Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Basından Seçmeler

ASR-I SAADET’TE EKONOMİ -1

Stokçuluk, karaborsa, fahiş fiyat gibi dertler vesilesiyle…
Asr-ı Saadet’te ekonomi
Vakanüvis (ensonhaber.com’dan alınmıştır)
Yığınla olumlu makro ekonomik göstergeye rağmen, mikro ekonomide, yani vatandaşın cebinde pek çok sıkıntı olduğu da bir vaka. Tabloyu daha da ağırlaştıran ise hiç kuşkusuz ekonomik sistemdeki kimi aktörlerin kötü niyetli yaklaşımları.
İşte, “gündemin mana ve ehemmiyetine binaen” köklerimizden, inanç dünyamızın ilk dönemlerinden ideal ekonomik hayata dair kimi anekdotlar.
ASR-I SAADET’İN TİCARÎ KURALI: ERKEN KALKAN KAZANIR
Peygamber Efendimiz (sav), İslam yayılıp, Müslümanlar sayıca çoğaldıkça onların topluluk olarak zayıf düşmemesi için hayatın her alanında önlemler alınmasına dikkat ediyordu. Bu bağlamda, farklı kabilelerin elinde olan pazarların Müslümanların işlerini sık sık zorlaştırdığını bilen Hz. Peygamber, müstakil bir pazar yeri için kendi cebinden bir arsa satın alıp vakfetmişti. Alınan arsanın üzerinde eski kabirler de vardı. Muhtemelen böyle bir yerin çarşı olarak seçilmesinde, Müslümanların “ticarete dalıp, ölümü unutmamaları gerektiğini” akla getiren fiilî bir nasihat ortamı oluşturma hikmeti gizliydi. Burada kalıcı bir çarşı inşa ettiren Hz. Muhammed, buranın kurallarını da bizzat belirlemişti. Buna göre; yaptırdığı dükkânları, çadır yerlerini aynı kişilere kiraya vermek yerine, hiçbir kira bedeli almadan, sabahın erken saatlerinde kim erken gelirse ona tahsis edilmesi kuralını getirmiş, “İşte bu sizin pazarınızdır, burada sabit köşeler, yerler edinmeyin.” buyurmuşlardı.
Peygamber Efendimiz böyle yaparak, bir yandan tekelleşmenin önüne geçerken, diğer yandan da Müslüman tacirler arasında tatlı bir rekabeti başlatmıştı. Satıcılar erkenden çarşıya gelip, cazip pazarlama usulleriyle satış yapmayı hedefliyorlardı. Böylece tüketici de rekabet ortamında daha hızlı ve kaliteli ürün/hizmet alabilir olmuştu.
Yine, o dönem çarşılarda esnaftan işgaliye bedeli alınıyordu. Esnaf da bu vergiyi sattığı mala yansıtıyor, bu yüzden de halk daha fazla pazar harcaması yapmak zorunda kalıyordu. Hz. Muhammed, yeni çarşıda bu uygulamaya da son vermişti.
PİYASA DENETİMİ, TÜKETİCİNİN KORUNMASI
İslam’ın zuhur etmesi, yayılması, Müslüman kitlenin kendi kurumlarını oluşturması süreci, toplumsal ihtiyaçlara yönelik yeni yapılanmaları da ortaya çıkartmıştı. Bu yapılanmalardan biri de “muhtesiplik” teşkilatıydı. Bu teşkilat; hayatın en önemli alanlarından birisinde, ekonomik cephede olası yanlışlıkları gidermek üzere kurgulanmıştı. Muhtesipler; Kur’an ve Sünnet’ten süzülüp hayata geçmesi amaçlanan kuralların denetimini yapıyorlardı. Gerek Mekke gerek Medine gerekse de diğer İslam beldelerinde uzman ve itibarlı isimler, pazarlara giderek kalite kontrolü yapıyorlardı.
Muhtesipler; örneğin sütleri kontrol ediyor, süte su katanları çok ağır bir biçimde uyarıyor, tekrarı halinde ise cezalara çarptırıyorlardı. Yine, meyveleri olgunlaştırmadan satanları ikaz ediyor, hububatta küflü, nemli ürünlerin satışına müdahale ediyorlardı. Muhtesipler bunun gibi daha pek çok üretim ve satış sürecini denetleyerek, bir kalite standardı oluşturmaya ve korumaya çalışıyorlardı. (Devamı Yarın)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER