Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ramazan Balkan

DERSİM KATLİAMI-II

Dersim Dört Dağ İçinde.
“Dersim dört dağ içinde/Gülü var bağ içinde/Dersim’i hak saklasın/Bir yârim var içinde” dizelerinde geçen dağlar Tunceli’nin kaderi olmuştur. “Osmanlıların Stratejik Sorunları” adlı kitabında Tanju Akad; “dağların öfkesi boşunadır, zenginlik limanlarda ve ovalarda başlar” tespitinde bulunur. Bu tespit doğrudur. Yine dağlar merkezi otoriteye baş kaldıran, devletle kavgaya tutuşan, öfkeli, isyankâr toplulukların sığınağıdır. Dadaloğlu; “ferman efendimizin, dağlar bizimdir” derken bu gerçeği haykırmaktadır.
Moğollardan kaçan Celalettin Harzemşah, Dersim dağlarına sığınmıştır. Osmanlı-Safevi kavgasında, Osmanlı takibinden kurtulmak isteyen Kızılbaş Türkmenlerin sığınağı yine Dersim dağlarıdır. Hülasa dört dağın ardındaki Dersim’in kaderi, ovalardan ve sahillerden uzak, dağların arkasında kalan coğrafyasına bağlıdır. Zenginlik, limanlardan ve ovalardan başlayıp dağlara ulaşmaya çalışırken, dağlar öfke dolar, kaçakların sığınağı olur. Bu dağ başlarına hükümet eli ulaşamaz; her dağ başında ayrı bir hükümet, her dağ başında ayrı bir devlet kurulur.
Neden bu satırları yazdığımıza gelince; pek çoğumuzda Dersim isyanlarının ilk defa Cumhuriyet döneminde ortaya çıktığı inancı vardır. Hatta 1930’lu yıllarda Tunceli’de yaşananları Kemalist düzenin kendi halkına zulmü olarak görenlerimiz vardır. Hâlbuki bölge coğrafyası yüzünden Osmanlı’dan Cumhuriyet’e sürekli sorun olmuştur.
İletişim Yayınları arasında “Dersim Raporu” adında bir kitap çıktı. Bu kitapta Osmanlı Devleti’nin son yıllarındaki Dersim isyanları anlatılmış; 1907, 1908, 1909, 1916 yıllarında bölgede yaşanan asayişsizlik olaylarıyla bunlar hakkında hazırlanan raporlar derlenmiştir. Örneğin 1907 raporunda; “1907 Mayısından itibaren havalar açılmaya ve dağlar ve sular yol vermeye başlayınca, Dersim çapulcuları Dersim’in muhit kazalarına akınlara ve şerirliğe başlamışlardır” denilmektedir. Yine bu raporlarda; “Dersim kıtası ahalisi, menaatı mevkiiyeleri hasebiyle (bulundukları mevkii sebebiyle) alelekser (çoğunlukla) yaptıkları yanlarına kar kaldığından, bundan cüret alarak, evamiri hükümete inkıyat (hükümetin emirlerine bağlılık) etmiyor, vergi ve asker vermiyor, etraftaki muti ahaliyi katl ve talan ettikten başka, bunlara vergi de kesiyor” satırları bulunur.
Raporların tamamında; Dersimli şakilerden (eşkıyalar) Elaziz (Elazığ), Çemişgezek, Kıği, Eğin (Kemaliye), Tercan, Kuruçay, Refahiye, Erzincan ve Bayburt civarına kadar köylü ve şehirli ahalinin muzdarip olduğu, ticaret kervanlarının soyulduğu, huzur ve sükûnun kalktığı anlatılır. Yine belirtelim ki raporlarda; “Dersim’in dağlarla kaplı olduğu, ziraat yapacak arazinin sınırlı olduğu, bu sebeple halkın hayvancılık yaptığı, maişetlerinin yetmediği sene-lerde çevredeki köy ve kasabaları soyarak maişet temini yolunu tuttukları” anlatılmaktadır.
Bu raporlarda yine Dersim’in ıslah esasları olarak hükümete tavsiyelerde de bulunulmuştur. Başlıca tavsiyeler şunlardır: “Bu mıntıka halkını ticaret, ziraat ve sanat yoluna sevk etmek ve hükümet tekalifini (vergi) ifaya kabiliyetli hale getirmek; Halkı toprağa bağlamak, kısmen Dersim civarındaki ovalara indirmek; idari teşkilatı yeniden tanzim etmek; Müstekim, mefkureli ve en iyi memurları Dersim’e tayin etmek, yerli memurları o havaliden uzaklaştırmak; adliye teşkilatını mutlak suret-le adilane ve seri şekilde işletmek; yollar yapmak; mektepler açmak.”
Bu sıraladığımız ıslah esasları Cumhuriyet hükümetine değil Osmanlı hükümetine yapılmıştır. Devlet haya-tının son günlerini yaşayan Osmanlı hükümeti bu ıslahatları uygulayamamış iş Cumhuriyet hükümetinin sırtına kalmıştır.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti