Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Aziz Aslan
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

ERMENİ PROTOKOLÜ

Bilindiği gibi açılım adı altında her şeyi açarken Ermenilerle ilişkilerimizi de açıyoruz.
Hükümet, protokolün imzalanmasını, barış güvercinliği karakolluğunun da kendisine verilmesiyle, havalara uçarak kutladı. Tuhaftır ki, barışın yapılması için, sorunlu olunan, kendi kendilerine sorun yaratmayı becerebilen kişi ve devletler için önadımı atması beklenen Türkiye’dir.
Protokol bir başarı olarak kamuoyuna, bilinçli, lansediliyor. Protokol, dikkatli bir biçimde okunduğunda, hangi tarafın çıkarlarını gözeteceği hakkında rahatlıkla bilgi sahibi olunabilir.
Hükümet, sınırlarımızın Ermenistan tarafından tanındığı yönünde reklamını yapıyor. Kaldı ki böyleyse dahi, Türkiye, herhangi bir ülke ya da parçasında işgalci midir ki, sınırlarının tanınmasına sevinmektedir. Bu zamana kadar Ermenistan sınırlarımızı tanımıyordu da kaybeden Türkiye mi oldu sanki?
Ermenistan, anayasasını değiştirmeden, Türk sınırların Ermeniler tarafından tanındığı yönünde yapılacak bütün beyanlar boşa olacaktır. Zira Ermeni Anayasası, Türkiye’ye soykırımın tanıttırılması, akabinde ise toprak ve para tazminatının teminini devlet politikası olarak açıklamaktadır.
Sarkisyan, zevkten dört köşe bir vaziyette, “Halkıma söz veriyorum. Tüm Ermeniler rahat olsun. İlişkilerin normalleşmesi için hiçbir engel ve önkoşul yok. Karabağ ve ‘soykırım’dan asla taviz vermeyeceğiz.” Demiyor mu?
Ermeni devletinin, artık herkesçe malumu olduğu üzere devlet arması olarak kullandığı simgesi, Türkiye’de bulunan Ağrı Dağıdır. Yayılmacı bir politika güden Ermenistan’ın, devlet armasında dahi komşusunun toprak bütünlüğünü bozucu emellerini, her uluslar arası konferansta, her resmi törende arz-ı endam ettirmesi hala sürerken, protokolün başarısından ya da sınırlarının diplomatik bir başarıyla tanıttırılmasından söz edebilir miyiz?
Ermenistan, Türkiye Cumhuriyeti devleti ülkesinin Doğu Anadolu parçasından Batı Ermenistan olarak bahsederken, herhangi bir diplomatik başarıdan söz edilebilir mi?
Şimdi burada yazılanlar karşısına, protokolden madde çıkaranlar olabilir. Ancak ne yazık ki, protokolün birçok maddesini, bir diğer maddeye dayandırarak bertaraf etme yoluna gitmek, işi hukuksal bağlamda da yokuşa sürmek mümkün…
‘Öyleyse neden korkuyoruz? Aynı şeyi bizde yapabiliriz.’ diyenlere ise, böylesi bir riskin, üstelik karşılığında bir sürü kayıp mevzu bahisken, alınmasının rasyonel bir izahını sorabiliriz.
Ezcümle, bu açılımın ve akabinde imzalanan protokolün, bölgesel güç olma yolunda tavizler vererek amaca ulaşma gibi bir mantığının olduğu ortada. Milli çıkarların gözetilmediği; en iyi ihtimalle zarar gelmese dahi, fayda da sağlamayacak bir açılımın yapılmasına, üstelik Azerbaycan gibi son derece güçlü ilişkilerimizin bulunduğu bir devleti de yok sayarak kalkışılmasına akıl-sır erdirmek mümkün değil.
Aklımızın eriştiği yerlerde, aklımızı yok saymaya çalışırsanız; işin içine duygularımız girer ki, buna da karşı çıkmak doğal bir durumdur.
Sonuç itibariyle, açılıyoruz, saçılıyoruz ama bir türlü karlı çıkamıyoruz.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER