DEĞMEYİN KEYFİMİZE

Afyonkarahisar yeni bir “Festival”e daha hazırlanıyor. GASTROAFYON, 14-17 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek.
***
Bir yanda MXGP organizasyonu; günlerdir Afyonkarahisar konserlerle, etkinliklerle şenleniyor. Şehir dışından yüzlerce kişi bu organizasyonun değişik bölümlerine katılmak için Afyon’a geliyor. Televizyonlar Afyon’dan ardı ardına canlı yayına giriyor.
Ayazini ve Frig Vadisi hafta sonu gezintilerinin en tercih edilen adresi. Afyonkarahisar dışından gelenlerle birlikte Ayazini ve Frig Vadisi’nde olağanüstü bir doluluk yaşanıyor.
Birkaç ay önce düzenlenen “tanıtım turları” yani infolarla seyahat acentalarının yetkili isimlerine Afyonkarahisar tanıtılmıştı. Şimdi bu seyahat acentalarının temsilcileri Afyon’a turlarla yerli turist getirmeye başladılar. Hemen hemen her gün birkaç turun katılımcıları var Afyon sokaklarında…
Futbol takımları Afyonkarahisar’daki spor tesislerinde kampta… İlimizde kampa giren takım sayısı giderek artıyor.
Bu güzellikler “1. Lig’deki Afyonspor” ve “Büyükşehir” güzellikleri ile de taçlandırılabilirse… Bir de Büyük Zafer’in 100’üncü yılında Afyonkarahisar yıllardır hak ettiği “İstiklal Madalyası”na kavuşuverirse… 100’üncü Zafer Yılımızda Devlet Ricali’nin teşrifiyle şerefyâb oluverir, kutlu günleri gümbür gümbür kutlayabilirsek… Değmeyin keyfimize.
***
“Pespembe bir tablo çizdin” diyenleriniz olabilir. Olsun… Bu güzellikler yıllardır hayali kurulan güzelliklerdi. Şimdi yaşanmaya başladı. Takdir etmek gerekiyor. Elbette çalışılan yerde aksamalar, kusurlar olabilir. Onları da dile getiriyoruz/getiririz/getireceğiz dilimiz döndükçe.

GASTRODİPLOMASİ VE AFYON

Şimdi sözün başına “GASTROAFYON” meselesine dönelim.
Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın öncülük ettiği yeni bir terimle tanışıyor: “Gastrodiplomasi hareketi”
“Gastrodiplomasi..”
Gastro, uluslararası dilde, başta da “tıp”ta, “mide” anlamına gelir..
“Mide diplomasisi” ne ola ki?
Gastronomi biliminin ve turizminin son yıllarda giderek gelişmesi, ‘kültürel alışverişe hız kazandırarak, ülkelerin kendilerine ait mutfak kültürlerini markalaştırma sürecinin de yolunu açtı. Bu doğrultuda ülkeler, otantik ve değer verdikleri yiyecek, içecekleri kullanarak başka ülkeleri etkilemeye çalıştılar. Kendi mutfak kültürlerini pazarlayarak, diğer mutfaklarla aralarında bir bağ oluşturdular. Bütün bunların sonucunda gastrodiplomasi kavramı ortaya çıktı.
Çin uygarlığı ve kültürü, dünyanın en ücra köşelerine dek Çin lokantalarıyla gitmedi mi?.
Dünya İtalyan’ı nasıl tanıdı?. Dünyanın hemen her metropol kentinde bir İtalyan lokantası yok mu?.
Japon kültürüdür, suşi.. Afyon’da bile bulmak mümkündür herhalde.
Emine Erdoğan Hanımefendi, söz konusu hareketin başlangıcı anlamı da taşıyan “ Türk mutfağı: Asırlık tarifler“ kitabının tanıtımında Afyonkarahisar’dan da bahsederek “gastrodiplomasi”de ilimizin önemine işaret etti.
Bayan Erdoğan’ın da bu görkemli tanıtımda hatırlattığı gibi; Gaziantep, Hatay ve Afyonkarahisar, “UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı” içerisinde..
Abugannuş, oruk, künefe, LOKUM, KAYMAK, SUCUK VE PÖÇ, UNESCO tarafından koruma altına alınan Türk yemekleri.. Bunlardan bazıları Afyonkarahisarımızın asırlık kültürel ürünleri.
***
İşte, gastronomi alanında böylesi bir hareketliliğin başladığı şu günlerde Afyonkarahisar “GASTROAFYON”a hazırlanıyor. Haydi rastgelsin….

BUNLAR AFYON SUCUĞU OLABİLİR Mİ HİÇ?

Şairin “Bu ne beter çizgidir bu? Bu ne çıldırtan denge? Yaprak döker bir yanımız. Bir yanımız bahar bahçe.” dediği gibi…
Böylesi güzel bir tablo çizen Afyonkarahisar gastronomi alanında inanılmaz aşamalar kat ediyor.
Yukarıdaki fotoğrafları görüyorsunuz.
Madalyonun öbür yüzünü çevirdiğimizde ise internet ortamı başta olmak üzere köy pazarlarında, büyükşehir tezgahlarında üç-beş kuruşa satılan ve Afyonkarahisar’ın adını rezil edin “Afyon sucuğu” meselesi var.
İstanbul’daki duyarlı bir hemşehrimizin gönderdiği şu iki reklam örneği bunun en güzel örneklerinden sadece birkaçı. 30 Ağustos’a özel paketiyle kilosu 33 TL’den “AFYON SUCUĞU” satıyor bir tanesi.
Etiketlerine “Afyon sucuğu” yazmaktan çekinmeyen bu sahtekarlar 3 kilosu 109 TL’ye, 5 kilosu 169 TL’ye ne idüğü belirsiz sucuğu Afyon Sucuğu diye kakalıyorlar millete.
Bu maliyetlere Afyon sucuğu satmanın imkanı olmadığını herkes biliyor. İçinde ne olduğu belli olmayan, “Afyon Sucuğu” ibaresiyle satılan bu ürünler ilimizin adını berbat etmekten, GASTRONOMİ için çekilen onca emeği heba etmekten başka ne işe yarar ki?
Daha önce de bu yönde bazı girişimler oldu ama hep yarım kaldı. Afyonkarahisar “Afyon” ismine sahip çıkmak için, bu çakma ve Afyon’a sabotaj anlamı taşıyan ürünleri yapıp satanlarla mücadele etmek için harekete geçmeli. Kalıcı çözümler üretilip uygulanmalı.
Aksi taktirde:
“Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe…”