Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

DEMOKRAT PARTİ DÖNEMİ VE TÜRKİYE’NİN NATO’YA ÜYE OLUŞU

Türkiye’nin NATO üyeliği için girişimleri devam ederken 14 Mayıs 1950’de yapılan genel seçimle iktidar değişikliği gerçekleşmiş ve DP, iktidara gelmiştir (Erkman, 2018:1227). DP’nin ilk katıldığı 1946 genel seçim kampanyası sürecinde Celal Bayar’ın “Dış politikamız milletlerin hukuk eşitliğine, milletlerarası siyasi, iktisadi ve kültürel iş birliğine, kolektif güven esasına dayanmalıdır… Milli varlığın ancak milli kuvvetle korunabileceği kanaatine bağlı kalmakla beraber milletler birliği gayesini hedef tutacak barışçı ve açık dış siyasetin memleket menfaatlerine uygun ve realist yol olduğuna inanıyorum…” sözleri DP’nin dış politikada Türkiye’ye katkı sağlayacağı düşünülen uluslararası ittifaklara katılma yönünde politikalar uygulayacağını göstermektedir (Vatan Gazetesi, 17. 07.1946; Şahingiray,1955: 29).CHP’nin dış politika uygulamalarını benimsediği görülen DP döneminde NATO’ya giriş konusundaki mücadeleye hız verilmiştir. DP, NATO’ya üyelik konusundaki isteğini, CHP’nin girişimlerinin yetersiz olduğunu vurgulayarak muhalefette iken de göstermişti.
II. Dünya Savaşı’nda Japonya’nın yenilgiye uğraması sonucunda SSCB ile ABD, Kore sorunu ile karşı karşıya gelmişlerdir. SSCB, İngiltere, ABD ve Çin bu sorun için toplanmışlardır. Ancak bu görüşmede bir anlaşmaya varılamamıştır. Bunun üzerine ABD sorunu BM’ye taşımıştır. BM aldığı kararla 27 Haziran 1950’de üye devletleri yardıma çağırmıştır (Cengiz, 2009: 48). Türkiye ise Kore’de yaşanan gelişmeleri Haziran 1950’de yakından izlemekteydi (Erhan, 2009:545). 25 Haziran 1950 tarihinde Kuzey Kore kuvvetlerinin Güney Kore’ye saldırması ile ABD harekete geçmiştir. Türkiye’nin NATO’ya girmesi konusu Demokrat Parti’nin iktidara gelmesi ile hız kazanmıştı. Kore Savaşı’nı DP, NATO’ya giriş için iyi bir fırsat olarak görmüştür. DP’ye göre Türkiye, Kore’ye asker gönderirse Türkiye’nin Batı’nın özgürlükçü fikirlerine bağlılığı kesin bir davranışla ortaya konacak ve ABD Kongresi bu karardan etkilenecektir. Böylece de Türkiye’nin NATO üyesi olması gerçekleşebilecektir (Bozkurt, 2018: 116). Bu düşüncelerle Bakanlar Kurulu hızlı bir şekilde 4500 kişi ile oluşturulan bir tugayı Kore’ye gönderme kararı almıştır. Kore’ye asker gönderme kararı Türkiye Büyük Milet Meclisi’nde (TBMM) görüşülmeden alınmıştı. Buna CHP ile Millet Partisi tepki göstermiştir. Bu tepkinin nedeni ise Kore’ye asker gönderme konusunda değil, bu karar alınırken muhalefet partilerinin fikrinin alınmaması ile ilgili idi. Bu tür konuların TBMM’de görüşülmesi Türkiye’de bir dış politika geleneği idi. Ancak DP’ye göre bu bir savaş kararı olmadığı için TBMM’de görüşülme gereği yoktu (Cengiz, 2009: 49).
Türkiye ABD’nin ardından, BM’nin ülkeleri Kore’nin yardımına çağırması sonucu Kore’ye kara askeri gücü gönderme kararı alan ikinci ülkedir (Akkaya, 2012: 13). Nitekim asker gönderme kararının alınmasından bir hafta kadar bir süre sonra 1 Ağustos 1950 tarihinde, Türkiye NATO’ya üye olabilmek için ikinci başvurusunu yapmıştır. Ancak bu başvuru da NATO Bakanlar Konseyi’nin Eylül ayında yaptığı toplantıda reddedilmiştir (Erhan, 2009:545; Milliyet Gazetesi 23.08.1951).
İlk aşamada Kore’ye 4500 asker gönderen Türkiye 15 ülke içinde ABD’den sonra en çok asker gönderen ülke olmuştur. Kore’ye gönderilen asker sayısı ilerleyen dönemde 6000’i aşmıştır. Türk birliklerine, 18 Kasım 1950 tarihinde cephedeki ABD kolordusunun ihtiyatı olmak için Kunuri Bölgesine gitmesi emri verilmiştir (Yaman, 2005: 239). 26-30 Kasım tarihlerinde cereyan eden Kunuri muharebelerinde ağır kayıplar vererek Çin birliklerinin hücumunu Türk subayı kesmiş ve böylece 8. Amerikan Tugayını imhadan kurtarmıştır. Kore Savaşı 27 Temmuz 1953 yılında Panmunjan’da imzalanan barış antlaşması ile sona ermiştir (Bulut, 2018: 201). Kore’de Türk askerinin 721’i şehit olurken 672 asker yaralanarak yurda dönmüş ve 1475 yaralı asker Kore’de tedavi edilmiştir. 243 asker ise esir düşmüş ve 175 kişi de kaybolmuştur (Erhan, 2009: 546-547). Kore Savaşı’na katılan Türk tugayı muharebelerde büyük başarılar elde etmişti. Bunu, ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı, “Kore Savaşı’nda Türk askeri üstün vasfını gösterdi” şeklinde değerlendirmiştir (Karakaş, 2008: 362-363).
Türkiye, Kore’de NATO’ya girmek ve dünya barışına katkıda bulunmak uğruna 175 kayıp, 721 şehit vermiştir. 672 askerimiz de yaralanmıştır. Kore Savaşı’nda Türk birliklerinin sergilemiş olduğu üstün başarı ve Kuruni Muharebesi’nde kendilerini feda etmek pahasına ABD birliklerini imha edilmekten kurtarmaları başta ABD ve diğer NATO üyesi ülkeler tarafından memnuniyetle karşılanmış ve böylece NATO’nun kapıları Türkiye için aralanmıştır.
Türkiye’nin 1 Ağustos 1950 tarihinde, NATO’ya üye olabilmek için yaptığı ikinci başvurusu reddedilmişti. Türkiye’nin üyeliğinin NATO’yu olumsuz yönde etkileyeceğini düşünen ABD, NATO üyeliği yerine Türkiye’nin Yunanistan’ın da dâhil olduğu bir “Akdeniz Paktı” içinde yer almasını planlamıştır. Kurulması düşünülen pakt önceden İngiltere tarafından planlanan “Ortadoğu Komutanlığı” ile benzerlik gösteriyordu. NATO üyesi devletlerle, NATO ittifakı dışında ancak ona kendini yakın hisseden ülkeler arasında kurulacak paktla Doğu Akdeniz’in güvenliğini sağlamak amaçlanıyordu. Türkiye pakta hem sıcak bakmıyor hem de bunun kurulmasına ihtimal vermiyordu. Çünkü ilk olarak söz konusu dönemde İngiltere ile İngiltere’den bağımsızlığını almaya çalışan Mısır’ın aynı pakt içinde yer alması ihtimal dâhilinde değildi. İkinci neden o dönem Arap devletleri arasındaki anlaşmazlık vardı. Bu nedenlerle Mısır böyle bir oluşum içinde tek başına yer alamazdı (Arda, 2018:76; Milliyet Gazetesi, 01.10.1950). Türkiye, Akdeniz Paktı’nın kurulmasına olumsuz baksa da bu fikre tamamen arkasını dönmemişti. Bunu NATO’ya üye olabilmenin bir adımı olarak görüyordu. Bu nedenle ABD’nin o dönem Dışişleri Bakanı olan Dean Acheson’un 19 Eylül’de Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Feridun Cemal Erkin’e bir notayla verdiği Türkiye’nin Akdeniz savunma planlamasına katılmasıyla ilgili talebini 21 Ekim’de kabul ettiğini yolladığı cevabi notasında belirtmiştir (Arda, 2018: 76).

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER