Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kemal DEMİRKIRKAN
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

DEVRİMCİ KİM?

Türk halkı ülkemizde ilk Covid19 hastasının saptanmasından bu yana Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan Turkuaz renkli tabloyu her akşam büyük bir merakla bekler oldu. Sağlık Bakanı sayın Fahrettin Koca başlangıçta şeffaf olarak yönettiği bu kriz süresince herkesin takdirini topla(mış)dı. Gerçekleri halka günlük olarak ilettiğini düşünüyorduk. Ancak 1 Haziran’da başlayan normalleşme süreci sonrası gerek sayın bakan, gerekse tablolar hakkında şaibeler artmaya başladı. Yoğun Bakım hasta sayılarının düşük söylendiği, yeni vaka sayılarının toplumdan gizlendiği yönündeki eleştiriler günden güne artıyor. Turkuaz renkli tablo 18 Ağustos’ta 1192 hasta sayısı 1263 saptandığını, 20 kişinin hayatını kaybettiğini, 942 kişinin iyileştiğini, 703 hastanın yoğun bakım ünitesinde entübe halde tedavi gördüğünü anlatıyordu. Sayın Bakan “son 45 günün en yüksek değerleri” dedi. Ancak bir hekim olarak merak ettiğim birçok noktalar da var. Örneğin, Afyon gibi 700.000 nüfuslu küçük bir il merkezindeki Ünivesite Hastanesi halen covit dışı hasta kabul etmiyorsa, ameliyatlar için ileri tarihlere gün veriliyorsa, D Blok tamamıyle karantina hastalarına ayrıldıysa ve Covit servislerinde günde ortalama 50-60 hasta yatıyorsa;
Yine benzer olarak ilimizin en büyük devlet hastanesi olan Afyon Devlet Hastanesinde 6-7 servis açıldıysa, yeni yoğun bakım üniteleri açılması için sürekli çaba sarfediliyorsa, günde ortalama 70-75 hasta Covit nedeniyle tedavi alıyorsa, Turkuaz renkli tabloya nasıl güvenelim? Bu rakamları bir de ilçelere ve büyükşehirlere genelleştirdiğimizde ortada ciddi bir sorun olduğu açık. Gerçekleri halktan gizlemek vatandaş nezdinde salgının küçümsenmesine, önlemlerin yetersiz kalmasına neden oluyor. Ben her zaman devletime güvenmek isterim.
Türk Toraks Deneği pandeminin kontrolünün kaybedildiği ve birinci dalganın 2. zirvesine doğru hızla yaklaşıldığını iddia ediyor. Artan hasta sayısı konusunda ayrıntılı olarak bilgilendirilmeyen vatandaşlarımız ise pandeminin ciddiyetini kavrayamıyor, önlemler konusunda yeterli desteği vermiyor. Peki Toraks Derneğinin önerileri ne; Test sayısı artırılmalı, pandemi ile mücadele bireylere bırakılmamalı, pandemi yönetimide şeffaf ve gerçekçi verilerle sunulmalıdır.
***
Bu sağcı, muhafazakarlara bir şeyler oluyor. Birer birer devrimci söylemlerle konuşmaya başladılar. Zaten ne zaman başları sıkışsa, ülkeyi krize soksalar, işler yolunda gitmese ya Atatürk’e sığınırlar ya da sola. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak röportajında dolar kuru ile ilgili alaycı ifadeler kullanmış. “Maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz?” gibi absürt bir laf ettiği bu röportajda ben bu konuşmanın içinde başka bir noktaya takıldım. Program sırasında sağ elini havaya kaldırarak “Devrim” işareti yapan Albayrak, “Gençlere sesleniyorum Türkiye bugün en devrimci ülkedir. Bakın devrim böyle olur, lafla olmaz, icraatla olur… Türkiye dünyada en devrimci ülkelerden birisi. Bir kere bu adaletsiz, haksız sisteme başkaldırıyor” diyerek kayınpederi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da devrimin lideri ilan etti. Şimdi soru şu sayın Albayrak sağ yumruğunu havaya kaldırırken sosyalist Devrimcileri mi örnek alıyor, yoksa pek çok faili meçhul cinayetle adı anılan Hizbullah adlı terör örgütünü mü?
Bir süre önce de Eski AKP’li Başbakan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu ”Sol ideolojinin güçlü olduğu yerlerde büyüdüm, kendimi hiçbir zaman sağcı görmedim” dedi. Fesüphanallah. Davutoğlu, sosyal medya hesabından, kendisine gelen bir soruya cevaben “’Devrimciyim’ diyebilirim. Kesinlikle statükocu değilim. Tabi Maocu olmamak şartıyla” yanıtını vermişti.
Dünya döndükçe, insanlar da dönüyor. İşler kötüye gidince siyasetçiler de dönüyor. Bildiğiniz muhafazakarlar oy devşirmek için birden solcu, devrimci oluveriyor. Demek ki bugünlerde “solculuk” prim yapıyor.
Bu gelişmelerden anlıyoruz ki, “solculuk” kötü bir şey değil… Ülkenin geleceği de en başta hak, hukuk, adalet ve eşitlik vaad eden sol iktidarların elinde.
Son söz; “İnsan kalmanın tek yolu, insanlık dışı bu sisteme karşı savaşmaktır.” Karl Marx

YORUMLAR

Bir adet yorum var

  1. yazınızda gayet güzel ve isabetli konulara değinmişsiniz.Davutoğlu ne zaman devrimci oluvermiş.daha önce demedim ben hayatım boyunca bu chp ile mücadele ettim ömrüm bu zihniyetle mücadele ile geçti demedim. geçecek bunları.ama şimdi ne kadar oy alırsa faydalıdır sanırım.saygılarımla hoşça kalın.

Yoruma kapalıdır.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER