Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Eyüp İMİR

ATATÜRK VE BİLİM

Bu yıl 10 Kasım Günü Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 83. Yılında saygı ve minnetle anacağız. Bu yıl ki anma gününde Atatürk’ün bilimle ilgili görüşleri ve çalışmalarına değinmek istedim. On sekizinci yüzyılda bilimsel gelişmeler insan hayatını etkileyecek bir hal almıştı. Bu çağa aydınlanma çağı denmiş, ülkelerin bilimsel gelişmelerinin toprak parçalarının büyüklüğünden daha değerli olduğu anlaşılmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu bu gelişmelere geç dahil olduğu için Avrupa’nın gerisinde kalmıştır. Mustafa Kemal Atatürk de müsbet bilimler aracılığıyla toplumsal problemlerin çözülebileceğine inanan pozitivistlerin etkisi altında yetişmiştir. Atatürk’ün Avrupa ziyaretleri de bilimsel gelişmeleri yakından görmesin sağlamıştır. Atamızın çağdaş medeniyetler seviyesinde olan bir Türkiye hayali vardı. Bunu sağlamak, bilim ve teknolojiyle olacaktı. Atatürk’ün bilime verdiği önem şu sözlerle anlaşılıyor.
– Dünyada medeniyet için, hayat için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fenle toplumlar onurlu bir şekilde yaşarlar.
Uygar olmayan toplumlar, insanlar daima uygar toplumların gerisinde kalmaya mahkumdur. Bilim ve teknolojik gelişmelerin ancak eğitimle olacağını çok iyi bilen Ulu Önder Tevhid-i Tedrisat Kanunu(Öğretim Birliği Yasası) ile bütün eğitim kurumlarının maarif vekaletine (Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığına) bağlanmasını öngören yasadır. Bu kanunla Arap harflerinin kaldırılıp harf devriminin yapılmasına zemin hazırlanmıştır. Arapça da Türkçe de bulunan sesli harfler bulunmamaktadır. Latin harflerinin seçilmesinde en büyük etken Latincede Türkçedeki gibi ekler aracılığıyla ile sözcük türetme özelliği bulunmasıdır. Alfabe değişiminden sonra derslerdeki terimlerinde değişmesi gerekiyordu. Öğrenciler hendese(geometri) dersinde anlatım sıkıntısı çekiyorlardı. Sıkıntının kaynağı geometrik terimlerin Arapça olmasıydı. Kenar yerine dılın, üçgen yerine müselles, açı yerine zaviye kullanılıyordu. Bunların zorluğunu gören Ulu Önder 1937 yılında -Geometri Kılavuzu- kitabını yazmaya başladı. Amaç terimlerin Türkçeleştirilmesiydi. Geometri Kılavuzu kitabı yazar adı olmadan Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bastırıldı.
Sonuç olarak dil devriminin amacı Türkçeyi bilim ve öğretim dili olarak güçlendirmekti. Atatürk Üniversitelere de ayrı bir önem vermiştir. Bilim ve gelişmenin en önemli unsurlarının üniversiteler olduğunu öngörmüştür. Yurt dışına öğrenciler göndererek yapmayı planladığı üniversite reformuna hazırlık yapmıştır. Atatürk Türkiye çapında üniversiteleri hakkındaki fikirlerini şu sözlerle dile getirmiştir.
– Bunun içinde memleketi üç büyük kültür bölgesi halinde mütalâa ederek garp(batı) bölgesi için İstanbul Üniversitesi’nde başlatılan ıslahat programını daha radikal bir tarzda tatbik ederek cumhuriyetimize modern bir üniversite kazandırmak, merkez bölgesi için Ankara Üniversitesi’ni kısa zamanda kurmak lazımdır. Doğu bölgesi için Van Gölü sahillerinin en güzel yerinde her şubeden ilkokullarıyla ve nihayet üniversitesiyle modern bir kültür şehri yaratmak yolunda şimdiden fiiliyata geçilmelidir. Eğitime o zamanlarda gereken önemi veren Atatürk’ten şimdiki eğitimcilerin ve yöneticilerin ders almaları gerekir.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti