Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

DOĞUM KONTROLÜ VE İSLAMİYET – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 19 Eylül 2018 Çarşamba 13:24:22
 

Terim anlamıyla doğum kontrolü, eşlerin istedikleri sayıda ve istedikleri zaman çocuk sahibi olmak amacıyla bir takım gebeliği önleyici yöntemlere başvurması demektir.
Gebeliği önlemenin eski ve yeni birçok yöntemi vardır. Önemli olan bu yöntemlerin hem sağlık hem de dini açıdan uygun olmasıdır. Azil yani erkeğin ilişki esnasında spermini dışarı boşaltması çok eskilerden beri bilinen ve uygulanan yöntemdir. Hz. Peygamberimizin azli yani dışarıya boşalmayı yasaklamamış olması (Bak. Buhari,” Nikâh “, 96;Müslim, “Nikâh”,125–138) nedeniyle İslam âlimlerinin çoğu azli caiz görmüş ve eşlerin karşılıklı olarak rızasına bırakmıştır. Bu durum İslam’da doğum kontrolünün caiz olduğunun delili sayılabilir.
Eşlerin azil veya bir başka yöntemle doğum kontrolü yapması onların iç meselesi olmakla beraber, örnek olarak, ailenin çocuk sayısı yüzünden sıkıntıya düşmesi, anne sağlığının bozulması, çocukların gerekli şekilde yetiştirilememesi, annenin çalışması doğum kontrolünün gerekçeleri arasında sayılmıştır. Bu konuda Sünni hukukçuları ile Şii hukukçuları arasında da her hangi bir görüş farkı yoktur. Bu işte esas olan eşlerin karşılıklı rızası olmasıdır. Eşlerden birisi doğum kontrolüne razı olmazsa yapılması dinen uygun değildir.
Dışarıya boşalma dışında, ilaç alma, prezarvatif kullanma, vajinaya gebeliği önleyici bir araç kullanma gibi yöntemler de kullanılabilir. Ancak kadın ve erkeğin kısırlaştırılması İslam’a uygun değildir. Çünkü böyle bir durum insanın yaratılış fıtratını değiştirmek olur bu da dinimize göre haramdır. Ancak kısırlaştırma yöntemi tıbbi ve hayati bir zorunluluk gerektiriyorsa uygulanması caizdir-uygundur. Ancak gebeliği önleme yöntemleri ile gerçekleşmiş olan gebeliğe son verme birbirinden tamamen farklı iş ve yöntemlerdir. Birincisine dinde izin varken, ikincisi yani gerçekleşmiş olan gebeliği sonlandırmak bir başka deyişle çocuk aldırmak kesinlikle haram olup ayrıca cezai müeyyide-yaptırım gerektirir.
Kur’anda çocuk aldırma ile ilgili olarak kesin bir hüküm bulunmaz. Ancak ayet ve hadislerde yer alan genel kurallara ve özel hükümlere göre anne karnındaki ceninin meşru sayılan haklı bir gerekçe olmadan annenin sağlık durumu- hayati tehlikenin bulunması gibi bir durum olmadan düşürülmesine dinimiz izin vermez. Ayrıca sağlık açısından doğacak bir zaruretin uzman bir doktor tarafından tespit edilmesi lazımdır. Kur’an-ı Kerim’de En’am suresi 151 ve İsra suresi 31. ayetlerde : ”Çocuklarınızı yoksulluk korkusuyla öldürmeyin. “ denilmektedir.   (Hanefi mezhebine göre bu işin cezası tövbe ve istiğfardan sonra  212.5 gr. Altın veya 1487.5 gr. Gümüş bedelini yoksullara dağıtmaktır. “Ebu Davut, “Dıyat“,19; Tirmizi, “Dıyat “,15) İslam âlimlerinin çoğunluğu hangi safhada olursa olsun çocuk düşürmeyi uygun görmezler. (İlmihal 2/139, Türk Diyanet Vakfı Yayını)
İşin özetini söyleyecek olursak, İslam’da hamileliği önleyici tedbirler yukarıda sayılan kurallar çerçevesinde var olup; oluşmuş gebeliği sona erdirmek-çocuk aldırmak yoktur.
Batılı Ülkelerde Nüfus Planlaması
Çocuk doğurmak ve analık kadının yaratılış gayesi olup, kadında fıtrî bir özelliktir. Bir özrü, doğum yapmasına engel olacak bir hastalığı olmadığı halde doğum yapmayan kadın fıtratına ters hareket etmiş olur.
Batıda başlayan ve yaklaşık olarak iki yüz yıldır uygulanan doğum kontrolü ve nüfus planlaması, batıda nüfus artışını yavaşlatmış nerede ise durdurmuştur.  Avrupa’da kaldığım süre içerisinde Avrupalı kadınların büyük bir çoğunluğunun çocuk doğurmak ve çocuğa bakmak yerine köpek baktıklarını ve köpeklere çocukları gibi muamele ettiklerini gördüm. Bu bir hastalıktır ve bütün insanlık için bir tehdittir. Bu hastalık yavaş yavaş Türk ve İslam toplumunda da görülmeye başlanmıştır.  Bilim ve teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin kalkınmanın ve ekonominin temeli insan unsurudur. Batılılar bu durumu bildiklerinden ve doğum kontrolünün giderek tehlikeli bir boyut kazanıp, nüfuslarının hızla erimesine ve çok yaşlı bir topluma dönüşmelerinden dolayı doğum kontrolünden vazgeçmişler hatta, doğum yapanlara çeşitli maddi ve manevi desteklerle nüfus artışını ve çocuk doğurmayı teşvik etmektedirler. Bunun yanı sıra aynı Batılı ülkeler az gelişmiş ülkelerde ve özellikle İslam ülkelerinde doğum kontrolünü ve nüfus planlamasını teşvik etmektedirler. Müslümanların bu konuda dikkatli olması bu işi çok dengeli bir şekilde yapması Batılıların düştüğü duruma düşmemek açısından önemlidir. Ülkemizde doğumun teşvik edilmesi, çocuk doğuran kadınlara ister çalışıyor isterse çalışmıyor olsun yeterli derecede bakım ücreti verilmesi gerekir. Çocukların bakım ücretlerinin devletçe karşılanması gerekir.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER