Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

FETÖ için 24 Kasım 2014 milat olabilir

Afyonkarahisar Baro Başkanı Av.
FETÖ için 24 Kasım 2014 milat olabilir

Afyonkarahisar Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, Burcu Aydın’a verdiği röportajda 15 Temmuz darbe kalkışması sonrası yaşananları, FETÖ’de milat tartışmalarını değerlendirdi.


Burcu Aydın: Sayın Başkanım, paralel devlet yapılanmasına yönelik mücadele tüm hızıyla devam etmekte. Bir hukukçu olarak ne düşünüyorsunuz? Mağduriyetler ve mağdur olma iddialarına yönelik değerlendirmeniz nelerdir? Etik anlamda ve hukuken yapılanlar doğru bir çizgide ilerliyor mu? Bu noktada önerileriniz var mı?
Turgay Şahin:  Devlet ve millet olarak gerçekten büyük bir badire atlattık. Bu tehlikenin ne kadar büyük olduğunu anlatmaya gerek yok. Çünkü hep beraber bunu yaşayarak gördük. Dolayısıyla tehlike ve tehdidin büyüklüğüyle orantılı ciddiyette ve güçte bir mücadele gerekiyordu. Bu mücadele başladı. Şu anda Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edilmesinin üzerinden yaklaşık 2,5 ay kadar bir süre geçti. Olağanüstü Hal Anayasa tanımlanmış bir hukuki rejimdir. İdarenin yetkilerinin güçlendirildiği ama anayasal bir rejimdir. Yani bir hukuk dışılık söz konusu değil. Ben mağduriyetler üzerinden bu mücadelenin konuşulmasını doğru bulmuyorum. Çünkü olağan seyrinde devam ederken, olağanüstü hal yokken her üç karardan iki tanesi bozuluyordu. Adalet polisten, jandarmadan başlayarak kolluğun başlattığı ve nihayetinde mahkûmiyetle sonuçlanan yargı sürecinde her üç karardan ikisi bozuluyordu. Bu ne demektir? Yani kararların yüzde 60’ı mağduriyet yaratıyordu. Yargımızda zaten bir isabetsizlik var. Olağan dönemlerde bile biz böyle bir yanılgı payını öngörüyorken gerçekten son derece elzem bu milletin beka sorunu haline gelmiş bir mücadelede yanılgının olmaması hiç mümkün değil. Ama olağan dönemdeki yargı sapmasına göre bile daha az bir mağduriyet söz konusu. Yani bu aslında mücadelenin güçlü sürdürüldüğü kadar isabetli olunmaya çalışıldığını da gösteriyor.
Tutukluların ve açığa alınanların durumuna yönelik bakış açısı ne olmalı?
Turgay Şahin: Şu anda 35 bine ulaşan tutuklu sayısı ve 60 bin civarında açığa alınan ya da görevden çıkartılmış kamu görevlisi sayısını üst üste koyduğumuzda, her Türk insanının özellikle sizin gibi gazetecilerin bizim gibi hukukçuların etrafında bu yapıdan dolayı tutuklanmış, görevinden olmuş onlarca insanın olması normal. Çünkü teşkilatlandığı 40 yıl boyunca çok ciddi güce erişmiş. Sayıca çok, yüz binlerce insana ulaşmış bir devasa örgütten bahsediyoruz. Bu DHKPC gibi MLKP gibi marjinal bir örgüt değil. Yani üye sayısı 300-500 binle sınırlı olan bir örgüt değil.
Peki, bu örgütü devlet ne zaman ve ne şekilde tanımladı?
Turgay Şahin: Örgütün tanımını 2014 yılı Kasım ayında Milli Güvenlik Kurulu (MGK) şöyle yapmış; “Legal görünüm altında illegal faaliyet gösteren yapı.” Diğer örgütlerde bu yok. DHKPC bütünü ile illegal bir yapıdır. Yani bu örgütün masum bir tabanından söz etmek mümkün değildir. Örgüt üyelerinin tamamı kriminal faaliyetlerde ya da eylemlerde suç işlemek üzere bulunmuş insanlardan oluşur. Bu örgüt legal görüntüsü de olan bu görüntü içerisinde okullar, yurtlar, ticari işletmeler, şirketler, gazeteler, basın, yayın, kitap, kırtasiye akla gelecek her sektörde faaliyet gösteren bir yapıdan bahsediyoruz. Bir kısmı ticari şirket, bir kısmı vakıftır. Bir kısmı okul bir kısmı yurttur. Bir kısmı dernek bir kısmı sendika olarak yasal prosedürü yerine getirilmiş bir çatı ya da kılıf içerisinde faaliyet gösteriyorlar. Dışarıdan bakıldığında bir sendika, bir vakıf gibi görüntüsünü sürekli legalleştirme üzerine kurulmuş. Bu örgüt legal görüntüyü kendisine perde yapmış bir örgüt. Dolayısıyla çok fazla büyümüş ve çok fazla insana ulaşılmış.
Bu örgüt etkin olma yolunda nasıl başarı elde etti?
Turgay Şahin: Bu örgüt birçok insanı da dini bir takım motiflerle kandırmış ve istismar etmiş. Devletin eksik kaldığı yerleri çok iyi tespit etmişler. Yıllardır yurt açığını bir türlü gideremeyen devletin bu açığına karşı her tarafa yurtlar açarak eksik gidermiş. Haçlıların ya da misyonerlerin yaptığının aynısıdır. Osmanlı’nın varlık mücadelesi verdiği yıllarda Konya’da bir Amerikan koleji ve hastanesi açıldığı gibi. Yokluktan istifade ederek okullar açmış hastaneler açmış. Bunun Mersin’de, Tarsus’ta da örnekleri var. Amerikan kolejleri vb. İstanbul’dakiler de malum. Türkiye’nin pek çok yerinde bunların örnekleri var. Bu taktikle insanların nerede ihtiyaç ve eksikleri varsa oraya yönelmişler. Oralara yatırım yaparak orada ki insanları devşirmişler. Bunlar temas eden insanların sayısını yüz binler belki milyonlar olarak değerlendirmek mümkün.
Tam bir milat belirlemek mümkün mü?
Turgay Şahin: Devlet burada bir milat koyuyor. Bir çok kriter var. 17-25 Aralık 2013 tarihi ifade edildi. Bu tarihle birlikte örgütün artık illegal ya da kriminal yüzünü ortaya koymuştur deniliyor. Ama biz Milli Güvenlik Kurulu’nun bildirilerini ve toplantılarını geçmişe dönük olarak inceledik. 17-25 Aralık’tan sonraki Milli Güvenlik Kurulu Toplantılarında bu örgütten hiç bahsedilmemiş. Ta ki 24 Kasım 2014 tarihinde “legal görünüm altında illegal faaliyet gösteren yapı” olarak bahsedilmiş. Yani Milli Güvenlik Kurulu’nun ilgi alanına girdiği tarih 24 Kasım 2014’dür. 17-25 Aralık 2013 tarihinden bir yıl sonra. Devlet ve yargı bir milat belirleyecek. Kadimden beri örgütün kurulduğu 40 yıl öncesinden başlayarak bunlara yardım yapmış, çocuğunu emanet etmiş herkesi örgüt üyesi gibi görmeyecek. Çünkü bu devletin en yetikli ağızlarından ifade ediliyor ki doğrusu da budur. Daha önce devlet tarafından da himaye gören, teşvik verilen bir yapı hüviyetindeydi. Dini, milli, hayri bir hizmet yapan görüntü arz ediyordu.
Masumiyetin derecesi ile miladı tanımlamak mümkün mü?
Turgay Şahin: Devlet ve yargı belli bir dönemi inceleme dışı bırakıp bunu bir suç unsuru olarak değerlendirmeyecek. Başka bir şeyde; Yine devlet büyüklerimizin ifade ettiği tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet denilen piramitten bahsediyoruz. Başka hiçbir örgüttü böyle bir masum taban yok. PKK’nın, DHKPC’nin, MLKP’nin masum tabanları olamaz. Ama örgütün kiriminal yapısın bilmeyen bir masum taban olduğunu en yetkili ağızlar ifade ettiler. Yine bu yargılama ve soruşturma sürecinde bu masum tabanın konumuna, mesleğine, belki tahsiline bulunduğu yere göre masumiyetlerinin derecesi saptanacak ve bunlar hayri çalışmalara ortak olduklarını düşünerek destek vermişlerse yine bu süreçte bunlar suçlanmayacaklar. Bunlar ifade ediliyor. Burada sorun şu; Ceza Hukukumuz da bir kere milat diye bir şey yok. Bizde sadece zaman aşımı kavramı var. Üstelik bu terör suçlarında zaman aşımı çok uzun bir süre. 17-25 Aralık tarihinden çok öncesi kapsıyor. Ben burada bir yasal düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu düşünüyorum. Terör örgütleri sınıflandırılır FETÖ gibi legal görünüm altında faaliyet gösteren yapılar için devletin bu yapıyı terör örgütü olarak ilan ettiği tarih bir milat ve başlangıç tarihi olarak alınır. Bu düzenleme yapılabilir. FETÖ için 24 Kasım 2014 tarihi milat olabilir. Ya da başka milatlar. Eğer bunu yapmazsak yargının yorumuna bırakacağız. Yargı da böyle bir eğilim olduğunu gözlemliyorum.
FETÖ’ye yönelik kesinleşen bir ceza var mı?
Turgay Şahin: Şu ana kadar bu örgütle ilgili verilmiş bir kararı sadece Erzincan Ağır Ceza Mahkemesi’nden duyduk. Ama kesinleşmiş değil. Yargıtay incelemesinden henüz geçmedi. O yüzden bilmiyoruz. Ama bence yargıyı bu yükten kurtarmak için Türkiye’nin birçok yerinde Ağır Ceza Mahkemeleri var. Her Ağır Ceza Mahkemesi’nin farklı bir standart uygulamasının önüne geçmek için bir düzenleme yapılabilir. Devlet olabildiğince hassas davranmaya çalışıyor. Nitekim itiraz komisyonları da var. Devlet bir kere yanlış yapabileceğini kabul edebiliyor. >> Burcu AYDIN’ın Röportajı

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti