Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Elif Çaylıoğlu

DUNİHİ ALGININ OYUNCAKLARI: İKİNCİL ŞİRKLER

Dünya yaşantısında, eğer vahiy bilgisi ve Rasullerin fark ettirmeleri olmasaydı hiç fark edemeyeceğimiz bir algı bozukluğu yaşadığımızı, bu bozuk algının yaygınlığı, rutinliği sebebiyle normalleştiğini, her hangi bir şekilde inananlar kadar inanmayanlarda da veri tabanını bu algının oluşturduğunu, Kur’an ayetlerinde bu tehlikenin “duniHİ algı, dunillah algı” olarak geçtiğini; bu algının kişide ilahlık hissiyatı oluşturduğunu, bu hissiyatla yaşantının ise asıl şirki, birincil şirki yani ayet ve hadislerde “gizli şirk” denilen hali doğurduğunu bir önceki yazımızda ele almaya çalıştık. Böylece, dünya yaşantısının veri tabanı olan, dünyaya gelmekle kendimizi içinde bulduğumuz ama bir inanan olmamıza rağmen hiç farkında olmadığımız “dunihi algı” ile yaşadığımız birincil şirk konusunu, ondan kurtulabilmek ve daim korunabilmek duasıyla anlamaya çalışmıştık. Çünkü mutlaka kurtulunması gereken halimiz o! Çok yüksek bir telaşla yok etmemiz, temizlememiz gereken, uzak olmamız gereken algı o! Hatta bize Kur’an ve Sünnetle ulaşan bütün Risalet bilgilerine rağmen, ayet ve hadislerdeki bütün uyarı ve korkutmalara rağmen hiç konforumuzu bozmadığımız durum da bu! Hafizanallah, daim muhafaza buyuruver Allahım, bir kişi bir kötü hastalığa yakalanmış, kan ve doku analizlerinden bunu da öğrenmiş olsa kimyası ne olur, nasıl değişir? Bütün malını, varını, her şeyini bir anda kaybeden birinin hali ne olur? Öyle birini görseniz bu kişi normaldir diyebilir misini? Seçme ve yerleştirme sınavlarına zamanında yetişemeyen, eksikliği nedeniyle sınava alınmayanların nasıl hüsran yaşadıklarını, bir düşünün; bu dünya da bir seçme ve yerleştirme sınavı değil mi; dünya hayatında kazanılmış algıya veya değişimine göre seçmeye ve yerleştirmeye tabi tutulmayacak mıyız? Sizleri bilmem ama ben bu konuda, duniHi algı ile mücadelemde kendime baktığımda, saydığım örnek olaylarda yaşananla kıyas ettiğimde, öyle bir kimyasal alt üst oluşu, öyle bir “eyvah, demek ki…” halini kendimde yeterince göremiyorum. İşte insanı asıl acıtan, acıtması gereken belki de işin bu yanı, bu aymazlığımız, bu telaşsızlığımız, “gayret ediyoruz” dediğimiz halde yetersiz gayretsizliğimiz, kendimizi kalkıp da uyarmayışımız! Yani hayat tarzımızda istenilen düzeyde bir kıpırdama olmayışı! “Böyle de oluyor canım” rahatlığımız! İnşaAllah, birincil şirk ve onu doğuran duniHİ algı bizler için bir yazının konusu olmaktan, bir film gibi seyredilip de duyulup geçilip gidilmekten farklı bir telaş olur! Bünyeyi sarmış bir kötü hastalık gibi, her şeyini gerçekten kaybetme noktasını yaşamak gibi, alternatifi olmayan bir sınavı kaçırma tehlikesi gibi…
Bu hafta, işte bu birincil şirkin gıdası, büyüteni ve yaşatanı, onun bir ihtiyacı hatta onun oyuncakları olan “ikincil şirk”e değineceğiz. Onu “anlamaya çalışacağız” demiyorum, çünkü onlar insanlar arasında sanki birincil şirkmiş gibi listelenmekte ve özellikle tasavvufla meşgul olduğunu düşünen inananların büyük çoğunluğu bu şirk kapsamındaki dosyaları gündem yapıp onlardan kurtulmaya çalışmaktadır. Çünkü diğeri görünmüyor… O kadar örtülmüş ki… O kadar gizli ki… O kadar kendiliğinden yaşanır hale gelmiş ki… Ona o kadar aşığız ve o kadar o olmuşuz ki göremiyoruz. Bu sebeple, mesela bir müslüman kardeşimiz şirke kafayı takmış da “bu şirktir” etiketi yapıştıracaksa hep bunlara, yani ikincil şirklere kızdığını, onların listelerini paylaştığını, kimde onları görüyorsa ona “müşrik” dediğini görürüz. Elbette bizim idrak yolculuğumuzda bir başkasına etiket yapıştırmak değil, kendimizde onu bulup ondan temizlenmek esastır. Bizim için birilerini etiketlemek hem yanlıştır, hem de işimiz değil!
Birincil şirk, duniHi algı ve zannlarına sahip çıkarak, Allah’ın dışı varmış algısıyla ve Allah’tan başka gerçekten var ve muhtar varlıklar varmış sanışıyla yaşayarak “müstakilen varım ve muhtarım” iddiasında bulunmak, müstakilen var ve muhtar varlıklar kabul etmek, böylece ilahlık hissiyatına bürünen bir duniHi ilah olarak hayat tarzı oluşturmaktır! İşte insanın âşık olduğu, bağlı olduğu ama hiç fark edemediği asıl şirk budur! Bugünlerde tüm dünyadan inanan kardeşlerimizin yüksek bir muhabbetle koşup gitmeye başladıkları Hac, işte bize bu algıyı silip temizlememiz için sunulmuş yüksek bir ikramdır. Salâtlarımız yani beş vakit namaz da öyle. Kurban da… Zekât da… Amentü Billahi deyip de İslam’a giren için İslam’ın beş direği ile ayağa kaldırılan hayat tarzı, tümüyle içindekiler yani tüm yaşantımız bizim için bu algıdan kurtulma ikramıdır, hep…
İkincil şirki tanımlayalım ama önce bilelim ki bu kapsamdaki şirkler, o ilk şirkin asıl şirki oluşturan duniHİ algının oyuncaklarıdır, oynayacağı hatta sizi de oynatacağı, kandıracağı malzemelerdir. Bir duniHi ilahın, ilahlık hissiyatını tatmin etmek, desteklemek, gücünü artırmak amacıyla, bu ilahlık hissiyatına karşılık bir kapasite oluşturmaya çalışmak, onu kutsamak, korumak gibi ihtiyaçlarına yönelik amaçlarla, kendi ilahlık hissiyatı dışında, duniHi vasıflı “müstakilen var ve muhtar” güçler, önemlilikler, meşguliyetler, kavramlar ilan ederek onları kutsaması, onlardan güç ve destek alması, sessizce veya alenen yardım beklemesi, en önemlisi onları amaç edinerek yaşaması gibi haller ikincil şirktir; ikincil şirklerdir. Bu sebeple ikincil şirkler sürekli güncellenen ama hiç bitmeyen uzayan bir listedir; hatta kişilere göre değişen listelerdir! Kim hangi oyuncaktan hoşlanıyorsa…
İkincil şirk için asıl şirkin ihtiyacı ve oyuncakları dedik. Gerçekten ikincil şirkler ilahlık hissiyatının ihtiyacıdır, çünkü onların arkasına gizlenerek kendini korumakta hatta sizi onlarla kandırarak güncel tabirle hedef saptırmaktadır! Kişi kendi ilahlık hissiyatı dışında ihtiyaç duyduğu için duniHi vasıflı, “müstakilen var muhtar” güçler ilan ederek yeni bir şey tanımlıyor ve hep onunla meşgul oluyor! Bu ilan ettiği güçleri kutsaması, onlardan yardım istemesi, destek beklemesi, en önemlisi onları amaç edinmesi hep ikincil şirk kapsamına girmektedir. (Dündar, Y. Ve Daraballahü Meselen)
Kişi bir dunihi ilah olarak hayat tarzı oluşturabilmek için, onun ilahlık hissiyatlarının beslenmesi gerekir, bu da onu ikincil şirke bağımlı hale getirir. Çünkü dunihi algıda yaşanan müstakil olarak “güç, hüküm ve mülk sahibiyim” diyen dunihi ilah aslında kendinde böyle bir potansiyelin olmadığının çok net olarak farkındadır. Ancak ilahlık hissiyatının cazibesinden geçemediği için bu acziyetini örtüp onu destekleyecek başka ilahlara yani müstakil güçlere ihtiyaç duyar. Bu ilahlar onun ikincil şirkleridir!
Cahiliye yani “örtücülük” devrini hatırlayın, inandıkları halde hayatlarını billahi iman üzerine bina etmeyenler, Rabbimize şirk koşan bir hal yaşanıyordu. Bunu o dönem koşullarında (eski Yunanda veya diğer o dönem toplumlarında olduğu gibi) totemlerle, putlarla veya mallarla, oğullarla yapıyorlardı. Günümüzde yine “örtücülük” yani cahiliye devam ediyor ama klasik putların bazılarının yerini yeni güç ve totemler; duniHİ algıyla yönelinen para, mal, kariyer gibi kavramlar aldı. Belki bugün müslümanlar olarak hiç birimizin görünen ikincil şirki olarak bir putu yok ancak farklı putlarla dolu yaşantılar var. Allah’tan korkar gibi çekindiğimiz, Allah’ı sever gibi veya daha çok sevdiğimizi bağlandığımız eşler, çocuklar bugün de var ayrıca kariyer, moda, tatil gibi olgulara duniHİ algıyla yüklenmiş anlamlarla yaklaşmak dahil bir çok yenileri de…
Nasıl yani Elif? İnsan eşini, çocuğunu, işini sevmeyecek mi; tatil yapmayacak mı, güncel giyim çizgilerini takip etmeyecek mi; bunlar nasıl ikincil şirk olur, diyebilirsiniz. Billahi iman ile, Billahi algı ile yaşanmayan her duygu, her olgu insanı Rabbinden uzaklaştıran birer ikincil şirktir! Onlar tek başına saf ve masum görünseler bile bizdeki ilahlık hissiyatını yani birincil şirki besledikleri için ikincil şirklerdir. Rabbimizin lütfuyla eşlerin birbirini sevebilmesi çok güzel bir nimettir. Bu nimet sayesinde aile oluyoruz. Ancak eşimize duyduğumuz sevgi dunihi algı temelliyse yani Rabbimizden ayrı gördüğümüz bir sevgi ise o zaman bu sevgi bizi Rabbimizden uzaklaştırıyor, sessizce; hem de dindar bir aile bile olsak. Eşimize gösterdiğimiz ilgi, Allah’tan ayrı müstakillik ilan ettiğimiz bir hal üzerine ise örtücülük/cahiliye devrindekilere benzeyen bir yanımız olabilir. Bu durumu diğer çok sevdiğimiz, bağlandığımız her şey için düşünebiliriz. Rabbimizden ayrı görerek dunihi algı içerisinde sevdiğimiz her şey, bir bakmışız ki bu dünyadaki perdemiz, putumuz yani esas şirkimizi gizleyen bize onunla birlikte tuzak kuran bir işbirlikçi haline gelmiş. Öyle olduğu için hem birincil olandan hem de onun oyuncaklarından, işbirlikçilerinden korkuyor ve Rabbimiz Allah’a sığınıyoruz:
Ey Allahım, lütfunla bizi hem esas şirkten hem de onun oyuncaklarından uzak tutuver, daim koruyuver ve bize Billahi anlamda razı olduğun bir iman ve hayat tarzını bizlere geri dönüşsüz şekilde ikram ediver (âmin).

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER