“ERTUĞRUL DİZİSİNİN HİSAR’I AFYONKARAHİSAR MI?”

Başlıktaki bu soru ilimize konuk olan Arap gazeteci dostumuza ait. Afyonkarahisar Valiliği’nin ev sahipliğinde ilimize konuk olan Arap gazeteci dostlarla bir araya geldik.
İlimizin bir çok bölgesini gezen Arap Gazeteciler ile ilgili organizasyonu, gezilerin detaylarını ve bu işte emeği geçenleri haber sütunlarımızda okuyacaksınız. Biz Arap gazeteci dostlarla yaptığımız sohbetlerden birkaç not aktarmak istiyoruz sizlere.
Bizim masamızda biri Suriye’nin Halep kentinden, diğeri Cezayir’den, biri Dubai’den ve bir diğeri de … olan 4 konuğumuz vardı. Onların kısıtlı Türkçesi, bizim Tarzancamız ile çat-pat anlaşabildik. Bu vesile ile bu güzel organizasyona emeği geçenlere bir hatırlatmada bulunmak isteriz, öneri olarak. Şehrimizde Arapça’ya hakim bir çok isim var, bu tür organizasyonlara Arapça bilenler de davet edilebilir ve konuklarla ev sahipleri arasındaki diyalog daha sıkı sağlanabilir. Bundan sonrası için dikkate alınması amacıyla aktarıyoruz bu önerimizi.
Gelelim Arap gazeteci dostlardan edindiğimiz izlenimlere… Türkiye’ye zaten hayranlar, bu bilinen bir şey. İstanbul’un gören herkes gibi, Arap gazeteci dostlarımızın gönlünde de İstanbul’un yeri ayrı. Konya’yı biliyorlar, Bursa’yı biliyorlar. Kentleri saydığımızda “Selçuklu, Osmanlı” diye altını çiziyorlar. Bu arada ilk kez gördükler Afyonkarahisar’a da hayranlıklarını gizlemiyorlar. Şehrimiz için “Hem Selçuklu, hem Osmanlı” ayrıntısının altını çiziyorlar. Böyle güzelliklerin varlığını bilmediklerini, Afyonkarahisar’ın her köşesinin ayrı bir değer olduğunu anlatan meslektaşlarımız, “Mükemmel” diyerek görüşlerini dile getiriyorlar. Afyon’da gördükleri misafirperverlik ve sunulan ikramlardan son derece etkilenen konuklar, bu güzellikleri memleketlerine, tanıdıklarına anlatacaklarını belirtiyorlar.
Arap gazeteci dostlarla en büyük ortak paydamız elbette ki dinimiz İslam. Söz buraya gelince derler ki konuklarımız, “İslam coğrafyasında İslamiyet’in en güzel yaşandığı, adaletin, demokrasinin, özgürlüğün, basın ve insan haklarının korunduğu tek yer Türkiye”
“İslam her yerde var ama, Türkiye’de başka” diyorlar. Bu cümleleri ittifakla tasdikliyorlar.
Bu sözler üzerine hepimiz duruyor ve bir daha düşünmeye başlıyoruz. Haritalar, haber bültenleri, gazete küpürleri geçiyor gözlerimizin önünden. “İnşallah İslam coğrafyasının tümü iyi olacak” diyoruz hep birlikte. Ama Arap meslektaşlarımızın gözlerinde, bizim yüreğimizdeki gibi bir ümit göremiyoruz ne yazık ki. Halepli olan meslektaşımız bir parantez açıyor; “Savaştan önce Halep’te 3.5 milyon nüfus vardı. Şimdi 150 bin kişi kaldı”
“Neredeler” diyoruz, “Çoğu Türkiye’de, gerisi orada, burada” diyor.
Bir kez daha düşünüyor, üzülüyoruz.
Çok değil, 5-6 sene önce Afyonkarahisar’dan Halep’e, Şam’a turlar düzenlendiğini, Afyonkarahisarlılar’ın oralardan yaptıkları alış-verişleri burada gelip bizlere nasıl ballandırarak anlattıklarını aktarıyoruz konuklarımıza, şaşırıyorlar…
Arap gazeteci konuklara Türk basınını takip edip etmediklerini, hangi gazeteleri, hangi televizyonları takip ettiklerini soruyoruz, “TRT” yanıtını alıyoruz. Birisi mahcup bir ifade ile gün boyu kimseye soramadığı bir soruyu soruyor bizlere, “Afyonkarahisar, Ertuğrul dizisindeki Karacahisar burası mı” diye. “Ertuğrul…” diyor, “Karacahisar…” diyor eliyle zemini göstererek.
Gülümsüyoruz ve anlatmaya çalışıyoruz Afyonkarahisar ile Karacahisar arasındaki farkı.
Anlıyoruz ki Arap dünyasının gözü, kulağı Türkiye’de. Ertuğrul dizisindeki coşku Anadolu’yu sardığı gibi, Türkiye’nin gönül coğrafyasını da sarmış.
Bu güzel organizasyon vesilesi ile kurulan dostluklar sürecek gibi, kartvizitler alındı, verildi. Arap konuklar yeniden Afyonkarahisar’a geleceklerini, aileleriyle, kurumlarıyla Afyon’u tanıtacaklarını söylediler.
Misafirler başımızın üzerine, her nereden gelirlerse gelsinler… Hele ki İslam coğrafyasından gelsinler… Hoş gelirler, sefa getirirler…