Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt

Aldatan siyaset – Kocatepe Gazetesi

Sezer Küçükkurt 3 Şubat 2010 Çarşamba 02:00:00
  Ülke siyasetinde hakim olan gergin hava her geçen gün artış gösteriyor. Bu gerilimin artmasında hiç şüphesiz belli siyasi grupların dahli büyük. Bunların en başında kendilerini Kürt kökenlilerin temsilcisi sayanları görmek gerekiyor. Baksanıza son günlerde gazetelerde yer alan haberlere. Viyana’da Avrupa Birliği’nin hamiliğinde yapılan “sanatsal” etkinlikte Şivan Perver isimli sanatçı tamamen propagandaya yönelik sözler söylüyor. Türkiye Büyük Milet Meclisi’nin üyesi BDP’li milletvekilleri tam kadro alarak Viyana’da yerlerini almış ve her zamanki söylemleri ile toplumun belli kesimlerini kışkırtıyorlar. Hakkari’de Belediye imkanları ile dağda ölen teröristler için yemek düzenleniyor, onlar için saygı duruşunda bulunuluyor, söylenenler yenilir, yutulur cinsten değil. AK Parti’nin bölge temsilcisi konumunda olan Dengir Mir Mehmet Fırat Atatürk ile ilgili öyle bir yazı yazıyor ki, insan ne diyeceğini şaşırıyor. Fırat, “İttihat ve Terakki Cemiyeti iktidara egemen olduktan sonra ırkçı, şoven düşüncelerini ortaya koydu. Cumhuriyetin kuruluş aşamasında Kürtler Mustafa Kemal’in öncülüğündeki harekete destek sundu. Bu dönemde M. Kemal paşa ‘Türkiye’de yalnız Türklerin, yalnız Çerkezlerin değil bil cümle anasır-ı İslamiyet’in yaşadığını… ve yekdiğerinin öbürünün harsi ve ırki özelliklerine hürmetkâr olacağı’ mealinde demeçler veriyordu. Cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarından başlayarak, şoven, ırkçı, baskı uygulamalarına karşın Kürt isyanları baş gösterdi ve hepsi de kanla bastırıldı. İleri gelen pek çok aile yerlerinden göç ettirilerek zorunlu iskân uygulamasına tabi tutuldular. Kürt dili üzerine yasaklar kondu.” Diyor.
Bu insanlar sonra kalkıyor, birlikten, beraberlikten, özgürlükten, haktan, hukuktan bahsediyor. İnanması ne kadar da zor değil mi? Her fırsatta öfkelerini, kinlerini, gizli hesaplarını ortaya koyarak milletin bir bölümünün temsilcisi olduğunu iddia edenlerin bu sözlerine inananlar gaflet içinde değiller mi sizce de?

Kahraman hava şehitleri
Geçen günkü yazımızda Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Güngör’ün Şahitler Kayası olarak bilinen yerdeki tepecikte Yunan mevzileri olduğunu söylediğini, biz dahil pek çok kimsenin bu bilgiyi yeni duyduğunu yazmıştık.
Yazımızı okuyan gazeteci büyüğümüz İbrahim Yüksel konuyla ilgili olarak bizi bilgilendirdi. Biz de sizlere aktarıyoruz. Konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler İbrahim Yüksel’in en son kitabı Sessiz Tanıklar isimli kitabından faydalanabilirler.
“Büyük Taarruz’dan 32 gün önce Akşehir’deki karargâhtan havalanan Fransız yapımı Breguet XIX A-2 tipi bir Türk keşif uçağı, 24 Temmuz 1922 günü Afyonkarahisar semalarında keşif uçuşu yaparken, iki Yunan avcı uçağının saldırısına uğrar. Türk uçağındaki Hava Rasıt Yüzbaşı Ahmet Bahattin Bey ile Sivil Pilot Cemal Bey düşman uçakları ile 2 saat kahramanca çarpışarak birini düşürür, diğeri ise kaçarken yere çakılır. Ne var ki cephanelerinin bittiğinin farkında olmayan kahramanlarımız, düşman karargâhından kaldırılan iki uçağın saldırısı karşısında kaçmayı onurlarına yakıştıramaz ve uçaklarının isabet alması sonucu Gazlıgöl yakınlarında düşerek şehit olurlar. Bugünkü Çayırbağ (Sipsin) köyü ile Burhaniye köyü arasında Afyonkarahisar Müzesi Arkeologlarından Ahmet İlaslı tarafından tespit edilerek Müze kayıtlarına geçirilen ve halk arasında “Uçak Düştü Mevkii” olarak bilinen bölge, şehitlerimizin uçaklarının düştüğü yer olmalıdır.
Bir Türk uçağının dört Yunan uçağına karşı verdiği kahramanca mücadeleden etkilenen Yunanlılar, havacılarımızın cenazelerini kahramanlıklarına yakışır bir törenle defnedilmek üzere Afyonkarahisarlılara verirler. Yunan tayyarecilerinin, şehitlerin naaşlarını Afyonkarahisarlılara verirken Türk tayyarecilerine hitaben yazdıkları kısa bir mesaj, şehitlerimizin kahramanlıklarının Yunanlılar tarafından da takdir edildiğini belgelemektedir:-
“Afyon Yunan Tayyare Karargâhı
25 Temmuz 1922
Kahraman, cesur Türk kardeşlerimize;
Dün iki saat dört avcı tayyaremizle kahramanca çarpışan ve bir tayyaremizi yaralayıp, diğer tayyaremizi sükût ettiren bir keşif tayyarenizdeki iki kıymetli kardeşiniz Gazlıgöl civarında şehit olmuşlardır. Yarın kahramanlara lâyık ve şerefli bir surette cenazelerini merasim ve ihtifalle kaldırmayı Yunanlı meslektaşlarınız bir vazife addeder ve kahraman Türk tayyarecilerinize beyanı taziyet eder.
Yunan Tayyarecileri”
Ertesi gün kendilerine büyük ve yürekten bir tören yapmak üzere düşman süngüleri altında Mevlevi Dergâhı’nda toplanan halk tarafından eller üzerinde Paşa Camii’ne getirilen şehitlerin cenazeleri, burada kılınan cenaze namazının ardından Kesikbaş Tekkesi karşısında bulunan Naciye Hanım ve kız kardeşinin mezarlarına defnedilirler.
Afyonkarahisar ölü gömme geleneklerinde çok yakın akraba olsalar bile kadın ve erkek aynı mezara defnedilmemekle birlikte, iki kahraman şehidin, tifüsten ölmüş gelinlik çağdaki Naciye Hanım ile kız kardeşinin mezarlarına defnedilmesini Süleyman Gönçer: “Bu iki çifte de bu şekilde bir birleşme mukaddermiş….” diye yorumlar.
Afyonkarahisar şehir merkezinin güneyinde bulunan Şahitler Kayası ile Sadıkbey köyü höyüğü üzerinde Afyon Müzesi Arkeologlarından Ahmet İlaslı tarafından Yunan siperleri ve çadır yerleri tespit edilerek Müze kayıtlarına geçirilmiştir. Akarçay ovasına hakim olan bu iki tepecik, Yunan tayyare karargâhını koruyan iki önemli nokta olmalıdır.”

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER