Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

EDEP YA HU – SU İNSANIN KULLANIMINDAN ÇEKİLİYOR

Su yeryüzü bitkilerini ve suya ihtiyacı olan her şeyi geliştirir. İşte su ile onlar nasıl serpiliyorsa inkârcı duniHi ilahlar da ilahlık hissiyatlarına kapasite oluşturma yolunda kendilerine sağlanan kolaylaştırma sisteminden yararlanarak ilahlık alanlarını genişletme, kuvvetlendirme ve sabitleme yolunda mesafe alırlar. Bu öyle olur ki böyle insanların zanlarında oluşturdukları bu ilahlıkları kendileri ve çevreleri tarafından tasdiklenir, kutsanır. Bu durum onların “müstakilen varım ve muhtarım” iddialarını, ilahlık hissiyatlarını ve duniHi algılarını öyle kuvvetlendirir ki nihayet zannlarıyla oluşturdukları ilahlık alanlarında “tam bir kudret sahibi olma” hissiyle Allah’a ve O’nun kullarına çok şımarırlar… Önemi nedeniyle “kudret sahibi olma hissi”ni bir kere daha hatırlayalım. Kudret sahibi olma hissi, ilahlık hissiyatına dayalı dünya yaşantısında hayatın normali haline gelmiştir. Çoğunluk böyle yaptığı için kudret sahibi olma hissi artık bu hayatın normalidir. Kudret sahibi olma hissi “bu da kendisini kudret sahibi sandı” gibi bir kibir duygusu olarak değil, hayatın normali olarak yaşanmaktadır. Ve bu yaşanan his birincil şirktir, çok kuvvetli ve esas şirktir. Ancak kudret sahibi olma hisleri hayatın normali haline geldiği için dikkat çekmiyor, küçük bir kınamayla geçilip yaşanıyor. Oysa bu hisler, şeytanın Hz. Âdem (AS)’ın aklını karıştırmak için ona öğrettiği hislerdir. Ta-Ha Suresi-120’ye göre, şeytan bazı bilgiler verip onun kafasını karıştırırken ona verdiği his budur; kudret sahibi olma hissi! Bu Hz. Âdem’in (AS) tuzağa düştüğü histir… Bu İnfitar Suresi-6’da Rabbimizin insana “Ey insan, seni hangi hisler Rabbine karşı cüretkâr yaptı?” sorusunun cevabı olan histir: Kudret sahibi olma hissi! Meryem Suresi 81. ayette tespit edilen, inkârcı duniHi ilahların amaçları işte bu hislerdir. Onların duniHi ilahlığı tercih etme sebepleri bu hislere ulaşmaktır. Hz. Âdem’e aşılanan, dünya hayatını Hz. Âdem’le başlatan ve Hz. Âdem’in o anki halini Allah’tan uzağa taşıyan, onu uzağa (aşağıların aşağısına) götüren kudret sahibi olma hissidir!
DuniHi ilahların kapasitesi sıfır olan ilahlık hissiyatlarına yüksek bir kapasite kazandırdıkları aslında onların zannları ile oluşturdukları hisleridir. Bu hisler duniHi ilahlara yaşantıda hükmedebilme hazzı yaşatır. Onlar bu sebepten şımarırlar, şımarıktırlar… Bu hisler, duniHi ilahlara hükmedebilme hazzını yaşatır ve onlar bu hazla şımarırlar. Şımarmaları aslında onların kendi ilahlık hissiyatlarıyla Allah’ın gerçek ilahlığına savaş açmaları, açıktan kafa tutmalarıdır; onlar Allah’a açıktan savaş açar, kafa tutarlar; haksız taşkınlıklar yaparlar.
Mülk Suresi 20 ve 21. Ayette bize bahsedilen budur. Bu ayetlerde bahsedildiği üzere onlar işte bu ulaştıkları hazlardan ve zannlarında oluşturdukları kapasitelerden dolayı (kendileriyle, kendilerinde bir) gurur duyarlar ve bu hisle Allah’tan da nefret ederler. Bu ayette geçen “nefret” kelimesi aslında onların fiilen Allah’tan da uzağa düştüklerini anlatmaktadır, ayetteki “nefret” için mana, meal böyle olmalıdır. Onlar bu hisleriyle Allah’tan da nefret eder (uzağa düşer)ler.
Bu gelinen nokta için En’am Suresi 44. Ayette şöyle buyrulmaktadır: “Ne zaman ki (onlar) kendilerine hatırlatılan şeyi unuttular, onlara her şeyin (onları uzaklaştıracak şımartacak, nimetlerin) kapılarını açtık. Nihayet verilenlerle ferahlayıp şımardıklarında onları ansızın yakaladık, birdenbire ümitsiz kalıverdiler.”
En’am Suresi 44. ayet aslında Yunus Suresi 24. ayette verilen Allah misalinin de izahıdır; o ayetteki Allah misalini bütün açıklığıyla göstermekte, çok daha anlaşılır yapmaktadır.
Kehf-45 ile verilen Allah misali de bu hissiyata dikkat çekmekte, müminlerin o hissiyattan kurtulmalarını öğütlemektedir. Ayet, inkârcı duniHi ilahların ve inkârcı olmadığı halde duniHi ilah olanların (ki inananlar bu grupta olmamaya çok özen göstermelidir,) zannlarıyla oluşturdukları ilahlık hissiyatlarının (olmayan) kapasitesi peşinde koşarak ömürlerini israf etmelerini kınamaktadır. Bu ayetteki kıyaslama da su misaliyle, su üzerinden yapılmaktadır.
Biliyoruz ki dünya şartlarında su olmadan bir hayat söz konusu değildir; dünya şartlarında hayat ve nimetler su ile gelir. Bu sebeple Kehf-45’teki misal bize öncelikle şu uyarıyı yapıyor: Dikkat edin, suyu size gönderen Allah’tır. Ayrıca, dünyaya hayat ve nimetler suyla geliyor, işte bu suyu size gönderen Allah’tır. Bunun dışında su ile ilişkilendirilen, suya benzetilen ne varsa, Billahi bir tefekkürde neyi su ile ilişkilendiriyorsanız onların da hepsi Allah’tandır. Ama bu konuda inananlara çok özel uyarı Mülk Suresi-30 ile yapılmaktadır:
“De ki: Gördünüz mü; eğer o suyunuz çekilirse size kim su getirir?”
Rivayetlerden öğreniyoruz ki Efendimiz (SAV) bu ayeti okuduğunda “Allahu Rabbül alemiyn” diyor…
Mülk Suresi 30. Ayetle ilgili, kendimi tutarak bir iki cümle söyleyeyim, çünkü ayette çok önemli bir uyarı var: Eğer o suyunuz çekilirse… Bu uyarıyı önemseyin lütfen!
Dünyaya dikkat edin, su yavaş yavaş insanların kullanımından çekiliyor. Dünyadaki su miktarı sabit ama su insanların kullanımından çekiliyor. İnsanın çevresinden itibaren su giderek noksanlaştırılıyor, çekiliyor…

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER