Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kemal DEMİRKIRKAN

“AĞLARIM YANDIĞIMA, YANARIM KANDIĞIMA”

Geçtiğimiz hafta “Diken” internet sitesine açıklama yapan eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar 17/25 Aralık dosyasında kendisine yöneltilen iddiaların tümünün doğru olduğunu belirtti. AKP üyesi bir kişi, üstü örtülmeye çalışılan bu konuyu yeniden tartışmaya açtı. Peki iktidar partisinin darbe girişimi olarak adlandırdığı, savcılık dosyalarındaki teknik takiplerin ve montaj olduğu iddia edilen ses kayıtlarının, Tayyip Erdoğan’ın atadığı Savcı tarafından, daha soruşturma açılma aşamasındayken kapatıldığı 17/25 Aralık dosyasında ne vardı.
Cumhuriyet tarihimizin en büyük yolsuzluk dosyası olarak tarihe geçen bu dosyanın 17 Aralık ayağında, iş adamları, bürokratlar, banka müdürü, kamu görevlileri ve 61. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti kabine üyesi dört bakan ile üç bakan çocuğunun olduğu kişiler hakkında “rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma ve kaçakçılık” suçlarını işledikleri iddiası yer almıştı. Ardından 25 Aralık dosyasında da Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan hakkında çok ciddi ithamlar vardı. Basına yansıyan ses kayıtlarında milyon dolarların nasıl sıfırlanacağı konuşuluyor, evlere yapılan baskınlarda ayakkabı kutuları içinde milyon dolarlar, para sayma makinaları vs. bulunuyordu. Üstü kapatılan skandaldan sonra, adı geçen dört bakan görevlerinden alındı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar o dönemde yaptığı basın açıklamasında “Soruşturma dosyasında var olan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın Başbakan’ın talimatıyla yapıldı.” diyerek, dönemin başbakanının istifa etmesi gerektiğini belirterek, milletvekilliğinden de istifa etti. 17 Aralık 2013 tarihinin üzerinden geçen 8 yıldan sonra Erdoğan Bayraktar geçtiğimiz hafta yeniden ortaya çıkarak, o dönemle ilgili çok ciddi açıklamalar yaptı. Açıklamaları yayınlayan gazeteci Altan Sancar röportajın ses kaydının olduğunu, röportajda yazılanları son bir kez Erdoğan Bayraktar’a gönderdiğini ve Erdoğan Bayraktar’ın bilgisi dahil yayınlandığını söyledi. Erdoğan Bayraktar’dan da o günden bugüne herhangi bir itiraz, yalanlama gelmedi. Demek ki söylediklerinin arkasında duruyor.
Erdoğan Bayraktar röportajda 17/25 Aralık dosyasında üzerine atılan suçların hepsini kabul ediyor. “Dosyamda ne varsa doğrudur. Hem teknik takip doğrudur, hem de benim telefon konuşmalarım A’dan Z’ye doğrudur.” deyip, bir şey daha ilave ediyor. “O dönemde Başbakan Tayyip Erdoğan hırsızlarla beraber beni de yolsuzluk ve rüşvet çuvalının içine koydu.” diyor. AKP yöneticisi, bakanlık yapmış, Tayyip Erdoğan’ın yanına kadar gidebilen bir kişi 17-25 Aralık’ta hırsızlık yapıldığını kabul ediyor, 3 bakana “Hırsız” diyor.
Erdoğan Bayraktar’ın doğru diyerek kabul ettiği dosyada neler olduğunu kısaca hatırlayalım. İddianamede, suç örgütü, menfaat karşılığı özel imtiyazlı imar planları çıkartılması, imar planı yolsuzluklarına aracılık etmek kelimeleri yan yana sıralanmış. Örnek olarak İstanbul’un en güzel arazisi sayılan İETT garajının Zorlu Grubuna adeta peş keş çekilerek, arsanın satışındaki şartnameye uyulmadığı, İstanbul Boğazına bakan fazladan 86.000 m2 kapalı alan yapılmasına göz yumulduğu, yaşlı merkezinin otele çevrildiği, öngörülen yeşil alanların yapılmadığı saptanmıştı. Şimdi Zorlu Center’da 80 m2 lik bir evin bir milyon dolar civarında satıldığını düşünürsek olayın büyüklüğü daha net ortaya çıkar. Ali Ağaoğlu’na ait projelere kıyak çekiliyor. Kuzey Ormanlarındaki Gümüşdere bölgesinin Emine Erdoğan’ın bir yakınına peşkeş çekilmesinin hemen ardından bölgenin imara açıldığı ortaya çıkıyor. Zorlu Center projesinin Ahmet Zorlu’nun Başbakan ile görüşmesinden sonra inşaatın engelsiz olarak devam ettiği belirtiyor.
Hepimizin tanık olduğu bu yağma düzeni ortaya çıktığından beri hesap veren olmadı. Bu çok ciddi iddialar, meclisteki AKP’li milletvekillerin oylarıyla kapatıldı. Mahkemelerde ve Yüce Divan’da yargılanan olmadı. Bugün o bakanlardan birisi çıkıyor Ayşe Tunalı’nın söylediği “Ağlarım yandığıma, Yanarım kandığıma” sözleri olan türküyü paylaşıyor. Ancak unuttukları bir şey var ki, “kandırıldım” demek suçu ortadan kaldırmıyor. Bu yolsuzluklarda parmağı olanlar, bilerek ya da bilmeden göz yumanlar, parmağını yalayanlar, amuduyla götürenler, “hırsızların” mecliste aklanması için parmak kaldıranlar için hesap günü yaklaştı. Bütün bu kepazelikleri görmezden gelen AKP’liler o gün geldiğinde neler diyecek hep beraber göreceğiz.
Benim asıl merakım ise, 17-25 Aralık Haftasını “Yolsuzluk haftası” ilan eden, Can Dündar’a verdiği röportajda 17-25 Aralık’ı hatırlatmak için saatini 17.25’e alarak pilini çıkartığı ifade eden, “Bunu bizzat ben yaptım. 17.25’i gösterdiğinde pilini çıkardım… Buradan da anlayabilirsiniz ki biz, 17 ve 25 Aralık’ın hesabının sorulması vaadimizden asla geri adım atmayız.” diyen Devlet Bahçeli ve avenelerinin ne yapacağı, ne diyeceği, bu işten nasıl sıyrılacağıdır.
Son Söz; “Eğer hesap sorulamıyor ve hesap verilmiyorsa orada demokrasiden söz edilemez”
Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER