Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Hasan ÖZPINAR
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Afyonkarahisar’da bir maden faciası – Kocatepe Gazetesi

Hasan Özpunar 15 Mayıs 2014 Perşembe 03:00:00
  Önceki gün Soma’dan gelen acı bir haberle yasa büründük. Dile kolay, 200’den fazla madencimizin yerin yüzlerce metre altında adeta diri diri toprağa gömülmesi yürekleri kanattı. O 200 işçinin çocukları, eşi, dostu, akrabası acaba ne halde? Tarifi imkansız bir acı.
Bu satırları yazarken gözüm hala TV haberlerinde, gelecek iyi haberleri bekliyoruz ama ne mümkün? Madenin önünde ellerinden bir şey gelmeden feryad edenleri gördükçe süzülüp gelen göz yaşlarımıza mani olamıyoruz. Allah (c.c) hepsine rahmet eylesin, yakınlarına, milletimize sabır versin.
Yaşanan bu acı olay, bundan 54 yıl önce ilimizde yaşanmış başka bir maden faciasını hatırımıza getirdi. “Afyonkarahisar’da kömür var mı ki madeni olsun, facia yaşansın?” diye düşünenleriniz olabilir. Afyon-İzmir karayolu üzerinde ve şehre yaklaşık 50 km mesafede bulunan Sinanpaşa ilçesine bağlı Karacaören, Güney, Akçaşar köylerinin arasındaki linyit kömür ocağı 100 yılı aşkın bir zamandır bilinmekte ve işletilmektedir. Balkan savaşları sırasında bu köyler arasında bulunan kömür madeni daha sonra Özel İdare tarafından verilen ruhsatla 3 tane ayrı ocakta üretime başlamıştır. Uzun yıllar farklı kişiler tarafından işletilen ocaklar 1950’li yıllarda son sahipleri tarafından kömürün artık iyi kalitede çıkmadığı gerekçesiyle kapatılmış ve ruhsatları iade edilmiştir. İşletmeciler burayı kapatmakla kalmamış ocağın ağzını dinamitle patlatmak suretiyle toprak altında bırakmışlardır.
Ağzı kapatılan bu madende alınan tüm tedbirlere rağmen çevre köylerde bulunan vatandaşlar yıllar boyu kaçak olarak kömür çıkarmaya devam etmiş ve çıkardıkları kömürü de kâh evlerinde yakarak ısınmışlar, kâh satarak geçimlerini sağlamaya çalışmışlardır.

KAZA GELİYORUM DİYOR
1959 yılının Ekim ayı içerisinde Karacaviran (Karacaören) Köyü muhtarı Bekir Ayaz yetkili makamlara başvurarak köylülerin kaçak olarak kömür çıkarttıkları bu ocağın her an çökebileceğini belirterek bir an önce tedbir alınmasını ister.
Takip eden aylarda muhtar tekrar müracaat ederek sıkıntıyı dile getirse de ikazları ilgililerce dikkate alınmaz.

29 OCAK 1960’DA BİR FACİA YAŞANIR

Takvimler 28 Ocak’ı 29 Ocak 1960 tarihine bağlayan gece yarısını gösterirken Karacaören köylüleri her zaman olduğu gibi kömür ocağında mesaidedirler. Genç, yaşlı, çoluk çoçuk pek çok kişi tabiri caizse nafakasının peşinde yerin onlarca metre altında böylesine tehlikeli bir işe girişmişlerdir.
Çıkaracakları bir parça kömür kiminin evini ısıtacak, kiminin yiyeceğini temin edecektir. Fakat ne çare, madencinin her daim korktuğu şey onların da başına gelir. Göçük o sırada içeride çalışanlardan 12 kişiyi hayattan koparır, 2 kişi ağır yaralı olarak kurtarılır. Ne yazık ki ölenlerin içinde küçük çocuklar da vardır.
İçeride yaşanan göçükte ölenlerin yanı sıra gece çalışması sırasında ocağın ağzından çıkarılan kömürleri alan 50 yaşında Aliye Özcan isimli kadın da bu faciaya tanık olduktan sonra geri döndüğü köyde yaşadığı heyecan ve korkuya dayanamayarak ertesi gün vefat etmiştir.
Facianın yaşandığı gün köylüler sadece 2 ceset çıkarabilmişler, göçükten dolayı diğer cesetlere ulaşamamışlardır. Vali, Savcı, Jandarma kumandanı ve diğer yetkililer gece saatlerinde olay yerine ulaştıklarında ellerinde karpit lambası ve meşalelerle içerideki yakınlarının çıkarılmasını bekleyen köylülerle karşılaşırlar. Göçük altında kalanların aileleri ve çocuklarının feryatları göklere yökselmektedir.
30 Ocak 1960 tarihli gazete haberine göre göçükte hayatını kaybeden kişiler şunlardır:
Ahmet Koçak 51 yaş, Kemal Saygılı 15 yaş, Lütfi Saygılı 18 yaş, Ali Sarıkaya 31 yaş, Ali Aydın 33 yaş, Abdullah Kılıç 35 yaş, Mehmet Karagöz 26 yaş, Ali Akkaş 33 yaş, Veli Yıldız 41 yaş, Abdullah Yıldız 13 yaş, Hasan Sarıtaş 11 yaş ve Aliye Özcan 50 yaş.
Ölenlerin tamamı Karacaören köyünden olup, pek çoğu da daha çocuk yaştadır. Göçüğün olduğu gün Kütahya’dan beklenen kurtarma ekipleri gelinceye kadar ocağın içerisine bir insanın ancak sürünerek geçebileceği bir delikten giren kişi içeride hiç bir hayat işareti olmadığını söylemiştir. Bir taraftan da içeriye oksijen tüpleri vasıtasıyla hava verilmektedir.
Diğer taraftan da olay yeri meraklıların akınına uğramıştır. Afyonkarahisar’dan otomobillerle olay yerine gitmek isteyen meraklılar araçlarının çamura saplanması yüzünden geri dönerler.
Olayın üzerinden geçen 48 saatte içeriden ancak 6 kişinin cesedi çıkarılabilmiştir. Bu cesetler de göçük altında tanınmayacak derecede ezilmişlerdir.
31 Ocak 1960 günü Kütahya Garp Linyitleri işletmesinden gelen kurtarma heyetinin üstün gayretleri ile 5 saatte ocak içine 400 dikme dikerek bir rekor kırılmış, içeride büyük bir kirst tabakası parçalanarak onun altında kalan son cesetler de çıkarılmıştır. Göçükte vefat eden 12 kişinin cenazeleri aynı gün Sinanpaşa Karacaören Köyü mezarlığında defnedilmiştir.
Aynı madende 1945 yılında yaşanan bir göçükte de bir kişinin öldüğünü köylüler belirtmiştir. Yine o günlerde kalitesiz kömür çıktığı gerekçesiyle ocağı kapatan müteahhit olay yerine gelmiş fakat köylüler tarafından “Evlatlarımızın ölümüne sen sebep oldun” denilerek tartaklanmış ve araya giren jandarmalar tarafından kurtarılmıştır.
Her göçük haberi duyduğumda yıllar önce ilimizde yaşanan bu olay aklıma gelir, acaba 1960 yılının soğuk bir kış gününde vefat edenlerin yakınları neler düşünüyordur diye kendi kendime sorarım.
Sanırım Soma’daki göçükte vefat eden yüzlerce vatandaşımızın yakınlarının yaşadığı acı ve ızdırabı en fazla Sinanpaşa’nın Karacaören köyünde yaşayanlar biliyordur diyorum.
Allah (c.c) hepsine rahmet eylesin, yakınlarına sabır versin diyerek bu acı bahsi kapatmak en doğrusu galiba…

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER