Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Bulgarlar da Türktür

Balkanlar’da Bizans’ın ve derebeylerin zulmünden, baskısından bıkan Bulgarlar da Osmanlı-Türk idaresine kendi istekleri ile girdiler ve Türkleri kurtarıcı olarak gördüler.
Bulgarların da Türk asıllı olduklarına dikkat çeken Bulgar tarihçi Prof. Dr. Stoyan Dinkov, “Biz, Türkler ile neden yolumuzu ayrı tutalım? Neden ayrı düşelim? Bizim tarihimizdeki tüm bulgular bizim de Türk asıllı olduğumuzu gösteriyor, ’Osmanlı idari ve sosyal uygulamaları ile Bulgarları yok olmaktan kurtardı’’ Diyor. Türkler ile Bulgarların aynı soydan geldiğini de ileri süren Prof. Dr. Dinkov Türk-Bulgar ilişkilerinin samimiyet temelli bir bakış açısı ile tekrar yapılandırılması gerektiğini belirtiyor. Dinkov’a göre Türkiye ve Bulgaristan yeni bir Avrasya Birliği’nin temelini atmalı. Bunun Avrupa Birliği’ne yansıması da olumlu olacak, aynı zamanda AB’ye de daha kuvvetli bir katılım sağlayacak. Bulgaristan Yeşiller Partisi’nin de bir dönem genel başkanlığını yapan Prof. Dr. Dinkov Osmanlı İmparatorluğu’nun kendi içinde ırk ayrımı yapmadığını, her ırkın kendi arasında eşit olduğunu, iktidarda da her ırktan temsilci yer aldığını belirtiyor.
Osmanlı’da Bulgaristan’da Esaret Yoktu”
Profesör Stoyan Dinkov, Osmanlı ile Bulgarların karşılaştıkları dönemde 300 bin nüfuslu, birkaç bölgeden ibaret olan Bulgaristan’ın, zaten gönüllü bir şekilde Osmanlı hükümdarlığına sığındığını bu şekilde de etnik kimliğini koruyabildiği görüşünde. 1878’deki Osmanlı-Rus savaşından sonra yapılan ilk sayımda, Bulgaristan’ın nüfusunun 7 milyondan fazla çıkmasının kendi tezini doğruladığını da iddia eden Dinkov, Osmanlı’nın Balkanlara ilk ayak bastığında, karşısında aç ve sefil bir Bulgar halkı bulduğunu, onu giydirip karnını doyurduğunu, diline, dinine ve kültürüne sahip çıktığını ve ortada asla bir Türk köleliği olmadığını söylüyor.
Fatih Sultan Mehmet Sayesinde Kilise
Açıklamasında Bulgarların Fatih Sultan Mehmet sayesinde kiliseleri olduğunun altını da çizen Dinkov,
’’O sultanın döneminde onlarca kilise inşa edildi. Osmanlı İmparatorluğu tarih boyunca, adeta Bulgarların ayrı bir etnos olarak muhafaza edilmelerini sağlamış oldu. Bizim topraklarımıza Osmanlı gelmemiş olsaydı ne bir Bulgar kalırdı ne de Ortodoks Hristiyan dinimiz. Bundan dolayı, Bulgarların Osmanlıya ve Türklere teşekkür etmeleri gerekiyor” diyor. Dinkov, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde, bugünün 60 devletinin bulunduğunu ve bunlarda da 100’den fazla etnik grup yaşadığını vurgularken, bu halkların hiçbirinin dilini ve kültürünü kaybetmediğine de dikkat çekiyor. Osmanlı idaresi altına girip de Osmanlı devletinden dolayı etnik kökenini kaybeden milletin olmadığını belirten Prof. Dr. Dinkov, Osmanlı İmparatorluğu’nun kendi içinde ırk ayrımı yapmadığını, her ırkın kendi arasında eşit olduğunu, iktidarda da her ırktan temsilci yer aldığını söylüyor. Cihan İmparatoru
Atilla’nın Varisiyiz
Biz kim olduğumuzu bilmiyoruz. Bizler en büyük Türk devletinin mirasçılarıyız yani Atilla’nın. Biz Fransa’dan Moğolistan’a kadar uzanan bir cihan imparatorluğunun varisiyiz, büyük bir cihan devletinin. Atilla’nın oğlu İrnik Batı Rusya’yı, Baltık bölgesini, Kiyev ve Kırım’ı yönetiyordu. Onun yönettiği devlete Bulgaristan diyorlardı hatta Kubrat’ın yönettiği Bulgaristan’dan bile eski. Bu, tüm dünyada biliniyor, bir tek biz bilmiyoruz.
Slavcanın ve Hıristiyanlığın Bulgarlara Bizans tarafından zorla kabul ettirildiğini de sözlerine ekleyen Prof. Dr. Stoyan Dinkov, Bulgarlara Hristiyanlığı zorla kabul ettirme sırasında 100 bini aşkın Bulgar katledildi. Bu din bize Bizans tarafından zorla kabul ettirildi. Aynı şekilde alfabe de zorla kabul ettirildi. Aynı şekilde alfabe de zorla kabul ettirildi. Öyle bir alfabe ki 4. asırdaki bir alfabe baz alınarak hazırlanmıştı. Atalarımız yani Proto Bulgarlar başka alfabe kullanıyordu. Bu da Türklerin kullandığı bir çeşit alfabedir. Hatta bu alfabeden bazı harfler alınıp yeni alfabeye de konulmuştur. Bu uygulamalar sayesinde 1. Boris iktidarında Bulgaristan’a Bulgar hanları tarafından kovulan anti denen Slav kabileleri geri dönüş yaptı. Bize böylelikle onlar sayesinde Slav dilini empoze etmişlerdir. Ve böylece herkes Slavca konuşmaya başlamıştır. Bu dönemde insanlar okuryazar değillerdi. Biz alfabeden bahsediyoruz. Muhtemelen o zaman sadece bin civarında kişi okuma yazma biliyordu. Bir şeyler öğrenmek istediğimizde ise dinin de etkisiyle Slavcayı öğrenmek mecburiyetinde kaldık. Bu Doğu Roma İmparatorluğu’nun Bulgaristan’ı yok etmek için yaptığı en önemli harekettir…

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER