Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Hayriye Caner

BİR BÜYÜK SAVAŞ VE BÜYÜK SONUÇLARI

22 Ocak 1517 tarihinde Osmanlı ordusu, Ridaniye Savaşı’nda Memluk ordularını yendi. Bu savaşın ardından halifelik Osmanlılara geçti. Bugün bu kutlu günün yıldönümünü yaşıyoruz.
Bilindiği gibi 1258 yılında Moğol istilâsıyla Bağdat Abbâsî halifeliği sona erince İslâm âlemi üç yıl halifesiz kalmıştı. 1260 yılında Aynicâlût Savaşı’nı kazanarak Moğol istilâsını durduran ve ardından Sultan Kutuz’u öldürüp Memluk tahtına geçmeyi başaran Sultan I. Baybars, Moğollar’ın Bağdat’ı tahribi sırasında Dımaşk’a giden son Abbâsî halifesi Müsta‘sım-Billâh’ın amcası Ebü’l-Kāsım Ahmed’i hilâfeti canlandırmak amacıyla Kahire’ye davet etti. Baybars tarafından törenle karşılanan Ebü’l-Kāsım Ahmed’in Abbâsî hânedanına mensubiyetini gösteren ve Abbas b. Abdülmuttalib’e kadar uzanan şeceresi ilim adamları, devlet büyükleri ve kadılardan oluşan bir heyetin huzurunda okundu ve Kādılkudât Tâceddin Abdülvehhâb b. Bintü’l-Eaz tarafından onaylandı. Arkasından da kendisi Müstansır-Billâh lakabıyla halife ilân edildi ve halktan biat alındı (9 Receb 659/9 Haziran 1261). Böylece Abbâsî hilâfeti üç yıllık bir aradan sonra yeniden kurulmuş oldu. Baybars’ın Abbâsî hilâfetini yeniden kurmaktaki asıl hedefi tahtının meşruiyetini sağlamak ve İslâm âlemi nezdinde itibar kazanmaktı. İsmen halife olmakla birlikte gerçekte yetkileri bulunmayan Mısır’daki Abbâsî halifelerinin adları sikke ve hutbelerde Memlük sultanlarıyla birlikte anılıyordu.
Bununla birlikte Kahire’deki Abbâsî halifelerinin İslâm dünyasında mânevî nüfuzlarının devam ettiği görülmektedir. Bazı Müslüman hükümdarlara hükümdarlık menşuru gönderiyorlar ve bu şekilde halifeden menşur alan devletler de İslâm dünyasında daha fazla tanınma imkânı bulmuş oluyorlardı; meselâ Yıldırım Bayezid Niğbolu zaferinden sonra I. Mütevekkil-Alellâh’tan sultan unvanını almıştı. Osmanlı padişahları baştan beri sultan unvanını kullanmakla birlikte bu olay onların daha iyi tanınmasına ve İslâm dünyasındaki itibarlarının artmasına vesile olmuştur.
Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinin temel amacı İslam dünyasının birliğini sağlama, Portekizlerin Hicaz ve Hindistan’a sarkmasını önlemekti. Onun Mısır’dan sonraki hedefi de Şii Safevi devletini ele geçirme ve böylece daha teşekkül dönemindeki Şii Devletinin güçlenmesini ve İran’ın şiileşmesini önlemekti fakat bu son düşüncesini maalesef gerçekleştiremedi.
Memluk Sultanı Kansu Gavri ile birlikte Mercidabık Savaşı’na katılan halife lll. Mutevekkil esir düşmüştü. Halifeye son derece iyi davranan Yavuz, onu beraberinde Ridaniye Savaşı’na götürdü. O, Memluklerin yeni sultanı Tumanbay’ın üzerindeki nüfuzundan faydalanmak istiyordu fakat etkili olmadı.
Mercidabık Savaşı’ndan sonra kendisine katılan halife Mütevekkil –Alallah’ın yerine onun babası olup Kahire’de oturan ve seksen yaşında bulunan sabık halife Müstemsik-billah Yakup, oğluna vekaleten halife ilan edilmişti. Yavuz, Kahire’yi aldıktan sonra beraberinde getirdiği Mütevekkil Alallah’ı yine makamına oturtmuş ve bu, Padişahın kendisine gösterdiği hürmet sebebiyle büyük bir nüfuz kazanmış ve İstanbul’a nakledildikten sonra bir müddet daha kendisine itibar edilmiş ve sonra gözden düşmüştür.
Yavuz Sultan Selim Mısır seferinden sonra buradaki ileri gelen kişileri gemi ile İstanbul’a gönderdi. İstanbul’a gönderilenler arasında Mısır’daki Abbasi halifesi lll. Mütevekkilalallah ile amcası Halil’in oğulları ve Kansu Gavri’nin oğlu Mehmed de vardı.
Halife lll. Mütevekkil Alallah Muhammed, İstanbul’a geldikten sonra, kendisine emanet edilen malları gasb etmiş ve sefih bir hayat sürmeye başlamıştır. Nitekim amcazadelerinin şikayeti üzerine 1520’de Yedikule’ye hapsedilen halife, Sultan Selim’in vefatından sonra Kanuni Sultan Süleyman zamanında hapisten çıkarılmış ve yevmi 60 dirhem vazifeye tayin edilerek Kahire’ye dönmesine müsaade edilmiştir. 6 Mısır’da yaşadığı sürece Halifelik unvanını kullanmaya devam etmiş, hatta 1523 yılında Osmanlılara karşı isyan eden Ahmed Paşa’ya sultanlık menşuru verdiği bildirilmiştir. Osmanlı Devleti bu isyanı bastırmasına rağmen onu destekleyen halifeyi cezalandırma yoluna gitmemiştir. 1543 yılında Mısır’da öldüğünde hiç kimse bir halifenin öldüğünü bilmedi. Dönemin bazı tarihçileri onun ölümü hakkında bilgi bile vermemiştir.
El-Mütevekkil’in İstanbul’da bulunduğu sırada hilafeti merasimle Sultan Selim’e terk ettiği hakkındaki bir rivayet varsa da bunun doğrulama imkan yoktur.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti