Nöbetçi Eczaneler
Koronavirüs denilen illetin pençesinde inliyor tüm dünya. Son dönemdeki rakamlar ürkütücü boyutta. Ülkemizde koronavirüs hastalığıyla ilgili mücadele tüm hızıyla devam ediyor. Sağlık Bakanı başta olmak üzere yetkili tüm makamlar ülkemizdeki korona virüs seferberliğiyle ilgili üzerlerine düşeni yapmaya çalışıyorlar. Buna rağmen rakamlar giderek artıyor.
Şöyle bir yakın çevremize bakalım, hastalığa yakalanan, tedavi gören, atlatan ve hatta hayatını kaybeden tanıdığımız isimlerin sayısı o kadar arttı ki… Hastanelerin ilgili servislerinde yatan hasta sayısı arttığı gibi, bu hastalara hizmet verilen sağlık birimlerinin sayısı da artırılmak zorunda kalınıyor. Durum bu kadar sıkıntılı yani. O yüzden eskisinden daha çok dikkat etmek gerekiyor korona virüs hastalığından korunmak için.
Korona virüs mikrobuyla tanışan şanslı (!) kişiler arasına biz de katıldık geçtiğimiz günlerde. Şükürler olsun ki, 10 günlük karantina süremizi hastalığın hafif belirtileriyle ailecek atlattık. “Hafif” atlatanlardan olmamıza ve sağlam bir bünyeye sahip olmamıza rağmen yine de sıkıntılı bir süreçti doğrusu. Bu sürede ilgisini bizden esirgemeyen tüm dostlara teşekkür ediyor, tüm dostlarımızı bu hastalığı ciddiye almaları ve tedbirlere uymaları konusunda uyarmak istiyoruz bu vesile ile…
***
Korona virüs ve dış dünyanın düşmanlıkları ile boğuşurken, İzmir’de geçtiğimiz Cuma günü yaşanan 6,6 şiddetindeki depremle de sarsıldık milletçe.
Seferihisar merkezli depremde 85 kişi hayatını kaybederken 994 kişi de yaralandı. Tüm deprem şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Depremin acı yüzüne bir kez daha tanık olurken dikkatlerimiz deprem bölgesinde yer alan ilimize, Afyonkarahisar’ımıza çevrildi ister istemez bir kez daha.
Bir çok kez deprem gerçeğiyle yüz yüze gelmiş, büyük acılar yaşamış Afyonkarahisar’da İzmir-Seeferihisar merkezli bu büyük acı, deprem bilincinin yeniden uyanmasına vesile olur mu acaba?
Şöyle bir düşünün; Allah korusun İzmir’dekinin benzeri bir sarsıntı Afyonkarahisar’da yaşandığında halimiz nice olur? Daha önce bir çok kez bu acıyı yaşadık. Önümüzdeki günlerde yeniden bu acıyla yüzyüze geleceğimiz gün gibi aşikar. Tüm bilimsel veriler, tarihsel süreç Afyonkarahisar’ın yeniden deprem acısıyla karşılaşacağının yalanlanamaz birer göstergesi.
İlçelerimizin durumu zaten belli. Yakın tarihimizde yaşadığımız acılar hep ilçelerimiz merkezli olmuştu. Dinar, Çobanlar, Bolvadin, Çay, Sultandağı depremde onlarca can kaybı verdiği gibi büyük hasarlara da uğramıştı.
Ya il merkezimiz?
Bugüne kadar Afyonkarahisar merkezli bir sarsıntı olmadıysa, olmayacak anlamına gelmiyor ki.
Düşünmek bile istemiyoruz ama düşünmek mecburiyetindeyiz. Böylesi bir afette, mesela Ambaryolu’na girilebilir mi dersiniz. Hemen hemen hepsi 20-30 yaşındaki birbirine bitişik, en az 5’er katlı binalar… Zemin katlardaki dükkanlar… Bu binalarda yaşayan binlerce nüfus…
Düşünmesi bile ürkütücü. Ambaryolu en bariz örneğimiz.
Kentsel Dönüşüm bölgesinde yer alan mahallelerimizi bir hayal edin. Ne itfaiye, ne AFAD, ne vinç, ne diğer birimler bir afet anında bu bölgelerde hareket edebilirler mi sizce?. Bunu Afyonkarahisarlılar olarak hepimiz biliyoruz, görüyoruz. Devlet de bunun farkında.
Peki ya çare? Ne yazık ki yok… Aslında var da yok.
Deprem gerçeği gözümüzün önünde iken Afyonkarahisar olarak silkinip kendimize gelmemiz gerekiyor bu konuda. İzmir’de bir binanın altındaki markette yaşanan dramları hep birlikte izledik. Mesela Afyonkarahisar’da da onlarca zincir market şubesi var. Bunların hiç birisinde “kesik kolon yoktur” diyebilir miyiz?
İzmir’de yaşanan örnekler bize ders olmalı. Bu konuda bugünden tezi yok çalışma yapılmaya başlanmalı. Yoksa çekeceğimiz acıların şiddetini şimdiden tahmin etmek zor değil.
