ETKİNLİKLER YILIN GENELİNE YAYILABİLİR

Rahmet ve bereket günlerini geride bıraktık. Ramazan ayını Afyonkarahisar’da her yıl olduğu gibi bir çok güzellikle beraber yaşadık. Sosyal etkinliklerden, yardımlaşmanın en güzel örneklerine kadar…
Zafer Meydanı’ndaki etkinlikler nedeniyle Ramazan boyunca on binlerce kişi “Meydan”daydı bu Ramazan.
Belediye yönetimi bu etkinliklerin yılın geneline sari olmak üzere yaygınlaşması için çalışmalı bize göre. Elbette her gün olamayabilir ama haftanın belli günleri Zafer Meydanı’nda düzenlenecek etkinlikler vatandaşların ilgisini görecektir. Halep oradaysa, arşın burada. Ramazan etkinlikleri bunun en güzel göstergesi olmuştur.

“MÜLTECİLER” MESELESİ

Ramazan’ın hemen ertesinde, Bayram günleri ile birlikte ülkemiz gündemini “mülteciler” meselesi işgal etmeye başladı.
Halk arasında “mülteciler” olarak bilinen bu insanlara, resmi söylemlerde “sığınmacı”, “düzenli göçmen”, “düzensiz göçmen” gibi isimler veriliyor. Sonuç itibariyle hepsi “Türkiye’ye gelen “yabancılar”ı işaret ediyor.
Afyonkarahisar özelinde baktığımız zaman yabancı misafirlerin ilimizde de epeyce fazla olduğu gözle görülür bir gerçek. Eski İl Emniyet Müdürlüğü binasının Göç İdaresi Müdürlüğü olmasıyla birlikte her gün önünde yüzlerce “yabancı” işlemlerini yaptırabilmek için kuyruklar oluşturuyor. Afyonlular bunları görmüyor mu? Elbette görüyor. Kimimiz onlara yurdundan kovulmuş, acınacak insanlar olarak bakarken, kimimiz ise “istilacı” damgası vurmaktan çekinmiyoruz.
Aslına bakarsanız, Afyonlular arasında bu konuklarımıza eskiden olduğundan daha az tepki var, Afyonlular genel manada misafirliklerini kabul etmiş görülüyorlar.
Bu kabul edişte, mültecilerin davranışlarının eskiye oranla biraz daha “ölçüye-teraziye” gelmiş olması büyük etken.
Lakin, Afyonkarahisar’da “mültecilere tepki yok” demek de yanlış olur. Anlatmak istediğimiz 2-3 yıl öncesinde gösterilen tepkinin bugünlerde azalmış olduğudur.
***
Bayram günleri ile birlikte Türkiye gündemi “mülteciler” üzerinden yeniden yapılandırılmaya başlandı. Bir yanda ırkçı, nefret dolu, mültecileri kötüleyen yorum ve görüntüler var. Bir diğer yanda ise “her ne olursa olsun mültecileri savunmaya çalışan” bir başka durum mevcut.
Biz ikisini de doğru bulmuyoruz.
Afyonkarahisar’ın ve Türkiye’nin “mülteciler” ana başlıklı bir sorunu vardır. Önemli olan bu sorunun nasıl çözüme ulaştırılacağıdır.
“Haydi hep beraber bunları sürelim, çıkaralım” demek ne kadar yanlışsa, sıkıntısını, şikayetini, gördüğü yanlışları dile getirenleri anında “ırkçı” olarak nitelemek de o kadar yanlıştır.
Millet olarak “Mülteciler” üzerinden kurulacak oyunlara, kaos planlarına alet olmamamız gerekir. Mülteciler meselesinde iki ayrı uçta bulunan ve biraz önce bahsettiğimiz her iki grup için de söylüyoruz bunu. Ortada bir sorun olduğunu kabul etmeliyiz. Ama bu sorunun “sürüp-çıkarmak” ile çözülemeyeceğini de görmeliyiz.
Uluslararası fonlardan Türkiye’nin mülteciler üzerinden karıştırılmasına yönelik büyük paralar ayrıldığından bahsediliyor. 2 yıldır bu işin altyapısının oluşturulmaya çalışıldığı, önümüzdeki günlerde bu meselenin daha çok gündemi işgal edeceği konuşuluyor. Toplumun sinir uçlarına dokunacak eylemlerin, olayların gündeme geleceğini belirten konunun uzmanları, tüm vatandaşları dikkatli olmaya çağırıyorlar.
Türkiye’de bu mesele üzerinden başlatılacak gerilimin Suriye’ye sıçratılması, orada Arap-Kürt milliyetçiliği, burada Türk milliyetçiliği pompalanarak yangının körükleneceği öngörülüyor. Sosyal medyadan körüklenecek tahriklere, kavga, cinayet, kundaklama, taciz ve tecavüz olayları da eklenerek toplumsal olayların çıkartılmaya çalışılacağı belirtiliyor. Bu vesilelerle sokağa dökülen halka “hayat pahalılığı” gerekçesiyle yeni kitlelerin eklenmesiyle kaosun genişletilmesi bugünden konuşulan planlar arasında.
Bunlara karşın Türkiye Cumhuriyeti Devleti de ardı ardına “mülteciler”e yönelik geri dönüş planlarını açıklıyor. İnsani görevler yerine getirilirken, Türkiye’nin menfaatlerini koruyacak tedbirler alınmaya çalışılıyor.
PKK gibi bir illeti yerin dibine batıran, terörü neredeyse sonlandırma noktasına getiren Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yönelik saldırıların bitip, tükenmeyeceğinin hepimiz farkındayız.
Türk Milleti ve Devletimiz bu işin de üstesinden gelecektir Allah’ın izniyle. Yeter ki biz öz değerlerimizden, milli birliğimizden taviz vermeyelim. Sultan 2’inci Abdülhamit Han’ın dediği gibi; Hak isteyene hakkı verilir, baş kaldıranın başı kesilir.