Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

Edep; Ya Hu -258 – ALLAH’IN BOYASININ TUTMASI İÇİN

Bazı inananlar, bilerek veya bilmeyerek batıl olan bazı hallerinde ısrarcı olur ve hatta savunurlar. Necm Suresi 32. Ayette Rabbimiz inananların batıl hallerini savunmalarını yasaklamıştır. Ayrıca Nisa Suresi 105. Ayette batılı savunanları savunmak da yasaklanmıştır. Öncelikle bilinmelidir ki bir fikri, bir davranışı savunmak, o fikir veya davranışı beynimizin daha çok sahiplenmesine yol açar ve onun terki de zorlaşır. Bu bilimsel gerçekten hareketle şu sonucu çıkarmalıyız: Sırf itibarımızı koruyacağız veya didişme içerisinde galip çıkacağız diye inatla bir yanlışı, bir batılı savunmak kişinin beyninde o fikri daha sağlam yapar, daha güçlü yapar. Bir tartışmadan (tartışma bilgili ve belgeli olacağı için) yanlış yapanın galip çıkması mümkün değildir ama didişmelerden yanlış yapanlar galip çıkarlar. Bu yüzden bir Müslüman olarak didişenlerden kaçmalı veya didişen olmamalıyız. Didişenin yöntemleri Müslümana uymaz. Bilimsel bulgudan yola çıkarak diyoruz ki, eğer kişi sırf itibarını korumak için yanlış inanışını inatla savunursa, bir yanlışını, bir batılı böyle savunursa o savunma o kişinin beyninde o fikri daha sağlam yapar, daha güçlü yapar. Böyle olursa, sırası geldiğinde o fikri, o düşünceyi reddetmek de terk etmek de çok zorlaşır. Niye? Savunduğu için. Bu bilimsel gerçekten dolayı… Eğer kişi, kendine veya dışarıya karşı imanını savunursa, imanını kuvvetlendirmiş olur. Böylece imanı ona yapışır ve sağlam kalır.
İnanan olarak yanlışlarımızdan kurtulmak elbette ki kulluk görevimizdir. Kurtulmayı kolaylaştıracak öncelikli davranış ise “kabullenmek” ve “rahatsız olmak”tır. Bundan sonra, kurtulmaya gayret etmek ve gayretimiz için Rabbimizden yardım ve bir çıkar yol istemektir.
Batılı savunmakla kişi Bakara Suresi 42. Ayete göre “Hakk’ı batılla karıştırmış ve Hakk’ı gizlemiş” olur.
Yanlışların bize yapışıp kalmasını önlemek için Bakara Suresi 138. Ayet inananlara Allah’ın boyasıyla boyanmayı önerir. Allah’ın boyası üzerine başka boya tutmaz. Allah’ın boyasının tutması için kişide tüm ilahlık hissiyatlarının temizlenmesi gerekir. O kadar, o kadar önemli bir prensipten bahsettik ki… Bir cümle olarak geçiyor ama inananlar için, Billahi imanı önemseyenler için bu cümle dünya ve ahiret için çok önemlidir.
Eğer bir kişi kendisinden ilahlık hissiyatlarını temizlememişse, duniHi algıdan, “müstakilen varım ve muhtarım” iddiası davranışlarından temizlenmemişse, o kişide Allah’ın boyası durmaz! Bu haller onda varken, kaç defa Hac yaparsa umre yaparsa yapsın, seccadeden hiç kalkmasın, geceyi de uyumadan geçirsin ama bu söylediğim haller varsa o kişiyi Allah’ın boyası tutmaz. Dolayısıyla, Allah’ın boyasının tutması için o kişi tüm ilahlık hissiyatlarından temizlenmelidir. Nisa Suresi 82 ve Muhammed Suresi 24. Ayetlerde Kur’an ayetlerini derinliğine düşünerek okumamız önerilir. İnananların öğrendiklerini kendi aralarında beyin fırtınası yaparak paylaşmaları, bu konuda da ekip çalışması yapmaları bize Sad Suresi 29. Ayette önerilmektedir.
İman konusunda aslına uymayan hüküm verenler ve yanlış fikir ileri sürenler Kalem Suresi 37. Ayette “sizin ders yaptığınız başka bir kitap mı var?” diyerek uyarılırlar. Kur’an’ın indiriliş sürecinde (o zamanın inananlarına ayetler ders yapılabilsin, hazmedilebilsin, uygulamaya konulabilsin gibi sebeplerden) İsra Suresi 106. Ayete göre peyderpey indirilmiştir. İnananlar derslerini kolay anlayabilsinler diye de Kamer Suresi 17, 22, 32 ve 40. Ayetlere göre “Kur’an kolaylaştırılmıştır”. Dolayısıyla Cum’a Suresi 5. Ayetle verilen misalle tercih ettikleri kitabın hükümleriyle amel yapmayan ve kötü bir misalle kınanan Yahudilerin, A’raf Suresi 169. Ayette kitaplarını ders yapmadıkları hatta tahrif ettikleri bildirilmektedir. Bakara Suresi 79. Ayette Allah’ın ayetlerini tahrif edip, kendi elleriyle yazıp, sonra da “bunlar Allah katındandır” diyerek insanları kandıranları Allah şiddetle kınamaktadır.
Cum’a Suresi 5. Ayetteki “ciltlerle kitap taşıyan merkep” geçer, oysa Yahudilerin tercih ettikleri “bir kitap”tır… Misalden anlıyoruz ki inananlar kitaplarını ders yaparlarsa ciltlerce kitaptan yararlanmış gibi, bilgileri en kısa yolla, en kolay şekilde, en çabuk olarak kitaplarından öğrenebileceklerdir.
Kur’an’ın en önemli, en öncelikli ve olmazsa olmaz niteliğindeki kuralını içeren uyarısı şudur: Kur’an’ı ders yapmayı ve kitaplarının hükümlerine göre hayat tarzı oluşturmayı tercih edenler için Rum Suresi 30. Ayet çok önemlidir. Bu ayette, olmazsa olmaz bir kural vardır. Bu yüzden Rum Suresi 30. Ayetin mealini okuyalım: “Vechini haniyf olarak (o tek) Diyn’e doğrult. O Allah fıtratına ki insanları onun üzerine yaratmıştır. Allah’ın yaratışına tebdil (bedel, değişiklik) yoktur. İşte bu Diyn-i Kayyim (var olan gerçek ve tek sistem)dir. Fakat insanların çoğu bilmezler.”
Bu ayetin gereğini derhal yapan, ayete “semi’na ve eta’na: İşittik ve uyduk” diyen inananların cevabı En’am Suresi 79. Ayetle öğretilmektedir: “Muhakkak ki ben vechimi haniyf olarak Semavat ve Arz’ın Fatır’ına tevcih ettim (doğrultarak teslim ettim) ve ben müşriklerden (müstakilen varım ve muhtarım iddiasında bulunanlardan) değilim.”
Bu noktada bir gözlem ve kanaatimizi belirtelim: Bu iki ayet, kendisini okuyanı, düşüneni, inceleyeni, araştıranı, önemseyeni, seveni için, bu iki ayetlerle sevinenleri için özel tesirlere sahiptir. Böyle tesirlerin müjdesi Bakara-112’de verilmiştir: “Kim vechini Muhsin olarak (haniyf kabulünü kalben de yaşayarak) Allah’a teslim ederse, işte onun ecri Rabbi indindedir. Onlara korku yoktur, mahzun da olmazlar.”
Rum Suresi 30. Ayetin “vechini haniyf olarak o tek Diyn’e doğrult” uyarısını dikkate alalım. Rastladığım tüm kaynaklarda haniyf olmak ya yanlış tanımlanmış, ya yanlış yorumlanmış ya da noksan ifade edilmiştir. Durum böyle olunca bu yanlışlarla, bu yanlışlara göre davranış belirlemek zorunda kalan Müslümanlar o tek Diyn’e haniyf olarak yöneldiklerini, vecihlerini haniyf yaptıklarını zannetmektedirler maalesef. İslam dini ile ilgili yanlış ve farklı anlayışlar, İslam dini ile ilgili yanlış ve farklı anlayışlar, gruplar ve açıklamalar hatta anlaşmazlıklar ve savaşlar, Kur’an’ın haniyf olmak uyarısının anlaşılamamış ve doğru uygulanamıyor olmasından kaynaklanmaktadır. Bu yüzden, dikkat edin bu ayet Müslümanlarca garip bırakılmıştır. Kitap olarak Kur’an’ı tercih etmiş ve Rum Suresi 30. Ayet hükmünü umursamamış, yerine getirmemiş olan maalesef Cum’a Suresi 5. Ayette verilen misaldeki konumda olur…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti