Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kocatepe Gazetesi
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Emanet bilinci üzerinden – Kocatepe Gazetesi

Kocatepe Gazetesi 12 Ocak 2010 Salı 02:00:00
  Futbolu biliriz, sinemayı, politikayı, dini, mezhepleri, aşkı, şiiri, dünya tarihini… Hepsi üzerinde saatlerce yazar ve konuşuruz. Fakat bu kadar bilginin altında bir şeylere de kör kalmıyor değiliz. Bilgi kararması ya da bilgi tutulması yaşıyoruz. Bizlere en çok lazım olan “insanca yaşayabilmeyi/davranabilmeyi” futbolu ya da politikayı hararetli konuşmaktan bir türlü beceremiyoruz. O zaman kimse, iş hayatının girdabına kapılmak suretiyle kendisi kaybolan, ailesini kaybeden “çağdaş köle”lere kızmasın. Farklı olduğumuzu sandığımız insanlardan, incelersek çok da farkımızın olmadığını görürüz. Hemen herkes tek yönlü besleniyor/tek yönlü yaşıyor.
Hâlbuki insan olmak kendini bir pranga ile sadece bir noktaya bağlamak değildir. Belki bir Mevlevî temsilidir: Hakk’tan aldığı güzellikleri tüm insanlara tek tek yüzünü dönmek suretiyle dağıtmak/paylaşmak/vermek/ilgilenmek…
En güzel örnek dediğimiz peygamberimiz (sallallahualeyhivesellem) de böyle değil miydi? Yeri geldi kılıcı eline aldı, yeri geldi torununu omzuna… Gün geldi hanımıyla şakalaştı, gün geldi kuşu ölen bir çocuğa taziyeye gitti. Tam bir insandı yani, kâmil insan, insanlığın kemâl noktası! Hayatında dengeyi hep korumaya çalıştı. Tamamen kavga insanı olma gayesi yoktu ama yeri gelince düşmana karşı en ön safhada savaşanlardan oldu. Korkak biri değildi ama hanımından gece namazı için nazikçe izin almasını bildi. Çocukların camide yerini arka saf olarak belirledi ama kızı yanına girince ayağa kalkıp alnından öpmekten imtina etmedi. Kendine emanet olarak verilen bir kitapla birlikte yine kendisine emanet edilen koskoca bir “ümmet” vardı çünkü! Emanete hıyanet etmek ise O’nun gibi birisinin yanına bile yaklaşamazdı.
Dört beş sene önce 18-20’li yaşlarda bir genç arkadaşım, kızımızı işaret ederek “Kimin bu çocuk ağabey” diye sorunca “Bizim emanet” cevabını verdim. Şaştı önce “Ne emaneti, nasıl yani” gibisinden tepki verdi. İzah ettim. Sonra hayreti daha da arttı. Sanki ya o uzaydan gelmişti ya da ben! “Ağabey, başkası olsa bu çocuk benim deyip öğündükçe öğünür, sen ise sadece emanet diyorsun!”
Geçenlerde de haberlerde çıktı duymuşsunuzdur belki; babalık iddiasında herifin teki oğlunu vurmuş, öldürmüş, niye diye soranlara da “Oğul benim değil mi, vururum da öldürürüm de…!” manasında bir cevap vermiş.
Hayata bakışımızda emanet bilincini kaybedince böyle olur. Ve de “İnsan” emanet değerini kaybedip “mallaşınca” kim üzerinde daha çok hak iddia ederse onun olur ve isteyen de istediği gibi hoyratça kullanır. Yeri gelir kadın için kız çocuğu “mal” olur, yeri gelir erkek için kadın “mal” olur, yeri gelir patron için işçi “mal” olur!
Emanet bilinci elbette çok önemli, üzerine tekrar tekrar basmakta fayda var ki konunun canı yansın, bağırsın, dikkat çeksin! Belki çoğu evlilik bu “emanet” bilinci ile kurtulacak günümüzde ama koca bu durumdan bîhaber, karısı bîhaber…
Çocuk eğitimi mevzusu da önemli elbet… İslam fıtratı üzerine doğmuş bir emaneti bozmadan, deforme etmeden, kişiliksizleştirmeden, aslına uygun en asil şekilde emanetin sahibine geri vermekle yükümlüsünüz. Müslüman şahsiyetlerin ilk önce emanet bi-lincinin olması gerekiyor galiba. Ayette de bu emanet bilincine işaret edilmiyor mu zaten?
O halde kendimizi peygamberî yaşantının gölgesine oturtmaya çalışmalıyız. Asla bir yönünü ihmal etmeden… Gerçekten eğitim verilecekse buradan başlanmalı galiba!

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER