar/Bütün âletleriyle /Birinci ve ikinci ordular baskına hazırdılar/Nureddin Eşfak baktı saatine “beş otuz”/Ve başladı topçu ateşiyle ve fecirle birlikte BÜYÜK TAARRUZ”
“İşte bu andan sonra bütün bataryalar düşmana ölüm püskürtmeye başladı, Topçu ateşi öyle düzenli ve etkiliydi ki sanki bir top var ve bu top bütün dehşetiyle gürlüyor gibi.. Karşıda müthiş bir manzara.. Üç noktada toprak mütemadiyen yerden fışkırıyor ve ağır ve kesif bir duman bu kaynayan yerlerin üzerinde geziyordu. Bu manzara ancak görülebilir, tarif imkânı yoktur. Tevcih edilen hedefler Kalecik Sivrisi, Belentepe Tınaztepe ve Çiğiltepe idi.. Topçu ateşinin ardından piyadelerimizin hücumu başladı. Yanan otların çalıların ve tel örgülernin üstünden düşman siperlerine atlayan erlerimizin ve subaylarımızın canları pahasına bu kahraman hücumları karşısında göz yaşları dökmemek mümkün mü..
Cephe komutanı İsmet Paşa, anılarında “muharebe çok mükemmel hazırlanmış bir topçu ateşiyle başladı. Daha topçu ateşi sürerken bir taraftan da piyade ileri harakete geçti.. Topçu ateşi Başkumandan Mustafa Kemal Paşa’nın çok hoşuna gitmişti. Bana topçunun çok iyi hazırlanmış olduğundan çok memnun kaldığını muharebe meydanında tekrar tekrar söylemiştir” diye anlatır
General Trikopis anılarında, Büyük Taarruz’un ilk gününde Türk Ordusu’nun başarı nedenlerini sıralarken Türk topçusunun üstünlüğünü ve pek kuvvetli bir bombardıman yaptıklarından söz etmektedir..
Top atışlarının gürültüsünü ve yarattığı etkiyi; o saatlerde Tokuşlarlı Haydar Ağa’nın kılavuzluğunda düşman gözcülerini atlatarak Ahır Dağlarını aşıp Sincanlı ovasına inen ve düşmanın arkasına sarkan 5. Süvari kolordusu komutanı Tümgeneral Fahrettin (ALTAY) şöyle anlatıyor: “İşte tam bu sırada doğudan top sesleri gelmeye başlamıştı ki bu BÜYÜK TAARRUZ’un başladığını bildiriyordu.
Top sesleriyle heyecanımız artmış, askerlerimizin yüzleri gerilmiş ve omuzları dikleşmişti. Bir an önce atlarımızı mahmuzlayıp dört nala düşman gerilerine yapacağımız akınlara başlamak istiyorduk”
Gece geç saatlere kadar süren çarpışmalar sonunda fevkalâde önemli bir konumdaki 1310 rakımlı tepe de elimize geçti..
Vatan aşkıyla ölümü gülerek karşılayan kahraman birliklerimiz, yanlarında şehit veya yarlı yatan arkadaşlarının arasından yıldırım hızıyla artık kaçmaya mecbur olan düşmanın üzerine atılarak 27 Ağustos 1922 günü ikindi saatlerinde Afyonkarahisar’a girdiler..
..Evet.. 26 Ağustos 1922 Cuma ve 27 Ağustos Cumartesi günleri her dakikası birer kahramanlık destanı, ateş ve kan olan tarihi süreç böyle işledi…
Yarın Afyon’un kurtuluşu..

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER