Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

Edep; Ya Hu -305- DÜNYA HAYATI

DuniHİ ilahlar arasındaki bir ilahlık kapasite yarışı vardır, ona ayetler dünya hayatı diyor. Bu yarışta bir duniHİ ilah diğer duniHi ilahlara yardım etmez, aksine birbirlerine engeller oluştururlar. İnkârcı duniHi ilahların bu davranışları birbirini tetikleyen hırslarıyla ilahlar arası güç savaşlarına yol açar. Onlar aralarındaki bu merhametsiz, birbirlerine karşı acımasız ve kalleşçe hayat tarzının sonucu olarak birbirini tetikleyen hırslar ve ilahlar arası güç savaşları yaşarlar. Onlar buna “hayat” derler; bunu dizi yaparlar, roman yaparlar, film yaparlar, şiir yaparlar; adına da “edebiyat” derler. DuniHi algılı, ilahlık hissiyatlı böyle insanlar işte bu kadar basit, bu kadar cahil, bu kadar göremeyen, bu kadar kördürler, maalesef…
İnkârcı duniHi ilahların bu hayat tarzları hakkında Rabbimiz Hadid-20’de buyurur ki: “İnkârcı duniHi ilahların bu hayat anlayışları yağmur misali gibidir ki onun nebatı küffarın (ziraatçının) hoşuna gider. Sonra da kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün. Sonra da çerçöp olur.” Ayette Allah “yağmur misali gibidir” şeklinde bir benzetmeyle inananların dikkatini çekmektedir: Hayatınız yağmur misali gibidir; yani hayatınız ve verilen nimetler Allah’tandır, O’nun dilemesi ve emir buyurmasıyladır, Allah’ın yönetimindedir.
Yağmurun yeryüzünde sebep olduğu nebat, ziraatçının hoşuna gider. Siz de hedeflediğiniz dünya mallarına sahip olunca bu sizin hoşunuza gider. İnkârcı duniHi ilah için böyledir; büyük sevinç duyar, memnun olur, kendine göre mutlu olur.
Ayetin mealinde (onun nebatı ziraatçının hoşuna gider) yazarlar. Biz onu “onun nebatı küffarın (ziraatçının) hoşuna gider” olarak yazdık ama siz meallere baktığınız zaman onu doğrudan “ziraatçı” diye bulacaksınız. Oysa orada çok hoş bir benzetme vardır. Ayetin orijinalinde “Yağmur misali gibidir ki onun nebatı (yeşerttiği bitki, ekin) küffarın hoşuna gider” der, ziraatçının hoşuna gider demez. Tabi, küffar ziraatçılara da söylenen bir tabir olduğu için Rabbimiz tarafından seçilmiş bir kelime. İnananlar için ne kadar hoş bir benzetme… Dikkat ediniz, ziraatçılar tohumlar ne yaparlar? Toprağa gizleyip üstünü örterler. Gizleyip örttükleri için ayette ziraatçılar için “örten, gizleyen” anlamında “küffar” tabiri kullanılmıştır. Tohumu toprağa koyuyor, üstünü örtüyor, gizliyor ama bu işi ziraat amacıyla yapıyor. Fakat bu yapılan fiilin bir ismi var: Bir şeyi örtüp gizlemek, görünmesini engellemek… İşte onu yapana “küffar” denir. Ama burada ziraatçı o işi yapıyor. Dolayısıyla ayet ziraatçıyı “küffar” diyerek vasfetmiş, ziraatçının o davranışını inkârcı duniHi ilaha bağladığı için “küffar” demiş. Bu sebeple, ziraatçılar için “küffar” tabirinin seçilip bu misalde kullanılması çok anlamlıdır. Çünkü inkârcı duniHi ilahlar da aynısını yaparlar; tüm nimetlerin Allah’a ait olduğunu örter, gizlerler, ziraatçının tohumları toprağa gizlemesi ve üstlerini örtmesi gibi. Sonra da inkârcı duniHi ilahlar sahibini gizledikleri, görmezden geldikleri nimetleri kendi ilahlık hissiyatının malı ilan eder, onunla övünür, hırs yarışına girer, gösteriş yaparlar; yani ilahlık hissiyatlarının kapasitesini oluşturmak için kullanırlar; Bakara-102, Nuh-22, Ta-Ha-96, İbrahim-28 ayetlerinde konu edildiği üzere Allah’ın nimetlerini küfür amaçlı kullanırlar. Böyle kullandıklarında ne olur? Sonra senin o malın ilan ettiğin, övündüğün, hırs yarışına girdiğin, gösteriş yaptığın şeyler ziraatçının yeşerip büyüyen bitkilerinin sonu gibi kurur da sen onun sararmış olduğunu görürsün. Sonra da çerçöp olur. Yani: Büyük heveslerle elde ettiğin şeylerden hevesin geçer, onlar senin için önemsizleşirler, hatta onları terk bile edebilirsin. Veya ölüm yaklaşınca, kişi ölümü hissedince, ilahlık hissiyatına kapasite amaçlı oluşturduğu güç, şan, şöhret, mal, mülk gibi servetler o kişinin gözünde (bakar ki onlar ölüme çare olmuyor), birden çare olamayan işe yaramayan zavallılar olurlar. Ölümle birlikte onların tümü hiç yokmuş gibi olarak çerçöp muamelesi görürler.
Bu örnekle anlatılmaya çalışan bir inkârcı duniHi ilah, dünya hayatı olan ömrünü sonuçta çerçöp olarak tamamlamış ve ömrünü ilahlık hissiyatı uğruna israf etmiştir. Ahirette de bütün bunların karşılığı çetin bir azap onu beklemektedir.
Hadid-20 işte bu Allah misaliyle inananları uyarıyor. Eğer bu misalden ders çıkarır ve gereğini yaparsanız, yani ilahlık hissiyatı üzerine hayat tarzı oluşturmazsanız bu sefer sizi ahirette Allah’ın mağfireti ve rızası beklemektedir der.
Yunus Suresi 24. ayet ile verilen Allah misali de aynı konulara dikkat çekmektedir: “Dünya hayatının durumu, semadan indirdiğimiz bir su gibidir ki, insanların ve hayvanların yiyeceklerinden olan yeryüzü bitkileri o su sayesinde gürleşip birbirine girer. Nihayet yeryüzü zinetini takınıp, (rengârenk) süslendiği ve sahipleri de onun üzerinde kudret sahibi olduklarını sandıkları bir sırada, bir gece veya gündüz ona emrimiz (âfetimiz) gelir de onu sanki dün yerinde yokmuş gibi kökünden koparılarak biçilmiş bir hale getiririz. İşte iyi düşünecek kavimler için âyetlerimizi böyle açıklıyoruz.”
Bu ayet ömrünü israf eden inkârcı duniHi ilahların bir başka versiyonunu ortaya koymaktadır. Yunus-24, inkârcı duniHi ilahların ilahlık hissiyatlarına alan açmak, kapasite oluşturmak ve bunun üzerinden de ilahlar arası güç gösterisi ve savaşına girmek, diğer ilahlık hissiyatlıları ilahlıklarının hükümranlığı altına almak üzere kurulu hayat tarzını kınamaktadır…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti