Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Misafir Kalem

DOSTLUK VE VEFA

DOSTLUK VE VEFA

Hayatta sahip olduğumuz en önemli değerlerden biridir “Dostluk.” Sözcüklerle tanımlanamayacak kadar da derin bir kavramdır. Paylaşmayı, yardımlaşmayı, fedakârlığı, güveni ve daha nice güzel hasleti bünyesinde barındırandır.

Peki, kimdir “Dost” ?

Bir sıkıntımız olduğunda, derdimizi derdi bilen, bize en az bizim kadar üzülen, bizim için çareler arayan, risk almaktan korkmayan ve tüm bunları yaparken bir beklenti içerisine girmeyendir dost.

Moralimiz bozuk olduğunda bir telefon kadar yakın olan, bizi mutlu eden bir olayı büyük bir sevinçle karşılayan, uzun zaman görüşemesek bile aramızda hiçbir şeyin eksilmediğini gördüğümüzdür dost. En uzağımızda olsa bile, en yakınımızda olan, formalitelerin aşıldığı can kardeşimizdir dost. Bize akıl veren değil, aklınıza tercüman olandır dost.

Bizi yüzümüze karşı eleştiren ama başkalarına karşı savunandır dost. Hatamız karşısında hâkim veya kadı olan değil, elimizden tutup doğru yola iletendir dost. Övüldüğümüzde değil, yuhalandığımızda kolumuza girendir dost.

Hepimizin artı yönleri olduğu kadar, eksi yönleri de var elbet. Hayatın tek bir rengi olmadığı gibi, hepimizin siyahı, beyazı, grisi var… Belki de bu yüzden gökkuşağında bulduğumuz renklerdir dost. İyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta yanımızda olan, bize katlanan değil, bizden razı olandır dost.

Olmazsa olmazı ise vefa olandır, dost.

“Peki, vefa neydi? Unutmamaktı. Zor zamanlarda sırtını dönmemek, kapıları örtmemekti. Dostun ağlarken gülmemek, her acıya onunla göğüs germekti… Vefa ne bir semt, ne de sadece bir apartman adı. Vefa dostunla hemhal olmaktı. Yaralıya merhem… Susuza su… Ve vefa “anlamak”… Bir diken için bir gülü atmamaktı…”

“Dost dost diye nicesine sarıldım,

Benim sadık yârim, kara topraktır!” diyen Merhum Ozanımız Âşık Veysel, günümüzü gözlemlemiş de mi söylemiş acaba bu sözü!

Bir dostumuzun kapısını en son ne zaman çaldık?

Bir dostumuzun derdiyle en son ne zaman uykusuz kaldık?

Bir selamımızla yüzünde gülücükler açtıracaklarımızı en son ne zaman aradık?

Yokluğu paylaştığımız, var olanı bölüştüğümüz, emek verdiğimiz, acıları bölüp, sevinçleri çarptığımız o dostlar nerede sahi! Ah biz zamane insanları! Güzel olan her şeyi tüketiyoruz! Sevgiyi, dostluğu, vefayı, insanı insan yapan değerleri, iyiyi, güzeli! Ah biz zamane insanları! Her şeyi tüketip yakınıyoruz bir de sonra, hiç payımız yokmuş gibi! Necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi; “Bu nasıl bir dünya, hikâyesi zor!”

Kendimize “vefasız” sıfatını yakıştıramadığımız için vefasızlıklarımızı haklı gerekçelere dayandırmaya çalışıyoruz! Hayat telaşı, iş koşuşturmacası, öncelik sıralaması derken unutuyoruz eskileri; eski ama eskimeyecek dostları… Bazen çocukluk yıllarında, bazen okul sıralarında, bazen çalışma ortamında başlayan dostluklarımızı unutuyoruz! Yıllar geçtikçe, hayatı gözlemledikçe daha bir seçici oluyoruz sonra; “Dostum” diyebileceğimiz insanı cımbızla seçmek istiyoruz. Ne o çocukluğun masumiyeti, ne o gençliğin körpe heyecanı… Hayat koşuşturmacası içerisinde, kendimizce haklı gerekçelerle eskiyi kaybederken, yeni dostlar da ekleyemiyoruz dostluk hanemize.

Denir ki, “ İnsanın terbiyesi musibet anında ortaya çıkar.” Vefalı olup olmadığımız da zor şartlarda, zor zamanlarda kendini daha çok belli eder. Üzerimizde emeği olan insanların, zor zamanlarında yanında mıyız, bir telefon kadar mı uzaktalar bizden, yoksa haberimiz bile olmuyor mu zor zamanlarından? Hayat telaşı, iş koşuşturmacası, öncelik sıralaması derken unutuyor muyuz en yüce hasletlerden biri olan vefayı!

Biraz yol kat ettiğimizde, görmezden mi geliyoruz; bizde emeği olanları, bize bir iyilikte bulunanları, hakkı geçenleri?

Üzülerek söylemeliyim ki, evet geliyoruz ve sonra da yakınıyoruz böyle!

Kafamızı devekuşu misali hep kuma gömmeyi bırakıp, şapkayı önümüze koyma zamanı!

Mevlana’nın “Vefa” yı ifade ediş şekline göre, bir dönüp bakalım kendimize!

“Vefa nedir bilir misin?

Vefa arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır.

Vefa dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır…”

Dr. Mehmet BOZTEPE

Afyonkarahisar Vali Yardımcısı

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti