Cambaza bak – Kocatepe Gazetesi

23 Ekim 2010 Cumartesi 03:00:00
  Yurdumuz öyle bir hale geldi ki, yaşanan tezatlar insanın kafasını karıştırdığı gibi, öfke seline kapılmasına da neden oluyor.
Tam 10 gün önce Afyonkarahisar’a ulaşan şehit haberi başta şehit ailesi olmak üzere pek çok hemşehrimizin bağrına ateş gibi düşmüştü. Askeri törenle vatanın bağrına emanet ettiğimiz şehidimizin ardından göz yaşları dökmüş, “şehitler ölmez, vatan bölünmez” sloganları ile bölücü eşkıyaya ve destekçilerine lanet yağdırmıştık.
Afyonkarahisar’da yaşanan bu vatan-millet sevgisi dolu, acı ve hüznün hakim olduğu tablonun tam tersi yurdumuzun başka bir köşesinde yaşandı. Mehmetçiğimize kurşun sıkan, şehit eden vatan hainlerinden birisinin Mersin’deki cenaze töreninde yaşananlar insanlarımızın yüreğinde adeta şimşekler çaktırdı. Tunceli’nin Ovacık İlçesi’ne bağlı Garipuşağı Köyü kırsalında 13 Ekim’de çıkan çatışmada Afyonkarahisarlı Jandarma Uzman Çavuş Yasin Mergen ile Er İbrahim İşcan şehit olmuş, 4 terörist öldürülmüştü. Bu teröristlerden 29 yaşındaki “Tayhan Umut” kod adlı Cemil Nayman için Mersin’de tören düzenlendi. Burada toplanan yaklaşık 2 bin kişi, PKK lehine sloganlar atarak cenazeyi Güneykent Mezarlığı’na götürmek üzere yola çıktı. Selen Kavşağı’na gelindiğinde, konvoyu sivil kıyafetle takip eden Emniyet Müdür Yardımcısı Anadolu Atayurt ile Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Hikmet Bulak, bir ara kalabalığın arasında kaldı. PKK yandaşları Atayurt ve Bulak’ın çevresini sararak bıçak, taş ve sopalarla saldırdı. Hikmet Bulak göğsünden ve bacağından bıçakla yaralanırken, Anadolu Atayurt ile 1 polis memuru başından yara aldı. Kovalamacanın ardından, kimliği açıklanmayan bir şüpheli sorgulanmak üzere Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Atayurt ve Bulak da Mersin Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Hayati tehlikesi bulunan ve kan kaybeden Hikmet Bulak ameliyata alınırken, saldırıda başından darbe alan Anadolu Atayurt ise tedaviye alındı. Polis ekipleri, mobese kameralarından da yararlanarak belirlediği 8 kişiyi gözaltına aldı.
Bir yanda şehit olan Mehmetçiğimiz için yakılan ağıtlar Afyonkarahisar semalarını çınlatırken, öte yanda tam aksi bir tablo. Sanki bu feryatlar Afyon ovasını çevreleyen tepelere çarpıp çarpıp geri dönüyor. Ne Ankara’ya, ne Mersin’e, ne de Diyarbakır’a ulaşamıyor.
Mersin’deki tablonun Afyonkarahisar’dakinden eksiği yok, fazlası var. Devletin polisine linç girişimi var. Bu tablodaki hırs, hınç sadece devlete mi dersiniz? Bin yıldan bu yana bu topraklara, bayrağa, İslam’a hizmet eden bir ulusa, “kardeşim” dediği insanların yönelttiği duygunun adı nedir?
Afyonkarahisar Şehit Aileleri ve Gaziler Derneği Başkanı İsmail Kumartaşlı dernek binalarındaki fotoğraf sayısının giderek artmasından duydukları endişeyi dile getiriyor. O duvardaki fotoğraflar yalnızca şehitlerimizin siluetlerinden mi ibaret? O fotoğraflarla birlikte bu milletin yarasının, öfkesinin büyüdüğünü görmek için ne yapmak lazım?
Hal böyle iken, 5-6 yıl öncesinin “kırmızı çizgiler”inin dışında kalan tüm tehditlerin, doğudan ya da batıdan, kuzeyden ya da güneyden Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı pervasız tavırları ekranları, sayfaları kaplarken, günlerdir konuştuğumuz konu nedir? Türban…
En temel haklardan, özgürlüklerden olan bir tercih için atılacak her adımı tartışma ya da kâr konusu yapan siyaset, insanımızı bir kez daha “Cambaza bak, cambaza” oyununun figüranı haline getiriyor. Biz de bu figüranlık üzerinde birbirimize karşı cepheleşiyoruz. Bir yanda dine düşman olduğu zannedilenler, öbür yanda devlete düşman olduğu zannedilenler. Didişedursunlar, her ikisine düşman olduğu zan değil, gerçek olanlar amaçlarına doğru ilerliyorlar. İlerlerken kin kusuyorlar.
Her tartışmada daha önce olduğu gibi üzülen, kırılan gençlerimiz, kızlarımız, bacılarımız oluyor. İnsanların hissiyatı ile, psikolojisi ile, umutları ile oynanıyor. Böylesine hırpalamalarla, itelemelerle sorun çözeceğini iddia edenlere “bırakın, böyle çözecekseniz çözmeyin” diyenler haksız mıdır?