Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Akkoyun: Türkler’de karizmatik egemenlik eskiye uzanıyor

Bu haberin fotoğrafı yok
Akkoyun: Türkler'de karizmatik egemenlik eskiye uzanıyor

AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Turan Akkoyun, “Çağdaş Devlet Yönetiminin Türklerdeki Temelleri ve Gelişimi” başlıklı çalışmasında Türklerde karizmatik egemenliğin çok eskilere dayandığını belirtti

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Turan Akkoyun, Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi’nin Prof. Dr. Kemal Göde Armağanı özel sayısında bir makelesi yayınlandı. Akkoyun “Çağdaş Devlet Yönetiminin Türklerdeki Temelleri ve Gelişimi” başlıklı çalışmasında Türk tarihinden söz ederek karizmatik egemenlik anlayışının en eski kaynaklara kadar uzandığını belirtti.
BAŞKAN TÖREYE
UYMAK ZORUNDAYDI
AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Turan Akkoyun, Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi’nin Prof. Dr. Kemal Göde Armağanı özel sayısında yayınlanan “Çağdaş Devlet Yönetiminin Türklerdeki Temelleri ve Gelişimi” başlıklı çalışmasında; Meşruluğunu Tanrıdan almış olan devlet başkanının geniş yetkilere sahip olmakla beraber kesinlikle sınırsız güce erişemediğini dile getirdi. Akkoyun; “Türklerde devlet başkanı, sosyal hayatı düzenleyen kurallar bütünü ve kanun demek olan töreye uymak zorundaydı. Adalet, pragmatik, eşitlik insaniyete dayalı idi. Kısaca içinde sosyal sınıf barındırmayan toplumun hak ve hürriyet arzularını açığa vurmasına müsaade eden, hükümdarın görev ve sorumluluklarını belirleyen hukuki esaslardı. Bu cepheden bakıldığında karizmatik ve hukuki egemenlik eski Türklerde kaynaşmış bir haldedir. Daha da ilerisi danışma, tartışma ve bunlara ortam hazırlayan kurumların, meclislerin varlığı kabul edilen gerçeklerin başında gelmektedir.” dedi.
HÜKÜMDAR İSTİŞARE EDERDİ
Asya Hunlarında her yıl “toy” adı ile anılan üç genel toplantı yapıldığını, toplantıladan ilkinin dini amaçlı iken diğerlerinin yönetimle alakalı olduğundan söz eden Doç. Dr. Turan Akkoyun; “Toplantılar ilkbahar ve sonbaharda yapılırdı. Üçü içinde en önemlisi ilkbahar toyu idi. Zira ülkenin bütün meseleleri burada görüşülüp, karara bağlanırdı. Hükümdarlığın onanması gerekirse yenisinin seçilmesi, yönetimin yetkilerinin genişletilmesi ya da kısıtlanması bu toyun kararlarına bağlı idi. Asya Hunlarında hükümdar ‘icraatından önce istişare etmek ve meclisten tasvip ve karar almak mecburiyetinde’ idi. Toyun aynı özelliği, batıya göç ederek burada devlet kurma başarısı gösteren Avrupa Hunları için de geçerlidir. Tabgaçlarda, Hazarlarda, Peçeneklerde, Kumanlarda ve Oğuzlarda da çeşitli meclis ve kurulların varlığı bilinmektedir. Oğuzlarda olduğu gibi diğer Türk kavimlerinde de iller boylardan meydana gelmekteydi. Boyların birleşiminden meydana gelen ama devletten küçük olan geniş birlik budun olarak adlandırılırdı. Zira Kaşgarlı Mahmut da budunu bugünkü millet anlamında değil, daha dar anlamda ve Türk milletini meydana getiren başlıca halk kitlelerini ifade eder şekilde kullanmıştır.” ifadelerini kullandı.
KURULTAY HÜKÜMDARDAN ÜSTÜN
Özellikle Kaşgarlı Mahmut’un bütün milleti “Türkler” kelimesi ile ifade ettiğine dikkat çeken Akkoyun; “Göktürkler ve Uygurlarda da yetkileri son derece geniş meclisler bulunmaktaydı. Öyle ki karizmatik hükümdarlar bile isteklerini her zaman kabul ettiremiyordu. Meşhur Göktürk Hakanı Bilge Kağan, yönetimi altındaki şehirlerin surlarla çevrilmesini, Budizm, Tao gibi inanç sistemlerinin serbest bırakılmasını istediğinde, toy kendisini kesin bir şekilde reddetmiştir. Uygurlarda toyun, kumandan ya da devlet adamlarından birisini hakan ilan etme yetkisi bulunmaktaydı. Zamanla toy adı yerini Kurultay’a bıraktı. Kurultaylar siyasi atama, onama, ret gibi hususların görüşülmesi dışında da toplanabilmiştir. Örneğin Hunlar’da insan ve hayvan sayımı için de kurultay toplanmıştır. Gök-Türklerden Yanyülü Kağanın seçimi, Tabo Kağan’ın ölümünden sonra çıkan karışıklığı önlemek için kurultaylar düzenlenmiştir. Çağatay Hunlarında ziraat reformu yapmak için kurultay toplanmıştır. Bilge Kağan Türk illerindeki şehirlerin surlar ile çevrilmesi, Budizm ve Taoizm dinlerinin teşviki konularında kurultay düzenlemiştir. Vezir Tonyukuk’un itiraz ve haklı görülen gerekçeleriyle her iki öneri de reddedilmiştir. Görülüyor ki; kurultayın kararları, hükümdarın kararlarından da üstün kabul edilmiştir. Hükümdar kurultaya rağmen karar alamamaktadır.” dedi.
İSTİKLAL DÜŞÜNCESİ
TÜRK KÜLTÜRÜNDE VAR
“Türklerde imparatorluk kurma eğilimi vardır. Türkler sözcüğün tam anlamıyla yeryüzünün hükümdarlarıdır.” diyen Doç. Dr. Turan Akkoyun sözlerine şöyle devam etti:
“Türkler kurdukları ve hiçbiri diğerine benzemeyen imparatorluklar iki bin yıl boyunca bazı ortak özelliklere sahipti. Bu imparatorluklar birer halk mozaiğiydi. Türkler bu imparatorluklarda halkları uyum içinde bir arada yaşatmaya çalışıyor, onlara güçlü bir biçimde merkezileştirilmiş ve despotik bir iktidarın yönetimi altında kimliklerini, dillerim kültürlerini, dinlerini, hatta çoğunlukla önderlerini muhafaza etme hakkını da tanıyorlardı. Devlet hayatında bağımsızlığın gerçekleşmesi, yönetici kadroların bu yolda çalışması ve halkın aynı şuur içinde olması ile mümkündür. Yani istiklâl düşüncesi bütün toplumda daima ortak bir arzu olarak var olmalıdır. Türk devletinde ve cemiyetinde genellikle böyle bir ortak şuur hep olmuştur. Zira Türklerin her gittikleri yerde beylik, hanlık gibi hür ve müstakil siyasi teşekküller kurmak için çaba sarf etmeleri ve çoğu kez bunda başarılı olmaları, bağımsızlık konusundaki ısrarlı ve kararlı tutumlarını göstermektedir. İstiklâl düşüncesinin temeli Türk kültüründe yatmaktadır.” (Kocatepe Haber Merkezi)

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti