AĞALIK VAKTİ

Sevdiğimiz bir dostumuzun satırlarını aktarıyoruz bugün:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, siyasetin her aşamasında bulundu.
Gençlik Kolları İstanbul Başkanlığı, Parti İl Başkanlığı, Parti MKYK üyeliği, Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Parti Genel Başkanlığı, Milletvekilliği, Başbakanlık ve nihayetinde Cumhurbaşkanlığı…
Her makama bileğinin hakkıyla, vatandaşın teveccühü ve duasıyla geldi.
İnşallah dünyaya yön veren lider olarak anılsın.
Ülkemiz, son dönemde dış kaynaklı 2018 Ağustos Krizi’ne, ardından da büyük salgın duraklamasına maruz kaldı.
Esnafta, tüccarda para yok. Hammadde, yeni ürün, vergi, işçi maliyeti işvereni bu-naltıyor.
Vatandaş, temel alışverişleri sırasında ‘acaba almasam mı’ diye düşünüyor. İstikrara güvenip kredi çekenlerin kredi borçlarını ödemekte sıkıntı çektiği biliniyor.
Özetle ekonomi, birtakım bürokratın elinde, çarklar faiz-enflasyon sarmalında dönmüyor.
Vatandaşın ağabeyi, çocukların dedesi, öğrencilerin öğretmeni olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ağalık” makamına ermesini temenni ediyoruz.
Ağalık vermekle, yiğitlik vurmakla olur. Cumhurbaşkanı Erdoğan döneminde üretilen SİHA’lar teröristleri ve zalimleri vurarak yiğitliğimizi dünyaya kanıtladı; milli savunma sanayiinde yapılan yatırımlar ve Mavi Vatan tezinin güçlendirilmesi, yiğitliğimizi pekiştirdi.
Şimdi sıra ağalığın hakkını vermekte.
İşletmelerin vergi yüklerinin yarı yarıya azaltılması, üretimi canlandırır, istihdamı artırır. Üretene bir takım yeni muafiyetler tesis edilmesi işletmeleri ayakta tutar.
Memura, işçiye, emekliye yapılacak iki haneli zam, piyasayı canlandırır.
Ağa bahşişine karar olmaz.
Ağanın eli tutulmaz.

GAZETECİLER CEMİYETİ HAYIRLI OLSUN

Bir süredir başkanlık görevi bize tevdi edilen Afyonkarahisar Basın Yayın Derneği’nin olağan genel kurulunu gerçekleştirdik geçen hafta. Pandemi kısıtlamaları nedeniyle bir süredir ertelenen kongre geniş bir katılım ve samimi bir hava içerisinde gerçekleştirildi. Derneğimizin ismini “Afyon Gazeteciler Cemiyeti” olarak değiştirdiğimiz bu kongrede mevcut yönetimle yeniden göreve devam etmemize karar verildi.
Kongre ile ilgili haberlerimiz basında yer aldıktan sonra bir çok tebrik telefonu aldık. Arayan, soran, iyi dileklerini ileten, duada bulunan herkese minnettarız. Allah onlardan razı olsun, bizleri mahcup etmesin.
Tebriklerle ilgili sohbetlerimizde herkes “Afyon Gazeteciler Cemiyeti” ismine geri dönülmesiyle ilgili olumlu görüşlerini belirtti. Biz bu isim değişikliğinin olumlu karşılanacağını biliyorduk ama bu kadar geniş kabul göreceğini tahmin etmemiştik doğrusu.
Kamuoyunda kabul görmüş, oturmuş, benimsenmiş isim, imaj ve markaların zihinlerden çıkmadığını bir kez daha görmüş olduk böylece.
Derneğimizin ismini CEMİYET olarak değiştirme kararı aldık çünkü: Afyon basın camiasının geçmişini benimseyerek kurumsal yapımızı güçlendirmek, camiamıza geçmişte emeği geçenlerin hatırasını yaşatmak, Ülke genelinde meslekle ilgili bir marka olmuş CEMİYET tabirini Afyonkarahisar’a yeniden kazandırmak, bizden sonrası için de mesleki geleneklerin sürmesine katkı sağlamayı amaçladık. “Geçmişteki Cemiyet de, dernekler de bizim” demek için bunu yaptık.

BİR FISTIKİ YEŞİL KALMIŞTI…

Kamuoyunun malumu olduğu üzere Afyon Gazeteciler Cemiyeti 1984 yılında kurulmuş, ilk başkanlığını merhum Recep Yaşayacak üstlenmiş, sonrasında sırasıyla merhum Fatih Gümüş, İbrahim Yüksel, H. Hakkı Özsoy, Arif Yağcı, Ahmet Sarlık, Hüseyin Sarıaltın, Mehmet Emin Güzbey’in başkanlıklarında devam etmişti. Cemiyet çatısı altında fikir ayrılıkları oluşunca Afyonkarahisar Gazetecileri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği kurulmuş, orada da Canser Kuzu, Celal Bursalıoğlu ve Mehmet Abdioğulları başkanlık görevlerinde bulunmuşlardı.
Dedik ya, kamuoyunun malumu diye… Yakın geçmişte Afyonkarahisar basını olarak kavga namına, tadına bakmadığımız bir şey kalmadı. Hani “Bir fıstıki yeşil kaldı” denir ya… Bizde o da kalmadı. Afyonkarahisar Basını onu da tattı diyebiliriz.
Sonrasında 15 Temmuz zulmünü yaşadı bu millet. 15 Temmuz belasından ülkenin tepe yönetimi nasıl büyük dersler çıkarttıysa Afyonkarahisar basın camiası da öyle büyük dersler aldı. Aradaki “ara çalıları” tespit edildi, laf taşıyanlara mesafe konuldu derken “yanyana gelmez” denilen isimler arasında diyalog ortamları oluştu. Başta sektörümüzün duayeni Hacı Hakkı Özsoy büyüğümüz olmak üzere Muammer Türker, Hüsnü Serteser, Bekir Yeşilay, Mehmet Emin Güzbey, Mehmet Abdioğulları gibi isimler risk aldı, fedakarlık yaptı ve Afyonkarahisar Basın Yayın Derneği kuruldu. Bu kuruluş sırasında Rasullulah Efendimiz’in “Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır” hadisi şerifi parola edinilirken, başta dönemin Valisi Mustafa Tutulmaz, dönemin Belediye Başkanı Burhanettin Çoban ve Milletvekillerimiz büyük destek verdiler birlikteliğe.
Şehrin enerjisinin “kavga-dövüş”lerle harcanmasına kimsenin gönlü razı değildi. Bu enerjinin ortak hedeflere yönlendirilmesi gerekiyordu çünkü. Basındaki kavgadan en çok rahatsız olanlar da siyaset ve bürokrasi kesimiydi zaten. Ne İsa’ya, ne Musa’ya yaranabiliyorlardı.
“Deve dişi” gibi isimlerin yönetiminde yer aldığı Afyonkarahisar Basın Yayın Derneği yönetiminde başkanlık “nöbeti” bize yazılmıştı.

KOYUN KURT İLE GEZERDİ, FİKİR BAŞKA BAŞKA OLMASA

Aradan geçen 3 yıl zarfında önemli mesafeler katedildi. Dernek yapısı yeni üyeler ve isimlerle güçlendirildi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile işbirliği içerisinde Vefa programlarına başlanmış, Dr. Aygen’i anmıştık. Ama ne yazık ki pandemi vurdu. “Afyonkarahisar İlçelerini dinliyor” programlarına Sandıklı’dan başlamıştık ama yine pandemiye takıldık. Valilik öncülüğündeki Sevgi Yılı ve Aile Yalı çalışmalarına camia olarak önemli katkılar sunduk. Yeni üye katılarımız ile üye sayımızı artırdık, ilçelerdeki meslektaşlarımızın da üye olmalarını sağladık. Basın yayın camiasındaki kurum ve kuruluşlarımızın kuruluş yıldönümlerinde birlik ve beraberliğe katkı sağlaması amacıyla moral ziyaretlerinde bulunduk. Pandemi şartlarının ağır günlerinde basın yayın kuruluşlarımızın binalarında dezenfekte çalışmalarını sağladık. Meslektaşlarımızın kişisel dezenfektesi için malzeme temini sağladık. Pandemi döneminde sektörümüzün sıkıntılarını TOBB, ATSO, TGK gibi çatı örgütlerde, ayrıca iktidar partisi ile birlikte muhalefet partilerinin milletvekillerine de her ortamda aktardık. Yazılı ve sözlü bu girişimlerimiz sayesinde yurt genelinde gerçekleşen uygulamalarda önemli katkılarımız oldu. Kısıtlama günlerinde meslektaşlarımızın mesailerinin azaltılması ve hastalıktan korunmaları adına öneriler sunduk, düzenlemeler yaptık. Bir çok ikili tartışma konusunda devreye girdik, huzur ortamı için çaba gösterdik. Bir çok vesile ile meslektaşlarımıza maddi ve manevi yardım sağladık. Basın yayın kuruluşlarımızın ilan reklam geliri elde etmesinde aracı olduk. Kan verme, kitap tanıtımı, konukların ağırlanması gibi bir çok sosyal sorumluluk projesinde camiamız adına yer aldık. Meslek onuruna ve meslektaşlarımıza yönelik saldırılarda camia adına görüş belirttik, duruş sergiledik. Elbette ki eksiklerimiz olabilir. Ama pandemi şartlarında elden geldiğince birşeyler yapmaya çalıştık.
Böylesi bir sürecin ardından yeniden “Afyon Gazeteciler Cemiyeti” olarak aslımıza rücu ettik bir nevi.
Şimdi “normal günler”e kavuşmamızla birlikte hedefteki/akıldaki/plandaki şeyleri gerçekleştirmeyi bekliyoruz hep birlikte. Allah mahcup etmesin.
***
“Koyun kurt ile gezerdi, fikir başka başka olmasa” demiş Aşık Veysel rahmetli. Bir başka atasözümüz de der ki; “Her akıl bir olsa, Bilecik’e Pazar kurulmaz.”
Meslektaşlarımızın arasında fikir ayrılıklarının olmasını son derece doğal karşılıyoruz. Afyon’un ortak menfaatleri, toplumun ortak çıkarları ve elbette ki; mesleğimiz açısından ortak noktalarda buluşabilmenin çabalarını gösteriyoruz. Hedefimiz farklılıkları yaşatıp, özgür, demokratik ve şeffaf bir ortamda doğrulara hep birlikte ulaşabilmek. Bunu yaparken elbette sıkıntılar sorunlar olabiliyor. Olacak da… Maksat orta yolu bulabilmek, akıl birliğiyle…