Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Aziz Aslan

ATATüRK’TEN BiR ANI – Kocatepe Gazetesi

Aziz Aslan 23 Kasım 2010 Salı 02:00:00
  Atatürk Cumhurbaşkanı, İsmet İnönü başbakandır. Milli Eğitim bakanı da ilimizde de valilik yapmış olan Abidin ÖZMEN’dir.
Mustafa Kemal yaveriyle birlikte iki çocuğu bakana gönderir. Bir de mektup. Milli eğitim bakanı iki çocuğun başlarını okşadıktan sonra mektubu okumaya başlar.
“Bay Abidin Özmen,
Milli Eğitim Bakanı,
Yaverimle size, iki fakir ve kimsesiz çocuğu gönderiyorum. Uygun göreceğiniz bir liseye bu iki çocuğun parasız yatılı kaydını yaptırıp…”
Bakan Özmen, hemen harekete geçerek ortaöğretim genel müdürünü odasına ister. İstediklerini tane tane anlatır.
“Bu iki çocuğun evraklarını alınız ve Haydarpaşa Lisesine parasız yatılı olarak kaydını yaptırınız. Her iki çocuk içinde üçer yıllık yatılı öğrencilik bedeli makbuz-larını hazırlatın, makbuzların üzerindeki velisi ve ödeyen hanesine de Gazi Mustafa Kemal Atatürk adını yazdırarak bana getiriniz.”
Bakanın isteği hızlı bir şekilde yerine getirilir. Bakan, makbuzları inceler ve Atatürk’e hitaben kısa bir mektup kaleme alır, zarfa koyar ve yavere uzatır.
Mektup,”Muhterem Atatürk” diye başlar ve şöyle devam eder;
“Yaver Bey ile göndermiş olduğunuz iki çocuk hakkındaki emirlerinizi aldım. Ancak, arkasında Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve Cumhurbaşkanı Atatürk gibi birisi bulunduğu için bu iki çocuğu fakir ve kimsesiz olarak kabul etmeme, hem yasalarımız hem de mantığımız izin vermedi. Bu nedenle her iki çocuğun kaydını Haydarpaşa Lisesi Parasız yatılı bölümüne yaptırdım. Üçer yıllık okul taksitlerine ait makbuzları da ekte takdim etmekteyim.”
Atatürk, mektubu okuduktan sonra Başbakan İnönü’ye telefon eder ve “Bak, senin milli eğitim bakanın bana ne yaptı!” diyerek, hatta biraz da keyiflenerek, olayı anlatır.
Başbakan İsmet İnönü, bakanı adına özür dilemeye hazırlanırken, Atatürk onun sözünü keser;
“Yok yok, sakın özür dileme. Tam aksi, çok memnun oldum. Sana da, bu memnuniyetimi bildirmek için telefon ediyorum. Keşke her devlet adamımız bu medeni cesarete sahip olsa ve bunu gösterebilse…”
Değerli okurum; Eylül 1934 yılında yaşanmış bir olayı sizlerle paylaştım. 2010 – 1934. Nereden nereye öyle değil mi?
Bu olayın günümüzde olup bitenlerle kıyaslamasını siz değerli Kocatepe okurlarına bırakmak istiyorum.
Sağlıcakla kalınız.
Geçmiş bayramınız mübarek ve hayırlara vesile olsun.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER