Kuşlar gibi, atıp tutarken
Kurudu. Dilimiz, damağımız
Erebilmek için son kapıya
Kapandı. Yolumuz, yordamımız
Hıdırlığı kuruttuk. Başkası yok
Sarardı toprağı, Kırıldı. Dallarımız
Kârda mıyız? zararda mı? Şaştık
Geçmedi. Ne paramız ne pulumuz
Biz okyanus hayaliyle gezerken
Kurudu Eber, Salda gölümüz
Bahçede kokan güller ararken
Aşağı sallandı gül dalımız
Tutunayım dedim Ayak ucuna
Kısa geldi. Elimiz kolumuz
Kimler nasıl bilir. Bilemem ki,
Perişan göründü. Hâlimiz
Başkaları ırmak gibi coşarken
Kesildi. Bizim akarımız çayımız
Otur kalk, Hesap edip dururken
Dert oldu. Paramız malımız
Ne alabildik. Ne verebildik
Bağlandı. Elimiz kolumuz
Gelin. Dost bildiklerim, kaldıralım
Ortada kaldı. Dirimiz Ölümüz
Eğrilip büküldü. Çıkar için insanımız
—————–
Hikâyeyi ben mi? uydurup yazdım sandınız
Oysa hepsi sizin, karşılıklı konuştuğunuz
Galip Leblebicioğlu
BEN BUNLARA ÜZÜLÜRÜM
YAZARLAR
TÜMÜ