Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Misafir Kalem

AİLEDE SORUMLULUK / Afyonkarahisar Müftülüğü

İnsan öncelikle kendini iyi bilmeli, sınırlarının farkında olarak yaşamalıdır. Kendini bilmek, sınırlarını yani haddini bilmeyi de ifade eder. Nelere yetkin olduğunu, zaaflarını ve geliştirilebilir yanlarını bilip tanıyan mümin insan, kurduğu aile hayatında da önce eşini sonra çocuklarını tanıyabilecektir.
Rabbimiz hem şükretmemiz hem de birbirimizi tanıyıp kaynaşmamız için bizi, bize benzeyen ama bambaşka mizaçlarda olan insanlarla bir arada yaşatmaktadır. Annemiz, babamız, kardeşimiz, eşimiz ve evlatlarımız… Her biri, eşsiz varlıklardır.
Birlikte yaşama kurallarının başında sevgi, saygı, sabır, iletişim, empati, anlayış, fedakârlık gibi hususlar gelmektedir. Özelde evlilik hayatımızda ise bazı ana hatlar söz konusudur. Temel hususlara ilaveten teşekkür etmeyi, özür dilemeyi bilmek ve uygulamak önemlidir. Zira Allah (cc) ile kul arasındaki şükür ve tövbe münasebeti ne kadar önemli ise, insan ilişkilerinin teşekkür ve özür dengesi de o kadar önemlidir. Peygamberimiz (sav) “İnsanlara teşekkür etmeyen Allah’a da şükretmez.” (Tirmizî, Birr, 35) buyurmaktadır. Hayırlı insan, kendisine bahşedilen nimetlere şükür, bilhassa eşinin ve aile fertlerinin yaptıkları küçük büyük iyiliklere teşekkür edebilendir.
Ailede temel vazife, görev, sorumluluk paylaşımı; değişebilen ve değişmeyen noktalarda ayrılmakla birlikte Peygamber Efendimiz’in birçok hususta sorumluluk aldığını, eşlerine ve çocuklarına karşı sevgi dolu bir baba, anlayışlı ve aynı zamanda ev işi yapan bir eş olduğunu görüyoruz. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rûm Sûresi, 30/21.) buyurmaktadır
Tarih boyunca toplumumuzda hak ve sorumluluk konusuna bakıldığında, görevin her daim kutsal olduğu, sorumluluk sahibi kimselerin övüldüğü, sevildiği görülmektedir. Vazife her zaman ilk sıradadır. Aynı durum ailedeki görev paylaşımında da böyledir. Paylaşılan sorumluluklar yerine getirilmediğinde haksızlık meydana gelir, kaos çıkar ve bu huzursuzluk ortamından bütün bireyler etkilenir. Layığı ile yerine getirilen görevler ise diğer kimseler için de örnek teşkil ederek halka halka yayılan bir iyiliğe dönüşür.
Eşlerin birbirlerini ve vazifelerini hiçe sayarak hak ihlal etikleri noktada evlilik hayatı hukukun alanına girmeye başlar. Haksızlığın olduğu yerde hak arayışı başlar. Hak, adaletin; vazife ise ahlakın konusudur. Ailede ahlak eğitimi, ahlak bilinci gelişmişse eşler, kendi vazifelerini yerine getirir ve birbirlerinin hakkını da bu şekilde korumuş olurlar. Unutulmamalı ki; iletişim bir sorumluluktur. Dışarının olumsuzluğunu eve taşımamak bir sorumluluktur. Ailede istişare etmek bir sorumluluktur. Birbirinin yaşam alanına saygılı olmak sorumluluktur. Güler yüzlü, nazik, güven verici ve doğru sözlü olmak sorumluluktur. Olumlu düşünmek, güzel görmek, zorlaştırmayıp kolaylaştırmak sorumluluktur.
(Alıntı; Diyanet İşleri Başkanlığı “Diyanet Aile Dergisi”)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER