Nöbetçi Eczaneler
“Onlara ‘Allah’ın inzal ettiğine tabi olun’ denildiğinde onlar: ‘Hayır! Biz atalarımızdan gördüğümüze tabi oluruz’ derler. Ya ataları bir şeye akıl erdirememiş ve doğruyu seçememişlerse…? (Hidayet çağrısına kulak vermeyen) kâfirlerin misali, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer. Çünkü onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple düşünemezler.” (Bakara Suresi 170, 171)
Bakara Suresi 170 ve 171. ayetlerde “biz atalarımızdan gördüğümüze tabi oluruz” diyen müşrik, Yahudi ve Hristiyanlara denilmektedir ki: Siz çobanın bağırıp çağırmasını işiten (ama anlamayan) hayvanlar gibi davranıyorsunuz. Hayvanlar size anlatılan konulara sağırdırlar, duyar ama anlayamaz ve değerlendiremezler. Dilsizdirler, anlayamadıkları için bir cevap ifade edemezler. Ayrıca o hayvanlar kördür, çünkü onlar Hakk ve batılı ayırt edip göremezler. Bu durumda siz onlar gibi oldunuz. Oysa hayvanlar, tabiatları gereği kendileri için gerekli konularda sağır, dilsiz ve kör değillerdir. İnsanların iman meselelerinden sorumlu olmadıkları için, iman konularına ve insanların iletişim şekillerine karşı sağır, dilsiz ve kör olmaları hayvanlar için bir kusur değildir.
Demek ki; hayvanlar için durum normaldir ve onlar insanlar gibi düşünemezler. Oysa kâfirler, düşünebilen oldukları halde Allah’a karşı sağır, dilsiz ve kör olmayı tercih etmişlerdir… Ayrıca hayvanlar, Yaradanlarına karşı sağır, dilsiz ve kör değillerdir. Bu konuda Hac Suresi 18. Ayet, çok dikkat çekici, çok korkutucu, çok uyarıcı ve çok ders verici bir ayettir:
“Görmez misin ki göklerde olanlar ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah’a secde ediyorlar. İnsanların birçoğunun üzerine de azap Hakk olmuştur. Allah kimi hor ve hakir kılarsa artık onu değerli kılacak bir kimse yoktur. Şüphesiz Allah, dilediğini yapar.”
Ayettin konumuzla ilgili olan kısımlarını dikkate alırsak; birincisi, hayvanlar Yaradanlarına kendilerine öğretilen şekilde secde etmektedirler. Ayetten bunu öğreniyoruz. İkincisi, ayette secde konusunda yalnızca insan istisna gösterilmekte; bir kısım insanlar secde ederken bir kısım insanlar da Allah’a secde etmemektedir denilmektedir. Yani ayet yalnızca insanları secde edenler ve secde etmeyenler diye ikiye ayırmaktadır. Sadece insanın secde edeni ve etmeyeni var! Diğer tüm varlıklar (göklerde olanlar ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar) hepsi Allah’a secde ediyor…
Allah’a secde etmeyenler, Allah’a karşı, Allah’ın Rasul ve Nebilerine karşı, hidayet için yapılan davetlere karşı sağır, dilsiz ve kör olanlardır.
Allah’a karşı sağır, dilsiz ve kör olmayı tercih edenler A’raf Suresi 179 ve Furkan Suresi 44. ayetlerle “hayvanlardan da aşağı” olarak nitelendirilmişlerdir.
Secde edenlere gelince: Onlar da A’raf-206, Nahl-49, Secde-15 ve Fussilet-37 ve 38. Ayetlere göre iki gruba ayrılırlar:
1) “Müstakilen varım ve muhtarım” iddiası ile ve ilahlık hissiyatıyla bir duniHi ilah olarak secde edenler.
2) İlahlık hissiyatından temizlenmiş olarak secde edenler.
Bu ayetlere göre, secde edenler böyle iki gruba ayrılırlar.
İlahlık hissiyatıyla secde edenler ise Fatır Suresi 32. Ayete göre kendi içinde iki kısma ayrılırlar: 1) “Müstakilen varım ve muhtarım iddiasını reddetmiş, ilahlık hissiyatı ve fiillerinden kurtulmaya gayret edenlerin secdesi.
2) İlahlık hissiyatı ve fiillerinden ya haberi olmayan veya böyle bir gayreti önemsemeyen ve böyle bir gayreti göstermeyenlerin secdesi.
Bütün bunlarla beraber secde eden insan olmak çok farklıdır. Ayetlerden görüyoruz ki hangi secde eden grubunda olursa olsun, yine de “Allah’a secde eden insan” sınıfına girmek çok önemlidir…
Mustafa Yılmaz DÜNDAR
