Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

ANKARA’DAKİ AFYONLULAR EVİNİ SATANLAR VEBAL ALTINDADIR!…

Türkiye’mizin kâlbi olan Ankara’da yaşayan taşralıların örgütlenerek, özel birer mekâna kavuşturulmalarının yararlı olacağını düşünen Demokrat Parti yöneticileri, Kocatepe Camiinin çevresinde ve Libya Caddesi üzerinde, il derneklerine birer arsa tahsisi yaptı. O tarihte Afyonkarahisar’lıların etkili bir dernekleri olmadığı için, Merhum Rıza Çerçel, bize tahsis edilen arsayı, İlimizin Özel İdaresi üzerine kaydettirir…
Ben 1975 yılında, on değerli hemşehrimle birlikte Afyonkarahisar ve İlçeleri Dayanışma Derneği’ni kurduktan sonra, söz konusu arsa üzerine bir bina inşaa edebilmek amacıyla, bir yandan Başkent’teki iş adamı olan hemşehrilerimle temaslarda bulundum; bir yandan da arsa aplikasyonu yaptırdık. Ama maalesef inşaat yaptırabilecek destek bulamadık.
1995 yılında Afyonkarahisar Valisi olarak ilimize gelen ve 8 yıl gibi uzun bir süre, Mülki Âmir olarak çok değerli ve önemli hizmetlerde bulunan Sayın Ahmet Özyurt, Ankara’daki arsamızın üzerine görkemli Afyonkarahisar Evi’ni inşa ettirdi…
Afyonkarahisar ve İlçeleri Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu’nun girişimleri ve Vali Özyurt’un onayı ile, Özel İdare yönetimi, binanın yönetim ve kullanım hakkını Derneğimize verdi. İmzalanan sözleşmeye göre, Dernek, her ay Özel İdare hesabına, sözleşmeyle belirlenen miktarda parayı yatırdı.
Binanın 3 katı, 20 odalı ve 40 yataklı bir otel konumunda idi. Burada, Afyonkarahisar’dan gelen Vali Yardımcıları, Özel İdare yöneticileri başta olmak üzere, pek çok hemşehrimiz konaklıyordu. Konaklayanlar arasında, tedavi amacıyla Ankara’ya gelen hemşehrilerimiz ve yanlarındaki aile fertleri de vardı ve bunların bir çoğundan ücret alınmadığı gibi, talep edenlere, Ankara-Afyon otobüs bileti ücreti de veriliyordu.
Binanın en üst katında geniş bir salon vardı. Bu salonda ayda en az bir kez, Afyonkarahisar ile ilgili önemli bir toplantı yapılıyordu. Bu toplantılarda zamanın çok önemli şahsiyetleri, Milletvekilleri bulunuyorlardı. Her toplantının bir konusu ve önemli konuşmacıları vardı… Cuma günleri, Ankara’da ikamet eden Afyonkarahisarlı kadınlar toplanıyorlardı.
Afyonkarahisar ve İlçeleri Dayanışma Derneği’nin Yönetim Kurulu ofisi de binada olduğu için, Başkent’teki Afyonkarahisar’lılar ile, ilimizden gelen hemşehrilerimiz burada buluşup, söyleşiyorlardı. Yani söz konusu bina, hemşehrilerin buluşma mekânıydı.
Son Başkanlığım döneminde ben, Afyonkarahisar ili içerisindeki tüm Belediyelerin Başkanlarına yazarak; “Ankara’daki işlerinizi Afyonkarahisar Evi’nden takip edebilirsiniz. Ofisimizin telefonları ve bilgisayarı emrinizdedir. Burada randevularınızı verebilirsiniz…” Demiştim.
Binamızın bir katında çamaşırhane vardı. Çevremizdeki kimi oteller, çamaşırlarını burada yıkatıp, ütü yaptırırlardı… Keza bir katında tam teşekküllü bir yemekhane vardı ve burada üretilen yemekler, çevredeki kimi iş yerlerine de servis edilirdi…Bir kat da kafeterya idi…
Yani, çok değerli Vali Özyurt, gerçekten mükemmel bir Afyonkarahisar Evi yaptırmıştı…
Ancak, bir gün İl Genel Meclisi, Afyonkarahisar’daki bazı binalarla birlikte, Ankara’daki Evimizin de satılmasına karar verdi!… Bu konuda ısrar ettiklerinde, Yönetim Kurulumuzdaki iki arkadaşımla birlikte Afyonkarahisar’a giderek İl Genel Meclisi Başkanı ile görüştüm. Önceden randevu alarak gittiğimiz için, Başkanın yanında, Meclis üyelerinden de bazı kişiler vardı. Bu kişilerden genç birisi, saçma-sapan, şeyler söyleyince, ona şunu söyledim:
“…Yönetim Kurulumuzdaki 7 kişi de, birbirlerinden değerli, Devlete ve Millete önemli hizmetlerde bulunmuş olan insanlardır. Hepimiz de evliyiz, çocuklarımız ve torunlarımız vardır ve onlar da Afyonkarahisar Evi’ne gelirler. Birbirinden değerli kadınlarımız toplanarak, Afyonkarahisar özlemlerini giderir, sohbet ederler… Senin bahsettiğin uygun olmayan şeylere biz göz yumar mıyız!”
Biraz sertçe söylediğim bu söz üzerine görsem tanımayacağım, adını dahi bilmediğim o genç; “Biz sizi tanırız, size sözümüz yok ama…” gibi sözle, konuyu kapattı ama ben Başkana yönelip aynen şöyle söyledim:
“Bak Başkan; biz emekli insanlarız, Devlet bizim geçimimiz için gerekli maaşı veriyor. Ayrıca arkadaşlarımızın hemen hepsinin bir şeylerle meşguliyetleri var. Yani bir buradan maddi bir beklentimiz yok. Bizim amacımız Ankara’daki hemşehrilerimiz arasında dayanışma sağlamaktır. Bunun için gönüllü görev almış insanlarız… Bu binayı satmayınız. Satarsanız, Ankara’daki hemşehrilerinize kötülük etmiş olursunuz. Biz binanın yönetiminden çekilelim; siz İl Genel meclisi olarak, bir müdür tayin edin, o müdür oluşturacağı kadro ile, binanın yönetimini devralsın…”
Ve güzelim binamızı sattılar!… Tanıdığım bütün siyasilere, özellikle iktidarda bulunan siyasi iktidar mensubu olan değerli hemşehrilerime, “lütfen binanın satışına engel olunuz…” Dedim-Dedik ama, sattılar!…
Eğer binamız satılmasaydı, mevcut 20 odada, en az üçer kişiyi yatırmak suretiyle 60 öğrencimiz; hatta ranza sistemi de kurulursa 80-100 genç hemşehrimiz orada konuk edilebilir; tabldot şeklinde yemek çıkarılabilir, çamaşırları yıkanıp ütülenebilirdi…
Dün Dernek merkezimize uğradığımda, birkaç genç, Dernek yönetiminden, kendilerine konaklayabilecekleri mekân bulmalarını istiyorlardı. Başkan M.Ali Özerkan, Yardımcısı İbrahim Aydoğdu, birşeyler yapabilmek için kıvranıyorlardı. Ama sorun yalnız bizim sorunumuz değildi ve öğrencilerin konaklama sorunu, bütün Türkiye’nin gündemini işgal ediyordu.
Uzun sözün kısası; binanın satışına imza koyan kişiler vebal altındadırlar!… Satışa engel olabilecek, fakat kıllarını kıpırdatmayan hemşehrilerim de vebale ortak mıdırlar? Bunun cevabını Yüce Yaradan bilir… Bu zevatı bir de şunu düşünmesi gerekir: Ben 84 yaşımdayım ve hakkımı helâl etmiyorum. Öyle sanıyorum ki; Ankara’da ikamet eden binlerce hemşehrim de helâl etmeyeceklerdir…
Konunun bir başka yönünün araştırılıp incelenmesi hususunda kimin görevli olacağını bilmiyorum. Ama sormadan da edemem:
Afyonlular Ev’nin satış tarihi 12.02.2012’dir. O koca bina, yarısı peşin, yarısı da 8 ay taksitle 2 Milyar, 380 Milyon liraya Vanlı bir kişiye satıldı. Öğrendiğimize göre 2 kişi daha talip olmuş, ama bunların ihaleye iştirak edebilmeleri için bankaya yatırmaları gereken teminatı yatırmamış oldukları gibi bir duyum aldık?…
Bir duyum daha: O 7 katlı muhteşem binayı 2 milyar 380 milyona alan kişi, 2 yıl sonra binayı 9 Milyar liraya satmış?… Acaba doğru mudur?…
Bir de soru: Satıştan elde edilen parayı, İl Genel Meclisimiz, acaba nerelere harcadı?…
Ve bir de sitem: Karamanlı dostlarımızın kurdukları Dernek için Valilik, Belediye, Siyasi aktörler aracılığı ile Ankara’nın göbeğinde bir mekân satın alındı… EGEM Platformunu birlikte kurduğumuz Uşaklılar Derneği, Valilik, Belediye ve siyasi destekle, peşpeşe iki daire satın alıp, bunları birleştirmek suretiyle geniş bir mekâna sahip oldular… Daha başka örnekler de var ama, sanırım ne demek istediğim, ilgili kişilerce anlaşılmıştır…

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER