Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

AFYONKARAHİSARLI KARACA AHMET

İhsaniye ilçemizin Karacaahmet köyündeki türbenin varlığı ve bu türbede, akıl hastalarının tedavi edildiği gerçeğini, bütün Afyonkarahisar’lılar bilir. Zaman zaman bu türbe ile ilgili haberler, yurdumuzun çeşitli kentlerinde yayımlanan gazete ve dergilere konu edilir. Örneğin, geçtiğimiz yıllarda İzmir’deki bir gazetenin Afyonkarahisar muhabirinin “Karacaahmet Türbesinde akıl hastaları tedavi ediliyor” başlığı ile bir yazı gönderiyor, yazıya hastalarla yaptığı söyleşilerle birlikte fotoğraflar da ekliyor.
Olayı “ilkel bir düşünce ve yaşamın kalıntısı” olarak nitelendiren bir Sinir ve Ruh Hastalıkları Mütehassısı sorumluların cezalandırılmalarını isterken şu yorumu ekliyor:
-Bu olayı tıp bilgisi ile bağdaştıramayız. Tıp objektiftir ve ilme dayanır. Akıl hastaları tıp kuralları dışında asla tedavi edilemezler. Muska yazarak, okuyup üfleyerek, aç bırakarak, zincire vurarak akıl hastalarını iyileştirmek mümkün değildir. Hastaları sadece doktorlar tedavi ederler. İnsanların hayatları ile oynayan bu türbe sorumluları hakkında savcılık soruşturma açmalıdır.”
Bu haber üzerine Karacaahmet İhsaniye ilçesinin savcısı ertesi günü asırlık türbeyi kapattırıyor!…
Biz savcının keyfiyeti üzerinde durmayacağız. Amacımız, söz konusu türbenin yüzyıllardır akıl hastalarına şifa dağıttığını, efsanesiyle ve profesörler kurulunun sözleriyle izaha çalışmaktır.
***
Türk Folklor Araştırmaları Dergisinin, 20.Yıl Özel Sayısında çıkmış olan bir yazıyı aynen sunmakta yarar görüyorum:
“Halk Hekimliği ve Tedavi:
Şifa Dağıtan Karaca Ahmet Türbesi
Ayaklarına tahtadan pranga vurulmuş ruh hastalarının içinde yedi gün yedi gece geçirerek şifaya kavuştukları, Afyon’a 30 km. uzaklıkta, İhsaniye ilçesinin Karacaahmet köyündeki yedi asırlık tarihi türbede, telkinlerde bulunan ruh doktoru Prof.Rasim Adasal, “Buradaki tedavide hakikat çekirdekleri vardır” demiştir.
En iptidai usullerle ruh hastalarının tedavi edildiği Karacaahmet türbesine, köy ihtiyar heyeti tarafından davet edilen Prof. Rasim Adasal ile birlikte Ankara Üniversitesi Tıp Tarihi direktörü Prof. Feridun Nafiz Uzluk, Doç. Dr. Coşkun Şarman, Doç. Dr. Recep Doksat, Dr. Gülören Ünlüoğlu da Afyon’a gitmişler, tetkiklerde hazır bulunmuşlardır. Tetkik sırasında hastalarla görüşülmüş, köylülerden bilgi alınmıştır.
Prof. Adasal, Anadolu’da ruh hastalarının ümit kapısı olarak gördükleri Karacaahmet Türbesindeki tedavi hakkında şunları söylemiştir:
-Bu tedavinin esası, bugün yaptığımız elektroşokta olduğu gibi, direkt, yani biyolojik şok değildir. Bu daha ziyade ruh hastası da olsa, inancı bulunan bir insanın, gece tecrit halinde, nefsiyle karşı karşıya gelmesi, nefsiyle savaşmış, daha doğrusu psikanalizin de öne sürdüğü, ruh savunma mekanizmasını uyarmak suretiyle bir manevi temizleme yapması esasıdır.
Prof.Adasal, Karacaahmet türbesinde hangi çeşit ruh hastalarının tedavi edilebildikleri konusunda da şu bilgiyi vermiştir:
-Genel olarak burada tedavi görenler saralı, bunak ve buna benzer organsal psikiyatrik ruh hastaları olmadığından, sonuçların müspet olduğu söylenmektedir. Esasen halen memleketimizdeki ruh hastalarının büyük kısmı modern psikiyatrik merkezlere gittiği için, nihayet manevi inançları kuvvetli bazı ailelerin, daha çok günlük olaylara bağlı reaktif ruhi bozuklukları olan hastaları getirirler. Anlattıklarına göre daha çok burada tedaviye tabi tutulan hastalar, mani ve melankoli gibi affektif ve manevi kamçılamalar ve çöküntüleri olanlardır.
Prof. Rasim Adasal, köy halkının eski ruh hekimi Karacaahmet hakkında şu mısraları devamlı söylediğini bildirmiştir.
“Karaca Ahmet ulu veli,
Akıllanır gelen deli.”
Ünlü ruh doktoru, yedi asırdan beri ümit kapısı kabul edilen bugünkü türbeye adını veren Karaca Ahmet’in kimliği hakkında şunları anlatmıştır:
-Karaca Ahmet Sultan, bir Horasan şehzadesi olarak Anadolu’ya ve ilk defa Manisa’ya geldikten sonra, birçok savaşta cengâverlerine yardım etmiş, bir çok ruh hastasını, bir sinir ve ruh hekimi gibi kendine has manevi metodlarla tedavi eden, bunu torunlarına veraset şeklinde bırakan, büyük bir ruh bilginidir. Birinci Murad’ın ölüm tarihi olan 1390’dan önce öldüğü ve uzun müddet yaşadığı anlaşılmaktadır.
Adasal, daha sonra sözlerine şunları eklemiştir:
-Bugünün en pratik ruhsal tedavilerinden biri de hastanın doktoruna ve hekimliğine inanması, hekimin maddi düşüncelerden evvel hastasının sağlığını düşünmesi, güven telkin etmesi, yani destekleyici manevi tedavidir. Bütün bunlar bize, Hristiyanlık dünyasında ruh hastaları, zindan nev’inden tımarhanelere kapatılırken Türklerin insan ruhuna ve hastalığına vermiş oldukları önemi gösterir. Bence Karacaahmet köyündeki türbede tedavi, bugünkü şekliyle devam edemez. Modern ruh hekimliği ilerledikçe günün birinde izleri kalmayabilir. Karacaahmet Sultanın ismini yaşatmak için bu tarihi köyde modern bir akıl hastanesi, özellikle manevi şifalar sağlayan bir yurt açmak gerekir. Esasen artık ruh hastaları, Bakırköy’deki gibi 3500 ruh hastası olan yerlere toplamak doğru değildir.
Bunlar Prof.Rasim Adasal’ın, Karacaahmet’le ilgili görüş ve düşünceleridir. Demek ki, gerek Adasal ve gerekse beraberinde Afyon’a giden akademisyenler, Karacahmet türbesinin manevi telkin yolu ile ruh hastalarının iyi edilebileceği görüşündedirler. Demek ki bu yolla insanlar iyileşebiliyorlarmış…
Kaynaklar
Karacaahmet’le ilgili birçok kaynak mevcuttur. Bunlardan başlıcaları, Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi, Seyyit Ahmet Dede’nin “Mecmuai Tevarihi Mevleviye”, Edip Ali Bakı’nın “Eski bir Türk Halk Hekimi Karacaahmet ve Delileri Tedavi Yurdu”, Dr.Hikmet Tanyu’nun “Ankara ve Çevresinde Adak ve Adak Yerleri” adlı eserleridir.
Şimdi, Allah için ciddiyetle düşünelim: Prof.Rasim Adasal ve arkadaşları, Edip Ali Beyin eserini neşreden İstanbul Üniversitesi Tıp tarihi Kürsüsünün profesörleri ve Dr.Hikmet Taynu yanlış düşünüyorlar da, İzmir’deki bir hekim mi doğru söylüyor? Tekrar ediyoruz: İzmir’deki hekimin sözleri “Görmeden, incelemeden, araştırmadan oturduğu yerden ahkâm kesen adamın yaveleri değil de nedir?…” Keşke gölge etmeseydi!…
Afyonkarahisar yöresinde anlatılan, “Karacaahmet Efsanesi” ile yöre minarelerinde sık sık okunan bir ilahi” yi de sunmak isterim. Maneviyata inananlar için belki yararı olur.
Horasan erlerinden Karacaahmet, doğduğu yerden Anadolu’ya göç ederek, Afyonkarahisar’ın Tez Hüyük yöresine gelerek çadırını kurmuş ve burayı kendisine yurt edinmiş. Yörenin beyi, durumu öğrenmek için kâhyasına buyurmuş:
-Git, bak bakalım, şu karşıda çadır kuran kimdir?
Kahya koşarak gidip, Karaca Ahmet’le konuşmuş ve,
-Birlikte beyimizin yanına gidelim, demiş.
Karaca Ahmet, beyin huzuruna eli boş gidilmez demiş, bir eline mendil alarak, söğüt ağacından kopardığı elmaları doldurmaya başlamış. Elma mevsimi değilmiş, üstelik çevrede elma ağacı da yokmuş. Meçhul adamın söğüt ağacından elma topladığını gören kâhyanın ağzı açık kalmış.
Beyin bir kızı varmış. Son derece güzel olan bu kız, ne yazık ki akıl hastası imiş. Sık sık yanındakilere saldıran kızın zararlı olmaya başlaması beyi çok üzüyormuş.
Deli kız, yine azgın bir halde iken, Karaca Ahmet ile kâhya, beyin huzuruna girerler. O anda bir mucize olur, kız bağırıp çığırmayı bırakır ve uslu uslu oturur. Kâhya beyin yanına varır ve söğüt ağacından elma toplama hikayesini, kulağına fısıldar.
Bey, Karaca Ahmet’in kimliğini öğrenince iltifatlarda bulunur ve konuğu olduğunu söyler. Sohbet esnasında kızının durumu ile ilgilenmesini ister. Karaca Ahmet deli kızla ilgilenir ve kısa bir süre sonra kız, normal hale döner.
Bey, kızını Karaca Ahmet’le evlendirir ve kırk gün kırk gece düğün yaparak, mutluluklarını temin eder. Bundan sonra Karaca Ahmet, devrinin en ünlü hekimleri arasında yer alır ve binlerce akıl hastasını iyi eder.
O günden itibaren Karacaahmet Köyü camiinin minaresinde her sabah ezanında, Ramazan ve kandil gecelerinde, özel bestesi ile şu ilâhi okunur:
Karacaahmet ulu veli / Akıllanır gelen deli
Karşısında Hayranbalı (1) / Sultan Karacaahmet Sultan
Eşref oğlu kâmil insan / Türbesinin önü yazı (2)
Etrafı hep koyun kuzu /Yetişindi Bayram Gazi (3)
Sultan karacaahmet Sultan /Eşref oğlu kâmil insan
Türbesinin önü ahlet / Ahlat değil o bir hikmet
İmdat eyle karacaahmet / Sultan Karacaahmet Sultan
Eşref oğlu kâmil insan / Dervişleri giyer aba
Anlar gezer tekke türbe / Karşısında Gözcü Baba (4)
Sultan Karacaahmet Sultan / Eşref oğlu kâmil insan
KARACA AHMETLER
Türkiye’de, Yunus Emre gibi, Karacaoğlan gibi, Karacaahmet’e atfedilen birçok mezarlar (makamlar) bulunmaktadır. Halka mal’olan, halkın sevip benimsediği insanların, her yerde makamlarının olması doğaldır. Hatta, Sarı Saltuk Baba gibi, kişilerin, çeşitli ülkelerde de makamları görülmekte ve her ırktan ve her dinden insanlar, bu makamlara giderek, onlardan medet ummaktadırlar.
Karacaahmet ile ilgili araştırmaların ve yayınların, Afyonkarahisar dahilinde de yapılması ve bu işlevi, Kocatepe Üniversitemizin üstlenmesini bekliyoruz.
Zuhuri Danışman’ın yayınladığı, 15 ciltten oluşan Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nin bazı ciltlerinde Karacaahmet adına rastlanmaktadır. Evliya Çelebi dolaştığı bazı yerlerde bu adının verildiği tekkelere ve zaviyelere rastlamış ve notunu almıştır.
1. Çorlu’da Karacaahmet tekkesi, (C.5, s.183)
2. Karacaahmet Sultan mahallesi, (C.5, s.182)
3. Bulgaristan Eski Zağra’da, Karacaahmet Dede, (C.5, s.263)
4. Edirne’de Karacaahmet Sultan Tekkesi (C.6, s.7)
5. Mihaliç’te Karacaahmet Paşa Camii ve Karacaahmet Tekkesi, ve Karacahmet Zaviyesi, (C.8, s.150)
6. Denizli – Tavas’ta Dışkale’de, Karacaahmet Sultan Merkadı (C.13, s.133)
Bunlar Karacaahmet’in gidip gördüğü yerlerdeki tespitleridir. Kuşkusuz daha pek çok yerde, Karacaahmet adını taşıyan mekânlar vardır ki bunlardan birisi de İstanbul-Üsküdar’dadır ve olması da doğaldır.
—————————-
(1) Hayran Balı bir ulu kişidir, köyde mezarı vardır.
(2) Yazı, kır yeri anlamında mahalli bir deyimdir.
(3) Karacaahmet köyünde makamı bulunan Bayram Gazi de erenlerdendir.
(4) Gözcü Baba da velidir ve aynı köyde makamı vardır.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER