Allah’ın izni ve bizim Türkiye ve Türk Dünyası olarak azmimiz ve çalışmamızla 21. Yüzyıl TÜRK YÜZYILI olacaktır.
ABD eski başkanı Bill Clinton’un 1999 yılında Georgetown üniversitesinde yaptığı bir konuşma da bu görüşümüzü desteklemektedir. Clinton bu konuşmasında, “20.yüzyılı nasıl Osmanlı’nın yıkılışı belirlediyse, 21. yüzyılı da Türkiye’nin takınacağı tavır belirleyecektir” demiştir. Clinton benzer mesajları 1999 yılında Türkiye ziyaretlerinde de vermiştir.
Avusturyalı Türkolog Anton Cornelers Schaendinger de Türklerin devlet anlayışını ve bu anlayışın dünyanın pek çok yöresine getirdiği refah ve huzurun, başka hiçbir hükümdarlık döneminde sağlanamadığını şöyle dile getirmiştir:
“İskender Doğuya ve Hint’e kadar yayıldı. Daraz Doğu’dan Batı’ya uzandı. Cengiz Han Avrupa ortalarına kadar at koşturdu. Lakin hiç birisi Osmanlı Türkleri gibi diğer insanların kültür ve din hürriyetine saygı göstermediler. Osmanlılar harikulade bir nizam ve düzende asırlarca kendilerinden olmayan insanlarla barış içerisinde yaşadılar” (Kocabaş, s.86, Yalçın, 2002, s.54).Türklere ve Türk idaresine duyduğu hayranlığı saklamayan bir başka Yunanlı tarihçi de; Osmanlı’nın Balkan topraklarından çekilmesiyle başlayan zor ve sıkıntılı günlere, belki de atalarının bizzat şahit olduğu Greece, bu topraklarda tek çözümün Osmanlı’nın benzeri bir idari sistem olduğunu, bu gün yaşanan karmaşaları da örnek vererek anlatmaktadır:
“Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından çok üzüntü duyuyorum. Çünkü Osmanlı Devleti dünya dengesini ayakta tutan bir güç olmuştu ve sevilsin ya da sevilmesin, Osmanlı’nın çöküşünden itibaren Balkanlar ve Ortadoğu’daki çalkantılar durmak bilmedi (Tarih ve Medeniyet Dergisi: 27, Şubat 1995)
Pek çok tarihçi bu gerçeği bilmekte ve dile getirmektedir. Bunlardan birisi de dünyaca ünlü Ortadoğu uzmanı Prof. Dr. Edward Said’dir Kendisi de Kudüslü Hıristiyanlardan olan Edward Said, İsrail’de çıkan Ha’aretz gazetesinde yayınlanan röportajında Ortadoğu’da kalıcı bir başarının inşa edilebilmesi için “Osmanlı Millet Sistemi” ni önermiştir. Prof Dr. Edward Said’in Ortadoğu barışı için dile getirdiği önerinin bir benzerini ünlü tarihçi Jason Goodwin de Newyork Times’deki “Osmanlı’dan Öğreneceklerimiz” başlıklı yazısında Balkanlar için önermektedir. Osmanlı’nın Balkanlar’da, din, dil ve etnik farklılıkların çok fazla olmasına rağmen, hüküm sürdüğü 14. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar hiçbir zaman kısıtlama yapmadığını ve bu şekilde istikrarı ve düzeni sağladığını söyleyen Goodwin, bugün huzuru sağlamayı bölgeye askeri güç yığmaktan ibaret gören Batılı güçlerin Osmanlı’dan öğrenecekleri çok fazla şey olduğunu dile getirmektedir (Yalçın, 2002, s.56).
Görüldüğü gibi Balkanlarda 500 yıl boyunca huzuru ve istikrarı sağlayan güç, halka ve insanlığa hizmeti, Dünya Barışı’nı ve Allah rızasını hedefleyen Türk’ün devlet ve hayat felsefesidir. Bugün Balkanlar’da yaşayan halklar işte bu felsefeden ve adil Türk idaresinden mahrumdurlar. Osmanlı’nın devamı ve mirasçısı olan Türkiye Cumhuriyeti bu mirasın farkında olmak zorundadır. Türkiye başta Balkanlar olmak üzere bölgesindeki ve hatta dünyada gelişen olaylara asla seyirci kalamaz ve kalmamalıdır. Osmanlılık ve Türklük hala daha dünyadaki en büyük misyonun ve vizyonun adıdır.
