Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

AZERBAYCAN -9-

AZADLIK MEYDANINDA MİTİNG
1991 yılındaki Bakü seyahatimde de Yeni Azerbaycan Oteline yerleşmiştim. Balkondan baktığımda, Azadlık Meydanı’nın polisler ve askerler tarafından kuşatılmış olduğunu gördüm. Anlaşılan o gün, miting vardı ve güvenlik güçleri önlem almışlardı. Kulaktan kulağa dolaşan habere göre, Halk Cephesi militanları, tarihî bakanlık binasının önündeki Lenin heykelini kaldıracaklardı.
Saatlerce süren mitinge ilgi gösterenler kadar, göstermeyenler de vardı. Ben zaman zaman balkondan mitingi, kimi zaman da odamdaki televizyondan, yayınları izliyordum. Saat tam 19. 25’de yayın kesildi; Devlet Başkanı Mütellibov ekranda göründü ve halk cephesine itidal tavsiye ederken ılımlıydı. “İstekleriniz yerine getirilecektir…” diyordu.
O günkü miting olaysız bitmişti ama yıllardır Bakanlık binası önünde duran görkemli Lenin heykeli de ortadan kaldırılmıştı. Esasen o günlerden başlamak üzere, Azerbaycan’ın Türk kimliğini ortadan kaldırmaya çalışan Lenin, Kirov, Şaumyan vb. gibi Türk düşmanlarının heykelleri de isimleri de tarihin derinliklerine gömüldü!…
CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ
8 eylülde Azerbaycan’da, cumhurbaşkanı seçimi vardı. Halk Cephesi, adil bir seçim yapılmayacağını beyan ederek seçimi boykot ediyordu. Başkan Ayaz Mütellibov, televizyon ekranından sürekli olarak kendi propagandasını yapıyordu. Onu destekleyen de vardı, karşı olanlar da… Öte yandan, SSCB çatırdıyor; Moskova kaynıyordu. Derken 28 ağustosta Baltık cumhuriyetleri (Litvanya, Estonya, Letonya) bağımsızlık ilân ettiler. Ermenistan ve Gürcüstan’ın da aynı yolu izleyeceği söylendi. Azerbaycan’ın da aynı yolu izlemesini isteyenler vardı; “Hangi güçle bunu yapacağız?” diyenler de…
Moskova’da Prezidyum; Bakü’de Azerbaycan parlamentosu toplantı üzerine toplantı yapıyorlardı. Azeri vekiller, Azerbaycan’ın da hemen bağımsızlık ilânını istiyorlar; Rusya’nın imzalanmasını istediği yeni, birlik sözleşmesinin imzalanmaması ve hemen millî bir ordunun kurulması gereği dile getiriliyordu.
Azerbaycanlıların Halk Cephesi’ne bakış açıları da çok farklıydı. Cepheyi kayıtsız şartsız destekleyenler olduğu gibi, karşı çıkanlar da vardı. Kimi Azeriler, mitinglerin yararından çok zararı olduğunu söylüyorlardı. 23 ağustostaki mitingde Ebulfez Elçibey’in başından yaralanmasından sonra cephenin dağılacağı ve Elçibey’in liderlikten ayrılacağı söylentileri çıkmıştı.
BAĞIMSIZLIĞIN BERPASI
30 Ağustos 1991. Azerbaycan parlamentosu Elmira Gafarova’nın başkanlığında toplandı. Gündemin 1. Maddesi, Azerbaycan’ın 1920 yılındaki bağımsızlık beyannamesinin okunması yer almaktadır. Beyanname okununca Mütellibov da dâhil bütün milletvekilleri ayakta alkışladılar. Kimi vekiller, beyannamede bazı değişiklikler yapılmasını önerdiler ama Gafarova bunlara itibar etmeyip hemen oylamaya sundu ve oy birliği ile kabul edildi. Böylelikle Azerbaycan’ın bağımsızlığı yasalaşmış oldu.
Azerbaycan 1920’den beri zaten bağımsızdı; bu nedenle bağımsızlık ilânı yerine, bağımsızlığın berpa edilmesi kavramı benimsendi. Aynı oturumda, millî bir ordu kurulması önerisi de benimsendi.
O gün Karabağ’dan da kötü haberler geldi. Ermeniler katliam yapmışlardı ve çok sayıda Azerbaycan Türk’ü öldürülmüştü. Deyim yerindeyse Ermeniler, gemi azıya almışlardı!. Henüz Azerbaycan’ın silahlı gücü yoktu veya çok zayıftı. Halkın bir kısmı Türkiye’ye, bir kısmı İran’a güveniyordu. Hiç kimseye güvenmeyenlerin sayıları da az değildi.
BAZI GAZETELERİN KADROSUNDAYIM
Moldova’daki bir toplantıda tanıştığım Rüstem Rüstemov, çalıştığı “Salam (Selam)” gazetesinin redaksiyon komitesi üyeleri arasına benim adımın da yazılmasını sağlamıştı. Bu kez de Gülistan Sarayında bir yemeğe davet ettiler. Gazetenin baş redaktörü Bahadır Tahirbeyov, Hayriye Cemiyetinin Başkanı Hanım Rzazade ve Rüstem Rüstemov’un da bulunduğu yemekte, çeşitli konular üzerine sohbette bulunduk. Salam gazetesi, Hayriye Cemiyeti’nin yayım organı olarak haftada bir çıkıyordu. Yeni yayımlanmaya başlayan gazetenin 5. sayısından itibaren, beni de kadroya almışlardı.
Gülistan sarayında, her zaman olduğu gibi, o gün de nefis bir şov programı vardı. Programda folklor ve modern danslarla müzik iç içeydi. Sarışın ve güzel Rus kızlarının dansları baş döndürücü idi.
Benim yazı kadrosunda yer aldığım bir başka gazete de “Novruz”du. Novruz’u, Azerbaycan’ın Harici Ölkelerle Dostluk ve Medeni Elage Cemiyeti yayımlıyordu. Haftada bir çıkan bu gazetede zaman zaman yazılarım da yer aldı.
Sonraki yıllarda Azerbaycan Gazeteciler Birliği tarafından, Birliğin fahri üyeliği ve bununla ilgili kimlik belgesi verildi. Keza, Azerbaycan Yazarlar Birliği de aynı şekilde Birlik üyeliği payesi ve kimlik belgesi verdi.
FAHRİ DOKTORA TÖRENİ
Mehmet Emin Resulzade adına Azerbaycan Devlet Üniversitesi; Rektörün sağ kolu ve Filoloji Fakültesi’nin dekanı Prof. Dr. Agil Caferhandanoğlu Hacıyev’in girişimiyle fahri doktora ödülü verecekti.
3 Eylül 1991 günü saat 10. 00’da İlimler Akademisi Genel Sekreteri Feramez Maksudov, Prof. Dr. Tevfik Hacıyev, Prof. Dr. Yusuf Seyidov, Prof. Dr. Refik Zeka Handan ve Prof. Dr. Agil Hacıyev’in huzurunda hakkımdaki konuşmalardan sonra Fahri Doktora Diploması verilmişti. O akşam Bakü televizyonu saat 20. 30’daki “Günün Ekranı” programında, doktora ile ilgili haberi görüntülü olarak yayımladı. Verilen haberde şöyle deniliyordu:
“Türkiye’deki Folklor Araştırmaları Kurumu Başkanı İrfan Ünver Nasrattınoğlu’na Azerbaycan Devlet Üniversitesi tarafından Fahri Doktora unvanı verildi. Bu unvan Nasrattınoğlu’nun on yıldır Azerbaycan kültürü, folkloru ve sanatı ile ilgili araştırmalar yapıp Türkiye’de tanıtmakta oluşu nedeniyle verildi…”
Diploma töreninde konuşan İlimler Akademisi Başkanı Akademik Feramez Maksudov da şunu demişti:
“İrfan Ünver Nasrattınoğlu Türk dünyasını birleştiren çalışmalar yapmaktadır…”
Ertesi gün Bakü’de yayımlanan bütün gazetelerde doktora haberi vardı.
***
Bakü’de mitingler devam ediyordu. Halil Rıza mitinglerin en ateşli hatibi olarak dikkati çekiyordu. Konuşmalarında, “Men sizleri 250 milyonluk Türk dünyasının adına selamlıyorum.” diyordu. Oysa Türk dünyasının, Azerbaycan’ da olup bitenlerle ilgilendiği yoktu.
Bakü’de yeterince kalmıştım ve buradan Türkmenistan’a gidecektim. 7 Eylül 1991 sabahı bestekâr Şefika Ahundova ile gazeteci Şahnaz Azertürk geldiler. Şair olan Şahnaz Hanım o veda görüşmemizde şu dörtlüğü okumuştu:
Ceyranın derdine avcı tap çara
O kövrek kalbinde açma hiç yara
Ceyrana yaraşan gözlerdir kara
Ceyran Bakü’müzdür, gözler Ankara
1983’te tanıştığım ama daha sonra hiç görmediğim Şemistan Göğçeli geldi. “Evlendim ve dünyaya gelen oğluma senin adını verdim. ” dedi. Yazar Ali Samedov da torununa benim adımı vermişti. Böylelikle, adımı Bakü’de yaşatacak iki delikanlı vardı….
BAKÜ DEVLET ÜNİVERSİTESİ’NİN VERDİĞİ BİR YÜZÜ LATİNCE, İKİNCİ YÜZÜ KİRİL ALFABESİYLE AZERBAYCAN TÜRKÇESİ YAZILI OLAN FAHRİ DOKTORA DİPLOMASINDA YAZILI OLAN BİLGİLER ŞUNLARDIR:
BAKÜ ÜNİVERSİTESİNİN FAHRİ DOKTORU
DİPLOMASI
MEHMET EMİR RESULZADE ADINA KIRMIZI EMEK BAYRAĞI ORDENLİ BAKÜ DEVLET ÜNİVERSİTESİNİN İLMİ ŞURASI
21 ARALIK 1990 TARİHİNDE KARARA ALIR:
BİLİMİN GELİŞMESİNDE, HALKLAR ARASINDA İŞBİRLİĞİ VE BARIŞIN GELİŞTİRİLMESİNDEKİ HİZMETLERİNE GÖRE
İRFAN ÜNVER NASREDDİNOĞLU
KANUN VE GELENEĞİN MUAYYEN ETTİĞİ HUKUK, İMTİYAZ VE ÜSTÜNLÜKLERİ TEMİN EDEN
BAKÜ ÜNİVERSİTESİNİN FAHRİ DOKTORU ADINA LAYIK GÖRÜLÜR
REKTÖR
AKADEMİK M.K.KASIMOV

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER