Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

FABRİKA, SANAYİ KURULUŞU VE HİSSE SENETLERİNİN ZEKÂTI NASIL HESAPLANIR?

Sanayi kuruluşlarının sermayesini ikiye ayırmak gerekir.
a) Sâbit sermaye; kapalı alan, makineler, servis aracı, lojman vb. tesis ve ekipmanlar mesleği ifaya yarayan bölüm olup zekâttan muaftır.
b) Döner sermaye; kuruluşun nakit para kaynakları, alacak ve borçları, hammadde ve üretilmiş malları döner sermayeyi oluşturur. Burada elde bulunan para kaynakları, hammadde ve üretilmiş malların nakit değerleri hesaplanır, borçlar düşülür, kesin alacaklar eklendikten sonra zekât matrahı ortaya çıkar. Bu değerler toplamı %2,5 tan yıllık zekâta tabidir.
“Bir şirketin hisse senetlerine sahip olan kişi, bu şirketin bina, makine ve demirbaşlarına hissesi oranında ortak olduğugibi şirketin elde edeceği kar ya da uğrayacağı zarara ortak olur.Dolayısıyla bu şirketin kar etmesi durumunda hisse sahibine isabet eden kar payı, tek başına ya da başka birikimlerle birlikte nisap miktarına ulaşır ve üzerinden bir yılgeçerse % 2,5 oranında zekatı verilir.Eğer söz konusu hisse senetlerine, elde tutulup kar payından yararlanmak amacı ile değil de, alınıp satılmak amacı ile sahip olunursa bu hisseler ticaret malı olarak değerlendirilir ve nisap miktarına ulaşırlarsa piyasa değerleri üzerinden ve % 2,5 oranında zekata tabi olurlar.
Ticaret veya yatırım amaçlı olmayan gayri menkullerin gelirinden zekat verilir. Zekat yılı içerisinde ödenecek olan borçlar çıkıldıktan sonra kira gelirleri, diğer gelirlerle birlikte nisap miktarına (80,18 gr. altın veya değeri) ulaşır ve üzerinden bir kameri yıl geçerse kırkta bir (% 2,5) oranında zekatının verilmesi gerekir.
Ticaret veya gelir getirmesi için alınan ev, arsa, daire, dükkan gibi akarların gelirleri ile fabrika gelirleri de zekata tabi olup bunlar da bu kalemdeki diğer birikimlere katılarak birlikte nisaba ulaşması durumunda kırkta bir (% 2,5) oranında zekat verilmesi gerekir. Ticari amaçla yapılan ev, dükkan vb. inşaatlar zekat verilecek gündeki piyasa değeri bedeli üzerinden kırkta bir (% 2,5) oranında hesaplanarak zekat verilmesi gerekir.
Kişinin ticaret amaçlı olmayıp ev, işyeri, çiftlik vb. amaçlarla kullanmak üzere alıp elinde bulundurduğu gayr-i menkuller ile kişinin kullanmakta olduğu arabası zekata tabi değildir. Ancak yatırım amaçlı olarak elde bulundurulan ev, arsa, tarla vb. gayr-i menkuller piyasa değeri üzerinden hesaplanıp kırkta bir oranında zekatlarının verilmesi gerekir. Eğer ele henüz zekat verecek para geçmemişse ve başka zekata tabi mal varlığı da yoksa bu gayr-i menkuller satıldıkları zaman zekatları geçmiş yıllarınki ile birlikte hesap edilerek her yıl için kırkta bir (% 2, 5) oranında zekatı verilir.” https://zekathesapla.tdv.org/
Topraktan Elde Edilen Ürünlerin Zekâtı
Topraktan elde edilen tarım ürünlerinden zekat vermek için nisap miktarı; buğday, arpa, mısır, pirinç gibi saklanabilir ürünlerde, beş vesktir. Bunun günümüzde kullanılan ağırlık birimi ile karşılığı, ürüne göre 653 – 1000 kg arasında değişmekte mesela buğdayda 653 kg’a tekabül etmektedir. Bunların dışındaki ürünlerde ise yukarıdaki maddelerden beş veskinin değeri en düşük olanının kıymetine denk olan miktardır.
Öşür oranı,yağmur veya nehir gibi masraf edilmeden tabii yollarla sulanan araziden alınan üründe 1/10,masraf veya emek ile sulanan arazide 1/20 dir. (İbnü’l-Hümam, Fethu’l-Kadir,Beyrut,II,242-243-250). Nitekim Hz.Peygamber (s.a.v.) “Yağmur ve nehir sularıyla sulanan toprak mahsullerinde onda bir; kova ile sulananlarda ise yirmide bir vardır. “(Buhari,Zekat,55) buyurmuştur.
Toprak mahsulleri için ürünün elde ediliş amacına yönelik masraflar veya borçlar hariç kişinin diğer borçları düşülmez.
Zirai Mahsuller Zekât Hesaplaması İle İlgili Din İşleri Yüksek Kurulunun Görüşü:
Detaylı Bilgi
İmam Ebû Hanîfe’ye göre az veya çok bütün toprak ürünleri zekâta tâbidir (Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 372). İmam Mâlik ve İmam Şâfiî’ye göre bir sene saklanabilen ve gıda amaçlı tüketilen toprak ürünleri zekâta tâbidir (İbn Cüzey, el-Kavânîn, 208; Şîrâzî, el-Mühezzeb, I, 288).Ahmed b. Hanbel’e göre, ölçülebilen, tartılabilen ve kurutulabilen dayanıklı gıda maddeleri ile pamuk ve keten gibi topraktan elde edilen ürünler zekâta tâbidir(İbn Kudâme, el-Muğnî, IV, 155 – 160).Günümüz âlimlerinin çoğunluğuna göre buğday, arpa, mısır, pirinç gibi saklanabilir tarımsal ürünlerden, üretim için yapılan gübre, ilaç vb.ekstra masraflar çıkarıldıktan sonra, geriye kalan ürün, nisap miktarına(beş vesk / ürününe göre 653 – 1000 kg.arası, mesela buğdayda 653 kg.) ulaşırsa zekâta tabi olur.Bunların dışındaki ürünler ise yukarıdaki maddelerden beş veskının değeri en düşük olanının kıymetine ulaştığı zaman(Şeybânî, el – Câmi‘u’s – sağîr, s. 130 – 131) öşür verilir. Bu görüş, nassların ruhuna uygunluğu ve yoksulların lehine olması sebebiyle daha uygun görülmektedir.
Detaylı Bilgi
Kural olarak, sulanması masrafsız olan arazilerden elde edilen ürünün onda biri, masraf edilerek ve emek sarf edilerek sulanan arazilerden elde edilen ürünün ise yirmide biri öşür olarak verilir. Sulama ile birlikte, günümüz tarım şartlarının gerektirdiği gübre, ilaç ve mazot gibi masrafların öşür hesabında dikkate alınıp alınmayacağı tartışmalı bir konudur. Bu ilave masraflar üretimin maliyetinde önemli bir yekûn oluşturduğundan bunların öşürhesaplamasında dikkate alınması görüşü daha uygundur. Bu nedenle tarım ürünleri, sulama masrafları ve yukarıdaki ilave masraflar çıkarıldıktan sonra nisaba ulaşması hâlinde 1/10 oranında zekâta/öşre tabidir. Eğer masraflar çıkarılmadan verilecekse 1/20 oranında öşür verilir.Tarım ürünlerinde nisap miktarı, buğday, arpa, mısır, pirinç gibi saklanabilir ürünlerde, beş vesktir. Bunun günümüzde kullanılan ağırlık birimi ile karşılığı, ürüne göre 653 – 1000 kg arasında değişmekte mesela buğdayda 653 kg’a tekabül etmektedir.Bunların dışındaki ürünlerde ise yukarıdaki maddelerden beş veskinin değeri en düşük olanının kıymetine denk olan miktardır. Seralarda yetiştirilen ürünler için de aynı hükümler geçerlidir. (https://zekathesapla.tdv.org/)
“Hasat günü ürünün hakkını, zekâtını verin.” İbn Abbas, bu âyetteki “hakkahû” sözcüğünün zekât anlamında olarak, öşür (onda bir) veya yarı öşür (yirmide bir)’i ifade ettiğini söylemiştir.
Vergi zekât yerine geçer mi?
Hz. Peygamber ve ilk dört Halîfe döneminde bütün zekât türleri görevli zekât memurlarınca toplanır ve yıl boyunca ihtiyaç sahiplerine dağıtılırdı. Hz. Osman döneminden itibaren “bâtınî mallar” denilen altın, gümüş, nakit para ve ticaret mallarının zekâtı yükümlülerce hesaplanıp verilmesi esası benimsendi. Zekâtın dışında kamu harcamaları için harac, cizye, gümrük, rüsum ve benzeri vergiler ihtiyaca göre örfi olarak alınmağa devam edildi. Zekâtın verileceği sekiz sınıf bizzat Kur’ân-ı Kerîm’de belirtildiği için, onu bunun dışındaki yerlere harcama imkânı bulunmaz: Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Zekâtlar, Allah’ın bir farzı olarak ancak yoksulların, düşkünlerin, zekât toplama memurlarının, kalpleri İslâm’a ısındırılmak istenenlerin, kölelerin, borçluların, Allah yolunda olanların ve yolda kalmışların hakkıdır.”
Günümüzde devlet tarafından çeşitli adlarla alınan vergilerde böyle bir “harcama alanı” sınırlaması yapılmadığı için, verginin zekâttan sayılmaması gerekir. Bu yüzden mümin vergi olarak verdiği meblağı, zekâtından düşemez. Ancak zekât veriyorum diye vergi vermeme hakkı da söz konusu olmaz. Çünkü her devirde İslâm toplumlarında Devlet, kamu harcamaları için zekâtın dışında başka adlarla örfî vergiler almıştır. Zekâtın harcama yerleri dışında kalan kamu hizmetlerinin yürütülebilmesi için buna ihtiyaç duyulmuştur. Çünkü yol, köprü, baraj, elektrik santrali, askerin ve güvenlik güçlerinin harcamaları, sağlık hizmetleri gibi toplumun bütününü ilgilendiren işlerin yürütülmesi zekâtın dışındaki kaynaklardan elde edilen vergi gelirleriyle sağlanır.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER