Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Altınkaya Otogar’ın hikâyesini anlattı – Kocatepe Gazetesi

Gedik Ahmet Paşa İl
Altınkaya Otogar’ın hikâyesini anlattı

Gedik Ahmet Paşa İl Halk Kütüphanesi’ndeki Millet Kıraathanesi’nde 1 Şubat Cuma akşamı Millet Kıraathanesi Söyleşilerinin dördüncüsü düzenlendi. Söyleşinin konuşmacısı İşadamı Kadir Altınkaya “Sosyal Sermayenin Birlikte Hareket Etmesi” başlığında Afyon Otogarı’nın hikâyesini anlattı.
“ŞUBAT SÖYLEŞİ PROGRAMI BELİRLENDİ”
Söyleşi açılışını İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Tanır yaptı. Tanır, her hafta sonu Cuma akşamları düzenlenen Kıraathane Söyleşileri program planlamasını açıkladı. 8 Şubat Cuma akşamı Belediye Başkanı Burhanettin Çoban’ın “Yerel Yönetim Tecrübeleri ve İyi Örnekler” söyleşisini yapacağını belirten Tanır, 15 Şubat Cuma akşamı ise “Tarih Boyunca Seyyahların Gözünden Afyonkarahisar” sunumunu Araştırmacı Yazar Hasan Özpunar’ın yapacağını kaydetti. Tanır, Şubat ayı söyleşi programının son konuşmacısının da 28 Şubat Cuma akşamı 26. Dönem Afyonkarahisar Milletvekili Hatice Dudu Özkal olacağını açıkladı. Özkal, “28 Şubat’ın Sosyolojik Analizi” başlığında konuşacak.
“SOSYAL SERMAYENİN
EN ÖNEMLİ UNSURU GÜVEN”
Kadir Altınkaya “Sosyal Sermayenin Birlikte Hareket Etmesi” başlığında Afyon Otogarı’nın hikâyesi başlıklı söyleşiye hayatını özetleyerek başladı. Afyon doğumlu olduğunu belirten Altınkaya, ilk, orta ve lise öğreniminden sonra üniversite tahsilini İstanbul’da tamamladığını söyledi.
Çok kısa süre eğitimini aldığı inşaat mühendisliğini yaptığını belirten Altınkaya, “Baba mesleği olan termal işletmeciliğinde, şeker ve lokum üretiminde bulundum. Bir dönem inşaat malzemeleri ticaretinde bulundum. On yıldır yeni otogarda yönetici olarak çalışmaktayım. Otogar hikâyesini anlatmak için bu söyleşi davetini kabul ettim. Bu hikâyeyi sağda solda anlatırken evet paramız çok yoktu, sermayemiz çok düşüktü. Ama ‘Sosyal sermayemiz çok yüksekti’ diye yola çıktık. Hep bunu kullanageldik. Ben daha sonra sosyal sermayenin bizim kullandığımız dilde mi kullanılıyor, literatürde farklı mı kullanılıyor diye baktım. Sosyal sermayeyi 1990 yıllarında dünya yeni bir sermaye çeşidi olarak tanımış. Bu sermayenin en önemli unsurunu güven olarak tespit etmiş.” dedi.
“ÖNCEDEN HER BİRİ
 HER İŞİ YAPMAK İSTERDİ”
Sosyal sermaye kapsamında 10 yıllık süreçte neler yaşayıp nelerle karşılaştığını merak ettiğini belirten Altınkaya, “Fiziki, beşeri, doğal, kültürel gibi birçok sermaye çeşidi var. 21’nci yüzyıla hitap edecek sermayenin sosyal sermaye olduğunu ekonomik faaliyetlerin insanları mutlu etmesi bakımından en önemli unsurun bu olduğunu bilim adamları paylaşıyorlar. Güven konusu beni çok etkiledi. Güvenle ilgili olarak ne yaptığımız biraz bu söyleşi ile paylaşmak istiyorum. Mevcut otogarımızdan önceki otogarımızdaki ticari ilişkimiz Belediye sınırlarında ihaleye çıkarılan çeşitli iş yerleri. Bunlar berberi, oyuncakçısı, büfecisi gibi birçok işyeri bulunur. Burada çalışan kişiler kıyasıya rekabetle ihalelere girerlerdi. İlk düşmanlıklarını da orada birbirlerine kazanırlardı. Çünkü her biri her işi yapmak isterlerdi. İhale kimde kalırsa ona karşı bir düşmanlıkta başlardı.” diye konuştu.
“İNANILMAZ PROBLEMLER YAŞANIRDI”
Önceden otogarlarda yolcuyu taşıyan ve yolcuya eşya satan olmak üzere iki ayrı grup olduğunu belirten Altınkaya, “Yolcuya bakan grup her zaman bu işin unvanına sahiptir. Ama çok kazançlı değillerdir. İkinci taraftaki işyerleri daha çok para kazanır. Biz de onlara ün sahibi deriz. Bir tarafta unvan sahipleri diğer tarafta ün sahipleridir. İnanılmaz bir rekabet ve ün sahipleri araçlar zamanında girip çıkmıyor, yolcuyu boşaltmıyor diye acente sahiplerine düşman olurlardı. Acente sahiplerinin derdi de büyük şehirlerden yolcuyu toplayan otobüsler Afyon’u haritada dahi görmezlerdi. ‘Biz unuttuk Afyon’u geçtik sen yolcuyu yenisiyle gönder’ derlerdi. Firma yolcuyu Afyon’dan almaz ama muhatabı acentedir. İnanılmaz problemler yaşanırdı. İnsanlar ağız tadıyla seyahat edemedikleri için tüm otogar esnafına kızardı.” şeklinde konuştu.
“SOSYAL SERMAYE İLE
OTOGAR VÜCUT BULDU”
Baba mesleği olan otogar işletmeciliğini gözlerken kafasında oluşan otogar modelinden söz eden Altınkaya, “Neden insanlar rahat etmesin diye düşünürdüm. Otogarda Yolcu İşleri Derneği kurduk. Önce acentelere dedik ki ‘Kendimizi koruyalım’ Kusur bizde olmasa da Afyonlu ile biz muhatabız. Dolayısıyla sahtekârda üçkâğıtçı da biz oluyoruz. Hâlbuki onu düzeltmeye hiçbir gücümüz yoktu. Afyon Belediyesi bir otogar yapmayı düşündüğünü söyledi. Baba mesleğini yapan bir inşaat mühendisi olarak bize de ‘sizce nasıl olmalı?’ derken günümüz otogarının projesini bir avam proje olarak Afyon Belediyesi’ne hazırlattırıp katkı sunduk. Belediye bunu iyi bir kiracı bulup çalıştıracak diye ciddi bir hazırlıkla yürütecek diye düşünürken bir müddet sonra Belediye geri döndü. Teklif Afyon Belediyesi’nden geldi. Biri başınıza geçsin siz yapın denildi. Babam beni üniversite bitinceye kadar ‘kopuk’ olmamam için otogara hiç sokmadı. Evde otogar yaşadık ve otogar ekmeği ile büyüdük. Uzaktan da olsa kokusunu biliyor insanları tanıyorduk. Açıkçası birçok tatbiki olmamakla birlikte bir kültürel sermayem vardı.  Otogardaki arkadaşları topladım. Belediye üzerinde şöyle bir baskı vardı; Otogarın eski yerini iyi bir müteahhide 451 daire gibi ciddi bir karşılıkla vermişti. Belediye bir an evvel otogardan kurtulmak istiyordu. Şehrin ve Türkiye’nin çok rahatsız olduğu otogar anlayışından herkes kurtulmak istedi. Belediye baskısı ile toplandık. İnanılmaz bir heyecan Türkiye’de ilk defa işletmeciler otogar sahibi olacaktı. Güvene dayalı sosyal sermayemizle bu işin altından kalktık.” dedi. >> Burcu AYDIN’ın Haberi