Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU

BEŞİKTAŞ VE ALTAY

Milletimizin tamamına yakın bir kesimi üç büyük takımımızdan birinin yandaşıdır. Sonradan futbol tarihimizde büyük başarılara imza atan Trabzonspor da üç büyüklerin arasına dahil edilerek dört büyükler denilmiştir. Ancak, her Trabzonlu, üç büyüklerden birisini de sevmektedir.
İlkokul sıralarında iken, Çavuşbaş mahallesindeki akranlarımla sokak ve mahalle maçları yapardık. Ben (naçizane) takımımın hem kalecisi, hem her mevkide oynayabilen bir elemanı ve da antrenörü idim. Kaleci olarak görev verdiğim arkadaşım peşpeşe goller yiyorsa, hemen kaleye geçerdim. İdolüm o tarihteki Fenerbahçe’nin kalecisi Cihat Arman’dı…
E.S.E. öğrencisi iken, yaptığımız maçlarda kaleye geçerdim. Bir maçta yüksekten gelen bir topu bloke etmek için havalanmıştım ki, kambura yatan bir rakip oyuncunun üzerinden yere düşüp, sağ bileğimi kırmıştım! O bileğim maalesef düzgün sarılmadığı için biraz eğri kalmıştı…
Cihat Arman nedeniyle F.B.’ye sempati duyarken; Beşiktaş fırtınası beni alıp götürmüş ve bu yaşıma kadar fanatik bir BJK’lı yapmıştı. Zira o tarihlerde Beşiktaş “yenilmez armada” idi. Önceleri Şeref Stadında, sonra Dolmabahçe İnönü Stadında, her yerden görülebilecek büyük bir pankartın üzerinde şu yazardı:

“Remzin karakartallar gibi manileri yen, aş
Lâyıktır bu vasıflar sana ey şanlı Beşiktaş!”

Sözün burasında açık yüreklilikle şunu da vurgulamak isterim:
Galatasaray’ımızın, Avrupa’daki zaferleri ve hele hele UEFA şampiyonluğu, her G.S.’lı kadar beni de sevindirmiştir.
Fenerbahçe’mizin, futbolda olduğu gibi, basketbol ve diğer spor branşlarındaki zaferleri, en az bir F.B.’li kadar beni de mutlu etmiştir.
İstanbul Halıcıoğlu’nda askeri okulda öğrenci iken, kimi zaman okuldan kaçarak maça giderdim. Dolmabahçe stadını bilinler bilirler ki, stada hakim Gazhane Tepesinde beleşçiler toplanıp maç seyrederlerdi. Benim de maça girecek param yoksa, bu tepeden seyrederdim, maçı… Kimi zaman da 2,5 lira verip, Duhuliye denilen yerde, ayakta seyrederdim. Duhuliye de açık tribünün altındaki demir parmaklıkların arkasıdır.
Bu yıl futbol adına birçok sevinç yaşadım…
Önce BJK Kadın futbol takımı Türkiye şampiyonu oldu.
Sonra Süper Lig’de mücadele eden futbol takımının önce, Lig, sonra da Türkiye Kupası şampiyonluğunu yaşadık.
Ben hayatımın kimi bölümlerini İzmir’de yaşadım. Orada bulunduğum tarihlerde, Altay’ın maçı varsa, mutlaka gider seyrederdim. Zira Altay’ın forma renkleri de, Beşiktaş’ınki gibi siyah-beyazdı.
İzmir takımları peşpeşe zayıflayıp, küme düşerlerken, Altay da, düşmüştü. Hatta koca İzmir’in, süper ligde takımı kalmamıştı. Nihayet bu yıl, büyük mücadele sonunda, Altay, süper lige çıkarak binlerce insan gibi beni de sevindirdi. Bu sevincin iki nedeninden birisi. Altay sempatizanı olmamla birlikte, Altay’ın bir İzmir takımı olmasıdır. Çünkü Afyonkarahisar’ım da İzmir gibi bir Ege bölgesi kentidir. 1975 yılında Ankara’da kurduğum, Afyonkarahisar ve İlçeleri Dayanışma Derneği Başkanlığını yaparken, tüm Ege Bölgesi kentlerinin Ankara’daki Dernek Başkanlarını, “Afyonkarahisar Evi” nde verdiğimiz bir yemekte, biraraya getirerek EGEM Platformunu oluşturmuştum. Bu platformun ilk başkanıyım ve halen de bu platformun Kurucu Eş Bakanlarından birisiyim.
Göztepe’den sonra, Altay’ın da süper ligde yer alacak olmasından sevinç duyuyoruz. Kimbilir belki bir gün, Afyonspor’umuz da Süper Ligde yer alır…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti