Nöbetçi Eczaneler
Soğuk ve yağışlı havaların ardından Nisan ayı demek havanın ısınmaya başlaması demek. Güneş, iyiden iyiye kendini gösterirken doğa da daha canlı ve hareketli bir hal alıyor. Elbette Nisan ayı ile birlikte her yerde gördüğümüz tomurcuklanan çiçekler, beklenen sorunu da beraberinde getiriyor: Mevsimsel alerji.
Mevsimsel alerji ülkemizde bir hayli yaygın. Bahar ayları çoğumuzun bildiği üzere alerji sezonunun başlaması gibi bir olmazsa olmazı günyüzüne çıkarıyor. Tozlar, polenler bünyede bir takım değişikliklerin yanı sıra hapşırıkları, kurdeşenleri, burun akıntılarını birçok kişide önemli düzeyde artırıyor. Bu noktada yanınızda kağıt mendil taşımanız elzem, ancak bir araştırmaya göre yapılabilecek başka şeyler de var…
MEVSİMSEL ALERJİYE KARŞI ÖNLEM: DÜŞÜK STRES
Bilim insanları, mevsimsel alerjiye apayrı bir bakış açıcı getirdi ve deneyleri sonucunda stresin, dolaylı etkilerini keşfetti. Buna göre stres, alerjik semptomlara etki eden bir yöne de sahip. Araştırmalar, mevsimsel alerji ile stres yüksekliği arasında bir korelasyona işaret ederken düşük streslilere gçre yüksek stresli kimselerde mevsimsel alerji semptomlarının daha az görüldüğü bulgusu elde edildi. Araştırmalar, stresin etkilerine dair yeni bir bakış açısı daha kazandırırken sakin ve dingin kalmanın önemi de vurgulandı.
Stresli anla alerjik semptomları kötüleştirirken kurdeşen ve kızarıklığa yatkın kişilerin de bu sorunlardan daha yoğun şekilde etkilendiği belirtiliyor. Geçmeyen, iyileşmeyen kızarıklıklar ve kurdeşenin sorumlusu mevsimsel alerjiden de bağımsız olarak yüksek stres olabilir. Uzmanlar, stresin mevsimsel alerjiye dönük etkisinin altını çizmekle birlikte uyarıyor: Stresi azaltmak geleneksel tedavinin yerini tutmaz. Yine de stresten korunmanın genel olarak sağlıklı yaşam rutinine dahil edilmesi gerektiği ve alerji ile baş edilmesinde olumlu etkilerinin görülebileceği kaydediliyor.
STRES ALTINDAKİ BİREYDE NELER OLUR?
Uzmanlar stres altında olunması durumunda bazı fiziksel, duygusal, zihinsel ve davranışsal/sosyal belirtilerin görülebileceğini ifade ediyor. Bu kapsamda öne çıkan fiziksel belirtiler arasında baş ağrısı, kas ağrıları, uyku düzeninde bozulma, iştahta değişiklik, kalp atışında hızlanma, kan basıncında artış, aşırı terleme ve yorgunluk öne çıkıyor. Duygusal belirtiler ise Kaygı, depresyon, gerginlik, ani duygu değişimleri, aşırı hassasiyet, çabuk ağlama, iş birliğinden kaçınma, değersizlik, yetersizlik ve güvensizlik duyguları olarak sıralanıyor.
Zihinsel belirtilerin başlıcaları unutkanlık, dikkati toplayamama, önceden kolaylıkla verilebilen kararları vermekte güçlük, zihin karışıklığı ve davranışsal/sosyal belirtiler de Sigara ve içki kullanımında artış, duygusal ve cinsel hayatta düşüncesiz davranışlar, uyuma isteği, randevulara gitmeme şeklinde devam ediyor.