Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Eyüp İMİR

COVİD-19

Tüm dünyayı etkisi altına alan bu salgın tarihin bir tekrarıdır. Tarihi konular için “tarihten ders alınsaydı tarih tekerrür (tekrarlama) etmezdi,” diye bir sözümüz vardır. Bu durum salgın ve diğer doğal afetler için de geçerlidir. Bu salgınları derinlemesine incelediğinde yeni salgınlardan daha rahat korunabiliriz. Virüsler her yıl değişikliğe uğrayarak karşımıza çıkıyor olsa da toplumsal yaşam biçimi ve beslenme alışkanlıklarıyla bu salgınlar çok kısa sürede sonlandırılır. Dünyamızda ve yurdumuzda doğa tahribatı hızla devam etmektedir. Doğa intikamını her zaman alır. Hem de acımasız bir şekilde. Tüm suç insanoğlunun kendisindedir. İnsanların para kazanma hırsı yüzünden denizlerde balık ve diğer canlılar yok olmaya başladı. Dağlarımız, ovalarımız madenciler yüzünden ormanlarımız içindeki canlılarla birlikte katledildi.
Bu talana ve katliama izin verenler sebeb olanlar birer katildir.
Bunlar caydırıcı yasalarla önlenmelidir. Aşırı nüfus artışı da bu gibi salgınlara zemin hazırlamaktadır. Eğitimsiz ve yetersiz beslenen yığınlarla çevreyi ve sosyal yaşamı korumamız imkansızdır. Dünyamızı yaşanmaz hale getiren bir faktör de plansız şehirleşmedir. İnsanları birbirine yaslanmış kibrit kutusu benzeri estetikten yoksun adeta yarı açık cezaevi benzeri, sosyal ilişkileri olmayan binalarda yaşamaya mahkum edilmişlerdir. Güneş alan küçük bir bahçesi olan evler insanın fizik ve ruh sağlığı açısından çok önemlidir. Bosna savaşında Boşnaklar evlerinin küçücük bahçelerinde yetiştirdikleri bitkilerle hayatlarını devam ettirebilmişlerdir. Bunun için toplumun tüm kesimleri yönetenler, iş yapanlar, sivil toplum örgütleri aynı duyarlılıkla hareket etmek zorundadırlar. Nüfusun büyük bölümü özellikle yaşlılar evlere ve balkonlara hapsolmuş gibiler.
Bu çok katlı hayat tarzı bir makalede okuduğuma göre bize Avrupa’dan geçmiş. 2. Dünya savaşından sonra işgücü gereksinimi artan Avrupa ülkeleri göçmen işçilerini yerleştirmek için belirli bir alanda çok sayıda konut üretmek için bu yönteme başvurmuş, göçmen işçileri apartmanlara yerleştirmiştir. Avrupalı efendiler kendileri kentin banliyölerinde (Bir kentin yakın çevresinde bulunan, kentle sıkı bağlantısı olan yerleşim yeri) villalarda yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Teknolojiyi üretenler dünyaya yön verenlerdir.
Bir Yer Düşünüyorum
Bir yer düşünüyorum yemyeşil
Bilmem neresinde yurdun
Bir ev günlük güneşlik
Çiçekler içinde memnun
Bahçe kapısına varmadan daha,
Baygın kokusu ıhlamurun
Gölgesinde bir sura, der gibi oturun
Mesut olun yaşayın
Ana baba evlat torun.
Ziya Osman Saba

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER