Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

EDEP YA HU – DOĞRU İMAN, DOĞRU ŞÜKÜR

Nisa Suresi 147: “Eğer şükrederseniz ve iman ederseniz Allah size azabı neylesin (niye azap etsin)? Allah Şakiran Aliyma’dır.”
Ayetteki bir ana tema ceza: Allah size iman ederseniz ve şükrederseniz niye ceza versin ki? Ceza için koşul iman ve şükür, dikkat ederseniz ilmihal değil; namaz kılar, oruç tutarsanız size azap etmez demiyor. Bu sebeple denir ki ilmihalle nefs mücadelesi olmaz! Peki, bu iş ilmihalsiz olur mu? Kesinlikle olmaz! Ama ilmihalle nefs mücadelesi olmaz. Aslında ilmihali doğru tanımlamak lazım, bakın: Nefs mücadelesi yapanın halinin ilmine ilmihal denir. Nefs mücadelesi yapılırken ortaya çıkan halin ilmi ilmihaldir. İlmihal, nefs mücadelesi yapan kişinin halinin tarifidir, yöntem değildir. İlmihal bilgileriyle bu işin olmayacağı, bunun şartının ne olduğunu ayet söylüyor. Cehennem cezasından kurtulmak için ayet iki şartı söylüyor: İman ederseniz ve şükrederseniz! Bu ayet öyle enteresan ki, inananı Allah’ın rahmet ve merhameti karşısında mutluluktan, sevinçten, hareketsiz bir hale sokuyor. “Eğer iman ederseniz ve şükrederseniz size niye azap etsin?”
İlmihal kapsamındaki amellere sıkı sıkıya bağlı olanlar, işi sadece bu zannedenlerin önemsediği yaşantıda Billahi anlamda iman yok, dolayısıyla şükür yok. İlmihal üzerine tartışma ve kavga var. Senin ilmihalin böyle, benimki böyle diye… Buna nefs terbiyesi denebilir mi? Buna doğru yol denebilir mi? Sırf ilmihalleri farklı diye dünyada müslümanlar kavga ediyor, savaşıyor; camilerini, mescitlerini ayırıyorlar. Efendimiz (SAV) o ilmihallerdeki farklı uygulamaların hepsini yapmış, birini tercih etmemiş ki. Efendimiz (SAV) ilmihallerde, mesela namazla ilgili, farklı mezheplere ait ne varsa hepsini yaşarken yapmış.
Mearic Suresi 2: “Kâfirler içindir (o azap), onu savacak yoktur.”
Demek ki azap yalnızca kâfirler için! Kâfir neydi? Örten, inkâr eden! Neyi? Allah’ın doğru tanımını! Buna kişinin kendi (müstakilen var ve muhtar zannettiği) varlığı da giriyor. Kâfir Allah’ın varlığını inkâr eder, vasıflarını inkâr eder, Allah’a ait bir şeyleri örter. Azap, işte yalnızca bunlar içinmiş. Bu durumda azap neyle ilgili? İmanla! Doğru iman etmeyenlerle ilgili! Ayet diyor ki Biz yalnızca doğru iman etmeyenlere azap ederiz.
Kâfir denince münafık, müşrik, hepsi bu kavramın içine düşer, onlar farklı huylarda kâfirlerdir. Allahım bizleri bu hallerin tümünden daim muhafaza buyur (âmin). Kâfirleri yani doğru iman etmeyenleri sınıflandırsak, müşrikler, münafıklar, bazı zalimler ve fasıklar onun içine girer. Oysa öyle münafık var ki hiç namazını, orucunu aksatmıyor, hac, umre, zekât, hepsini yerine getiriyor, eğer iş ilmihalle başlayıp bitiyorsa bu durumda ne yapacağız? Müslümanlarla beraber namaz kılıyor, oruç tutuyorlar ama Efendimizin münafıklar listesinde. Namazı onu kurtaramadığına göre, demek ki iş imanla ilgili! İmanı bozuk olduğu için Efendimiz cenaze namazını kılmıyor. İmanı bozuk; imanla ilgili olarak Allah’ı ve Allah’a inananları kandırıyor. Böyle bir bozukluk!
Sebe Suresi 17: “Küfür etmeleriyle işte onları böyle cezalandırdık. Nankörlük edenlerden başkasını cezalandırır mıyız ki?”
Mearic-2’den ve Sebe-17’den öğrendik: Kâfirlere, nankörlere, şükretmeyenlere azap ederiz, şükredenlere ve iman edenlere azap etmeyiz.
Nisa-147 bize neyi öğretmişti? Eğer iman ederseniz ve şükrederseniz size azabı Rabbimiz neylesin. Kimleri cezalandırırız diyor? Kâfirleri! İman üzerinden söylersek; doğru iman etmeyenleri, hiç iman etmeyenleri ve şükürden uzak olanları, şükrü tanımayanları, bilmeyenleri, nankörleri cezalandırırız. Kur’an’ın cezalandırdığı bunlar: Kâfirler ve nankörler: Biz cehennemin narına bunları atarız. Bunların ortak özelliği neydi? Mütekebbirlik! Kâfirler, mütekebbir oldukları için nankördürler.
Mütekebbir Allah’ın ismidir, mütekebbirlik suç değildir. Suç olan Allah yerine mütekebbirlik yapmaktır, kâfirler Allah yerine mütekebbirlik yaptıkları için suç işliyorlar. Polis değil ama polis elbisesi giymiş, polislik yapıyor, onun bu yaptığı suç olmaz mı? Suç olan polis olmak değil, sahte polis olmak. Biz sahte polise kızıyoruz. Mütekebbirlik de öyle. Kibri kınamak yanlıştır, kibir Allah’ın vasfıdır, Allah’ın vasfını siz nasıl kınarsınız? Kibriya ancak Allah’a aittir. Bunu fark etmişseniz, “kibir kötüdür” diyemezsiniz, “Allah’ın adına kibirli davranmak kötüdür” deriz, birisi Allah’ın yerine “ben de mütekebbirim” diyorsa o kötüdür. Bunu nasıl ve nereden anlarız?
Eğer kişi “Müstakilen Var ve Muhtar” olanı, duniHİ idrakı bilmiyorsa, bu anlatılanları anlaması, fark etmesi mümkün olmaz. Kibirli olmayı duyunca dışarıdaki hayatta tarif edilen kibre kızar. Olmaz! Kibir Allah’a aittir. Allah’ın Selam ismine, Ehad ismine, Samed ismine kızmakla yegâne kibriya sahibi oluşunu ifade eden Mütekebbir ismine kızmanız ile o hali kınamanız arasında fark yoktur. Eğer birisi “ben de Ehad’im” derse ona “sen sahte Ehad’sın” deriz. Kur’an ona “sen asisin, yalancısın, iftira ediyorsun, sen yoksun” diyor. Çünkü başka bir Ehad yok, dolayısıyla sen batılsın, Hakk değilsin diyor. Ama kişi “Müstakilen Var ve Muhtar”” mefhumunu bilmezse, bunu uydurulmuş bir kavram zannederse olmaz. Efendimiz (SAV)’in bu imanı öğrettiğini göremiyorsa, duniHİ idrakı fark edemiyorsa, bunları anlayabilmesi, görebilmesi mümkün olmaz.
Ayetlerden anladık ki azaptan kurtulabilmek için çalışmamız gerekiyor; dünyaya gelen formatımızdan kurtulmazsak azap garanti! O azaptan kurtulmayı garantilemek için çalışmak lazım. Bu ayetten öğrendik ki: İman edersek ve şükredersek azaptan kurtulabiliriz. Kurtuluruz değil. Şartı Kur’an’dan öğreniyoruz: Şükredebilirsek ve iman edebilirsek! Kurtulma ihtimali bunlarla. O zaman doğru iman ve doğru şükre deli gibi dikkat etmek lazım…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti