Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy

Dert zili çaldı – Kocatepe Gazetesi

Murat Arısoy 20 Eylül 2011 Salı 03:00:00
  Eğitim-öğretim yılı başladı. Öğrenciler, devletin kendilerine verdiği kitaplarla eve döndüler. Veliler-de bir telaş, kırtasiye, okul forması, araç, gereç… Ne kadar “Alınmayacak” denilse de alınan kayıt paraları.
Öğretmenlerde müfredat koşuşturması… Ki birkaç hafta evvelden başladı bu koşuşturma. Her ne kadar diğer meslek grupları tarafından “3 ay tatil yapıyorlar” diye eleştirilseler de maaşları ve geçimi düşünerek zihinleri tam boşalmış hâle gelmeyen öğretmenler…
Zaten Kurban Bayramı’nın ardından ilk yazılılar başlar, bir hengâmedir gider. Bir bakmışız bahar ayları gelmiş. 6-7 ay boyunca yarışa hazırlanan öğrenciler, sınava girmiş.
İkametgâhlarla ilgili sorunlar da cabası. Haziran’da sırf bir okula çocuğunu kaydettirmek isteyen veliler, 2-3 aylığına ikamet değiştirdiler. Bu sefer de o okulun bulunduğu mahallede yaşayan kişilerin öğrencileri mağdur oldu, yedek kayıt listesine alındı. Haziran’dan Eylül’e kadar sisteme giremeyen okul idarecileri, Eylül ayı geldiğinde, ikametlerle gerçek listeler arasında bir paralelliğin olmadığını gördü. Bu durumda o okula kaydolmanın kimin hakkı olduğuna dair tartışmalar yaşandı.
Bu sorunların yanında “tercih” ve “hassasiyetler” ile ilgili birtakım sorunları ilerleyen yıllarda yaşayacağımızı düşünüyorum. Özellikle “kimlik” meselesi üzerinden ülkenin değerlerinin sorgulanmaya başladığı bir dönem yaşıyoruz.
Yeni eğitim-öğretim yılının ilk günlerinde duyduğum bir olayı aktaracağım size. Olay, Afyon-karahisar’da değil ama, Afyonkarahisar’a yakın bir vilayette geçiyor.
Bir veli, öğrencisini özel okula getirir. Öğrencisi, birinci sınıfa kaydolacaktır ve ilgili şubenin sınıf öğretmeniyle tanışır:
-Veli: Bilmenizi isterim ki benim dinî hassasiyetlerim var.
-Öğretmen: Ne güzel beyefendi, hepimizin böyle hassasiyetleri var.
-Veli: Ben, ilk iki çocuğumu bu hassasiyetler etrafında büyüttüm. Bu çocuğumun da bu şekilde yetişmesini istiyorum.
Öğretmen: Elimizden geleni yaparız tabii. Üze-rimize düşen neyse…
-Veli: Bir kere çocuğumu, Pazartesi günleri İstiklâl Marşı okunduktan 10 dakika sonra okula getiririm.
-Öğretmen: Dinliyorum…
-Veli: Cuma günleri İstiklal Marşı okunmadan 10 dakika önce çocuğumu okuldan alırım.
-Öğretmen: Ben not alıyorum, siz buyrun…
-Veli: Çocuğumun hiçbir şekilde Andımız’ı okumasını istemiyorum.
-Öğretmen: Bu konuda kural neyse onu uygulamamız gerekir.
-Veli: Çocuğumun 29 Ekim, 23 Nisan, 19 Mayıs gibi resmi törenlere katılmasını istemiyorum.
-Öğretmen: Siz isterseniz, idarecilerimizle görüşün…
-Veli: Peki, ama siz yine de taleplerimi dikkate alın. Çocuğumun resmi törenlere katılmaması için resmi günlerden bir gün önce, resmi günde ve resmi günden bir gün sonra çocuğumu okula göndermem…
Öğretmen: Siz, dediğim gibi okul idarecileriyle görüşün…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti