GAZETECİLİK ZOR ZANAAT

Çok değerli Kocatepe Gazetesi okurları, bundan böyle nasipse haftada bir yazılarımızla sizlerle birlikte olmaya çalışacağız. Kocatepe Gazetesi’ne geçişimiz 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne denk geldi. Bu vesile ile bütün basın emekçisi arkadaşların gününü kutluyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.
Gazetecilik zor bir meslek. Gecesi gündüzü olmayan, bayramda dahi haber peşinde koşulan, insanın kendisine ayıracağı özel zamanın çok az olduğu bir iş kolu. Diğer aile fertlerinin çok yakındığı, seni çok fazla aramızda göremiyoruz dediği bir zanaat.
İnsanları memnun etmenin de çok çok zor olduğu bir alan gazetecilik. Gazetecinin de öyle bir kaygısı olmamalı zaten. İnsanları memnun etmeye yönelik haber yaparsa gazetecilik yapmış olmaz. Ona sipariş usulü haber yapmak, adrese teslim gazetecilik! denir. Böyle insanlar yok mu, var elbette ki. Bunların yaptığına gazetecilik denmez. Böylesi kimseler gazeteciliğin itibarını yerle bir etmeye gayret edenlerdir. Gerçek gazeteci arkadaşlar böyle kimselere prim vermemeli hatta içlerinde barındırmamalı. Otokontrol sistemi çalıştırılırsa bir şekilde sistem dışına çıkacaklardır.
Yaptığı haber için tehdit edilen, darp edilen.. gazeteciler de var. Gazeteci ne olursa olsun doğru bildiği yoldan şaşmamalı. Kuru tehditlere, şantajlara pabuç bırakmamalı. Böylesi durumlarda devletimizin yetkili organları var. Gazeteci de mevzuyu şahsileştirmemeli. Birilerine öfkesi, kini var diye onları diline, kalemine dolamamalı. Haber yapılmaya değer bir durumları var ise, şahsi duygularını karıştırmadan haberini yapmalıdır.
Gazetecilik etik ilkelerine uyulmalıdır. Ender de olsa bazen ülke çapında duyduğumuz, gazetecilik mesleğini birilerinden para veya iltimas kazanmak için tehdit ve şantaj amaçlı kullanmamalıdır, kullananlara müsamaha edilmemelidir. Ne tehditlere pabuç bırakmalı, ne de kimseyi tehdit ve şantaj etmelidir.
Basın hürdür, sansür edilemez. Gazeteci, insanların kişilik haklarına yönelik saldırıda bulunmadıktan sonra, haber değeri olan her konuda yazısını yazıp haber yapabilir. Böyle bir ihlal olduğunu görenler de yasal haklarını kullanabilir. Milli güvenliği tehdit eden, Anayasayı ihlal eden ve devlet sırrı taşıyan nedenler dışında gazetecinin yazısı, haberi, çektiği görüntüsü sansür edilemez. Gazeteci gerekirse kalemini kırar, üç kuruşa satmaz ve sansüre karşı çıkar. Sansüre uğradığından dolayı mesleğini bırakmayı tercih eden gerçek gazeteciler çok olmuştur, olmaya da devam edecektir. Tabii mesleklerini sürdürebilseler daha iyi olacaktır lakin objektif bir şekilde gazetecilik yapamadıktan sonra o mesleği yapmanın da bir anlamı yoktur.
Gazeteciler Cemiyeti de bu mevzular ile yakından ilgilenir ve üyelerinin, basın mensuplarının haklarını korumaya çalışır. Onların özlük haklarını geliştirmek için mücadele verir. Basın yayın ile ilgili bu organlar da çok önemlidir.
Yazımı Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözüyle noktalayayım:
“ Basın milletin müşterek sesidir. Başlı başına bir kuvvet, bir okul, bir öncüdür”.