Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kemal DEMİRKIRKAN
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

ESKİ TÜRKİYE’Yİ ARAR HALE GELDİK

Sedat Peker isimli organize suç örgütü liderinin gündemi belirlediği, iktidarın kudretli bakanlarının koltuklarının sallandığı bir Türkiye’de yaşıyoruz. AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana diline pelesenk olan “Yeni Türkiye” işte bu.
Eski Türkiye’yi koalisyonların ülkeyi yönetemediği, terörün ve anarşinin kol gezdiği, enflasyonun ve faizlerin çok yüksek olduğu, kuyruklar, yolsuzluk ve yoksullukların kol gezdiği bir ülke olarak lanse eden iktidar “Yeni bir Türkiye” vaadiyle iktidara gelmişti. Hatta o kadar ki AKP’li Mahir Ünal “Adile Naşit’in ninni okuduğu Türkiye bizim için tam bir kabustu” diyebilmişti. O dönemde “Kürt sorunu daha çok demokrasi ile çözeceğiz, insan hak ve hürriyetleri artacak, herkes her şeyi söyleyecek, hesap verebilir bir iktidar olacak, Türkiye Avrupa Birliğine tam üye olacak, yoksulluğa, yasaklara yolsuzluğa son vereceğiz” dediler.
Devletin en tepesinde görev yapanların kirli çamaşırları ortaya saçıldıkça, bugün geldiğimiz noktayı anlatmakta kelimeler kifayetsiz kalıyor.
Sedat Peker’le tartışılmaya başlayan Mafya-Devlet-Siyasetçi ilişkisi eski Türkiye’de yaşanan Susurluk Olayına benzetiliyor. O beğenmedikleri eski Türkiye’deki bu olaydan sonra TBMM’de gensoru verilmiş, ardından bakan istifa etmişti. Olayın sekizinci gününde soruşturma açılmış Meclis ve MİT olayı araştırmaya başlamıştı. Eski Türkiye’de, Susurluk Çetesi yakalandığında hiç değilse hesap sorulabilmişti.
Eski Türkiye’de hiçbir siyasetçi “Aladdin Çakıcı benim dava arkadaşımdır.” “Sedat Peker’i severim” diyemezdi.
Eski Türkiye’de vatandaşın karnı doyardı. Aç kalmazdı. Şimdi ki gibi kamyonlarla patates soğan dağıtma ihtiyacı yoktu. Hiçbir devlet yetkilisi “Bu kuyruklar varlık kuyruğu” demezdi. “Eve ekmek götüremiyoruz” diyene “Ananı da al git” demezdi.
Tüm dünya bugünkü kadar bizi kıskanmıyordu(!) belki ama, o dönemlerde kendi aşımızı, kendi ilacımızı üretebiliyorduk. Eski Türkiye’de 2 sente muhtaç olduğumuz dönemler vardı da, turistler gelsin de 2 sent bıraksın diye Türk insanının onurunu ayaklar altına alanlar yoktu.
Eski Türkiye’de Uğur Dündar, Abdi İpekçi, Uğur Mumcu gibi kalemini satmayan, yer altı dünyasına meydan okuyan gazeteciler varken, bugün iktidar tarafından beslenen, 3 kuruşa takla atan havuz medyası mensupları var. Maalesef yeni Türkiye’de gazeteciler mafyanın değil, mafya gazetecilerin foyalarını ortaya çıkartıyor.
Eski Türkiye’de güvenlik güçleri ve ordumuz en güvenilir kurumlar arasındaydı, el üstünde tutulurdu. Yeni Türkiye’de ordumuza kumpas kuranlarla birlikte hareket eden iktidar, mafyayla mücadele etme görevi olan Türk Polisini mafyayı korumakla görevlendirdiğini öğrendik.
Eski Türkiye’de Meclis, vatandaşın kayıtsız, şartsız hakimiyetinin simgesiydi. Yolsuzluk yapan bakanlardan millet adına hesap sorar, Yüce Divan’da yargılanmasını sağlardı. Şimdi meclis sıralarını dolduranlar milletvekilleri, tek adamın emriyle hareket ediyor. Yeni Türkiye’de kendi şirketine gümrük muafiyeti sağlayan, başında bulunduğu bakanlığa kendi şirketinden dezenfektan alımı yapan, hakkında yolsuzluk iddiası olan bakana kimse ses çıkartamazken, muhalif belediyelere yerli yersiz soruşturma açılıyor, kayyum atanıyor. İçişleri bakanı, eski başbakan ve aile efratları olmadık suçlamalara maruz kalırken, meclis sıralarında oturanlar, saraydan gelecek emri bekliyor.
Eskiden Türkiye, dünyada kendi kendine yetebilen 7 ülkeden birisiyken, bugün buğdayı, samanı dahi dışarıdan alıyoruz.
Eski Türkiye’de ortadirek diye birşey vardı. Şimdi ortadirek yok oldu. Bir miktar zengin var. Gerisi fakir.
Eski Türkiye’de insanlar demokratik haklarını kullanarak Beyazıt meydanında haftalarca “Türban” eylemleri yapabilirdi. Esnaf tepkisini ortaya koyabilmek için yazar kasa fırlatabilirdi. “Yollar yürümekle aşınmaz” diyen yöneticilerden bugün değil bunları yapmak sosyal medyada yazdığın 2 satır yazıya tahammülü olmayan, hakaret davası açan yöneticilere kaldık.
Şu an yaşananları, vıcık vıcık ilişkileri gördükçe “Eski Türkiye’yi” özlüyoruz.
Son Söz; “Gelen gideni aratırmış” Atasözü

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER