Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“Gelecek için hazırlık ve planlamaları tamamladık”

İstifasıyla ilgili tartışmalar yaşanan

İstifasıyla ilgili tartışmalar yaşanan ve önümüzdeki günlerde görevinden ayrılmaya hazırlanan AFJET Genel Müdürü Yusuf Ulutürk, “Bu yıl yaşanan sıkıntıların tekrarlanmaması için tüm tedbirleri aldık. AFJET’in geleceğe sağlıkla yol alması için tüm planlamaları yaptık” dedi

Önümüzdeki günlerde AFJET’deki görevinden ayrılmaya hazırlanan ve istifasını sunan AFJET A.Ş.’nin Genel Müdürü Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Yusuf Ulutürk, geçtiğimiz kış sezonunda yaşanan ısınma sorunu ve şikâyetlerini jeotermal enerjinin tüm kuyuları ve çalışma sahasında Kocatepe Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Burak Aydın’a değerlendirdi. Gelecek yıllarda bu tür sıkıntıların yaşanmaması için tüm tedbirleri aldıklarını belirten Yusuf Ulutürk, “Genel Müdürlük’ten istifa dilekçemi Şirket Yönetim Kurulumuza sundum. AFJET Yönetim Kurulu önümüzdeki hafta dilekçemi değerlendirecek. Açıkçası yaşananların ardından görevimde kalmayı düşünmüyorum.” dedi.
“ŞİRKET 1996 YILINDA KURULDU”
Sözkonusu değerlendirmeyi geçtiğimiz kış sezonunda yaşanan şikâyet ve sorun döneminde yapmak istendiğini belirten Yusuf Ulutürk, “Özellikle ısı mevsiminin sonuna doğru bir kritik yapmanın daha doğru olacağını düşündük. Bu görüşmeyi AFJET A.Ş’nin Saraydüzü- İsmail köy sınırlarında yeni keşfettiğimiz jeotermal sahasındayız. Şu anda AF25 kuyumuz var. Biz bu kuyudan 3 megavatlık elektrik üretimi yapıyoruz. Aynı zamanda çok sıkıntılı dönemlerde şehir ısıtmasına vermiş oluyoruz. Konuyu çok iyi anlatabilmemiz için konunun başından sonuna kadar iyi bir kronolojik sıralamayla bunu anlatmaya çalışacağım. AFJET A.Ş 10 Eylül 1996 yılında açılan bir şirket. Ama kuyu araştırmaları ve diğer çalışmalar 1989-1990 yıllarına dayanmaktadır. Maden Tetkik Aramanın (MTA) ilk AF1 kuyusu dediğimiz biraz daha kuzey tarafta olan kuyusuyla başlıyor. Burada kuyuda 96-100 derece sıcaklıkta su bulunduktan sonra o zamanki büyüklerimizdeAFJET A.Ş kurma fikri oluşuyor. Afyon’un hatta Türkiye’nin ilk termal oteli olan Oruçoğlu Termal Otel’in kullandığı AF9 dediğimiz bir kuyuyu rahmetli Yılmaz Oruç’un önderliğinde MTA açıyor. Daha sonra AF10 dediğimiz kuyular ve bu sırada MTA’nın çeşitli araştırmaları var. Biz bu bölgeye AFJET’in ilk üretim yaptığı sahalar diyoruz. Yani 1’den 10-11-12 ve 13’e kadar olan kuyular AFJET A.Ş’nin ilk üretim yaptığı sahalardır. Bu üretim kuyularını AFJET 2010 ile 2013 yıllarının sonuna kadar bu kuyuları şehir ısıtmasında kullanmaya başladı.” dedi.
“14 YILDA AFJET A.Ş ÇOK
ÇEŞİTLİ BADİRELER ATLATTI”
AFJET A.Ş’nin 1996 yılında kurulduğunda 10 bin konut kapasitesini ısıtmak üzere planlama yaptığını belirten Ulutürk, “Bu planlama kapsamında Dervişpaşa-Dumlupınar Mahalleleri ile civarındaki Kasımpaşa Mahallesi’nin bir miktarını ısıtmak için AFJET A.Ş kurulmuştu. O zamanlar AFJET A.Ş’nin 3 bin 750 abonesi vardı. Yaklaşık 4 bine yakın yani 400 bin metrekare kapalı alan ısıtması sağlanıyordu. Dört bin konut eşdeğeri ısıtma yapıyordu. Hedef 10 olmasına rağmen o zamanki teknolojik şartlar ve teknolojik sıkıntılardan dolayı abone sayısı 3 bin 750’de kalmıştı. Hatta biz 2010 yılında ilk göreve başladığımızda abonelikler ve yeni binalara jeotermal ısı verilmesi kapatılmıştı. AFJET A.Ş 1996 yılından 2010 yılına gelene kadar çok farklı badirelerden geçti. Çok çeşitli sıkıntılardan geçti. Ben göreve ilk geldiğimde burada 6 tane üretim kuyusu vardı. Şirket reenjeksiyon yapamıyordu. Bu altı tane üretim kuyusu artezyen çalışıyordu. Birkaç reenjeksiyon yapılan o dönemde başarılı olunamamıştı. Reenjeksiyon bilindiği üzere termal suyun tekrar kaynağına geri verilmesidir. O zaman dışarıya deşarj yapılıyordu.” diye konuştu.
“3 ŞUBAT 2002 DEPREMİNDE JEOTERMAL SU BİR SÜRE ÇEKİLDİ”
Yusuf Ulutürk, 3 Şubat 2002 tarihinde meydana gelen Çay-Sultandağı depremi sonrası artezyen kuyularındaki sıcak suyun komple gitmesiyle şehir içi ısıtması biraz kesildikten sonra işçilerin suyun geri gelmesi için beklediklerini belirtti. Ulutürk, “AFJET yani jeotermal su o zamanlar bu aşamadaydı. Biz göreve başlamadan 2009 yılında AFJET A.Ş’nin özellikle şehir içerisindeki sıkıntıları alt yapı sorunlarından dolayı AFJET A.Ş’nin kapatılması gündeme gelmişti. Doğalgaz grubunun bu yerlere doğal gaz verip bunu sadece birkaç tesise kullandırılarak jeotermal enerji kapasitesinin çok fazla yeterli olmayacağıyla ilgili bir durum vardı. Hatta bir üniversitemiz bununla ilgili bir rapor hazırlamıştı. Mevcut konut ısıtmasının 3 bin 750’de 4 bin civarında kalması, bu sayının arttırılmayıp farklı yerlere ısı verilmemesiyle ilgili telkinleri ve görüşleri olmuştu.” şeklinde konuştu.
“GENEL MÜDÜRLÜK GÖREVİ TEKLİF EDİLDİĞİNDE YAPILABİLECEKLERİN TAAHHÜDÜNÜ VERDİM”
2010 yılında kendisine AFJET A.Ş Genel Müdürlük görevi teklifi getirildiğinde konu üzerine 6 toplantı yapıldığını aktaran Ulutürk şu ifadeleri kullandı: “Ben su araştırma kökenli bir mühendisim. Daha önce DSİ’de bunun soğuk su tarafını yapıyorduk. 2008-2010 yılları arasında da bu bölgenin doktora tezini yaptım. Buradaki suların jeotermal kökeni ve kökenlerin araştırılması, rezervuar mühendisliğiyle ilgili doktora yaptım. Bu toplantıları yaptığım sırada şöyle bir öneride bulundum. Biz burada 15 bin konut eşdeğeri ısıtma yapabiliriz. Üç megavat elektrik üretimi yapabiliriz. Beş yüz dönüme yakın sera ısıtması yapabiliriz. Termal otellerimiz bilindiği üzere jeotermal kuyuları kendileri kullanıyorlardı. Sadece Oruçoğlu Termal Otel’in kendine ait kuyusu vardı. Diğer otellerimiz kuyu açmışlardı ama çok düşük sıcaklıklarda ısı vardı. Hatta bazı otellerimiz kış aylarında soğuktan dolayı müşterilerine elektrik sobası veriyorlardı. Özellikle Kütahya-Antalya karayolu üzerinde gelişen turizm bandı üzerindeki otellerimize termal suların bir noktada verilerek bu işin 10 bin yatak kapasitesini sağlayacağıyla ilgili bir taahhüdüm vardı. Bu sözünü ettiklerim AFJET A.Ş yönetim kurulu defterlerinde yazmaktadır. 1 Ocak 2010 tarihinde AFJET A.Ş Genel Müdürlüğü görevine başladığımda benim taahhüdüm şuydu; 15 bin konut eşdeğeri ısıtma yapacağım. Üç megavat elektrik üreteceğim. Bunun yanında 10 bin yatak kapasitesine sahip büyük otellerin gelişmeleri, ısıtma ve kullanım sularıyla ilgili çalışma yapacağım. Maksimum 500 dönüme yakın seranın ısıtmasıyla ilgili bir taahhüdüm vardı. Bunun yanında meyve kurutma ve jeotermal enerjiden çamaşır yıkama, kurutma fabrikası ile ilgili çalışmalarımız oldu. Fakat o zamanki çalışmalarda bunun ekonomik olmadığını görünce bu çalışmayı sonraya erteledik. İnşallah önümüzdeki yıllarda bunlarda yapılır.”
“Sonuç olarak jeotermal enerji rezervuarı açısından söylüyorum; Şu anda biz AFJET’in 2010 yılından sonra bizim jeofizik çalışmalarını yaptık. Gerek emti ölçüleri, gerek gravite ölçüleri, gerekse des ölçüleriyle tespit ettiğimiz yeni sahada Kocatepe Gazetesine bilgiler veriyorum.” diyen Ulutürk, “Bu sahanın kuzeyinden geçen Fethibey fayı eteklerinde yaklaşık olarak 10’a yakın kuyu açtık. Daha önce 106-110 derece sıcaklıkta bilinen AFJET A.Ş’ninsıcak suyu 129 dereceye kadar şu anda üretim yapmaktadır. Görüntüye giren arkadaki kuyu şu anda 128 derece sıcaklıkta yüz litrelik bir debiye sahiptir. Ama biz 80 litrelik pompa kullanıyoruz. Şu anda 2,76 megavatlık sahada üretim yapıyoruz. Elektrik santralimizde bunu daha detaylı anlatacağım. Türkiye’nin ilk kamu kaynaklı olan jeotermal santralini de şirketimiz sahip olmuş oluyor.” ifadelerini kullandı.
“GELECEK 20 YIL PLANLANIP DÜZGÜN KALİTELİ ISITMA TEDBİRİ ALINDI”
Yusuf Ulutürk, geçtiğimiz kış aylarında yaşanılan ısınma sorununa değindi. Ulutürk şunları kaydetti: “Özellikle şunu belirtmek istiyorum. AFJET A.Ş 2010 yılından sonra mevcut sahayı İsmail köyüne kadar, Saraydüzü’ne kadar geliştirerek kendi abone sayısını, ısıtma bölgelerini bu sahaya güvenerek yapmaya başladı. Özellikle kış aylarında olan bazı sorunlar yerinde gördüğünüz gibi sadece yerli olan pompalarımızın belli bir müddet sonra belli bir süreden sonra çok fazla çalışma saati aşırı metal yorulmasıyla devre dışı kalıyor. Bu nedenle kısa süreli ısıtma sorunları yaşanıldı. Ama burada da görüldüğü üzere biz şirket olarak ve Genel Müdür Yusuf Ulutürk olarak önümüzdeki özellikle 20 yılın planlamasını yaptık. Biz bu özelliklerde ki sahayı yüzde 95’e yakın çektiğimiz suyu tekrar yer altına basarak yani reenjeksiyon yaparak önümüzdeki 20 yılda da kaliteli ve düzgün ısıtmayı sağlayacak tedbirler alındı. Bundan dolayı vatandaşlarımız müsterih olsunlar. Biz şirket olarak ve bu işin başındaki kişi olarak önümüzdeki yıllarda inşallah Sayın Valimizde ithal pompalarla ilgili söylemişti. Gerekli siparişler verildi. İnşallah önümüzdeki yıl bu tür sorunlar olmayacak. Isı kaybı yaşanmayacak. Şunu da söylemiş olayım;
“AFJET TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK MÜHENDİSLİK YAPISIDIR”
Afyonkarahisar’da jeotermal enerji hakkında doğru bilinen yanlışlara açıklık getiren Ulutürk şöyle konuştu: “Halen daha vatandaşlarımızın yanlış algıladıkları bazı şeyler var. Halen daha jeotermal suyun eski Devlet Hastanesi’ndeki yerden çıktığını sanıyorlar. Şunu iyi bilsinlerki bizim jeotermal suyumuz Ömer-Gecek, Saraydüzü-İsmailköy dediğimiz sahadan çıkmaktadır. Şehir merkezine 16 kilometre uzaklığımız var. Sıcak suyun 16 kilometrelik birde dönüşü var. Toplam 32 kilometredir. Birde şehir içerisinde 300 kilometrelik boru ile bu sıcak suyu dolaştırıyoruz. Burası uzunluk olarak Türkiye’nin en büyük mühendislik yapısıdır. Dünya’da 50 kilometreden su taşıyan İzlanda vardır. İkinci olarak Afyon vardır. Birde 24 kilometrelik hattı olan danışmanlığını yaptığımız Sındırgı vardır. Ama Sındırgı’da tek hat gitmektedir. Orada yaklaşık 3 bine yakın konut ısıtması yapılmaktadır. Dönüşü yok ama Afyonkarahisar’da var olan sistem şu anda Türkiye’deki en büyük mühendislik yapısıdır.”
“JEOTERMAL KAYNAĞIN
GELECEK NESİLLERE
AKTARILMASINI ÖNEMSEDİK”
Bir diğer konunun da uzak mesafeden jeotermal enerji aktarımının olduğunu ifade eden Ulutürk şunları söyledi: “2010 yılından önce jeotermal su şehre kadar geliyordu. Şehirdeki ısı merkezinde eşanjör dediğimiz ısı değiştiriciden geçtikten sonra geri döndürülemiyor, deşarj edilmek zorunda kalıyordu. Ama biz bu jeotermal kaynağın ne kadar değerli olduğunu bilerek, gelecek nesillere aktarılmasına önem verdiğimiz için 2010 yılında proje yaparken şöyle bir sistem kurduk. Biz ısı merkezimizde eşanjörlerimizle ısı değiştiricilerimizden 96 derece olan su çıkıyor. Eşanjörden çıkıp karşıdaki şehirden gelen 45 derece suyu ısıtıp 90 dereceye çıkarıyor. Bizim buradan çıkıp 55-60 dereceye düşen sıcak suyumuzda reenjeksiyon havuzlarımızda biriktirilip 10 kilometre ilerideki reenjeksiyon kuyularına basılıyor. Taahhütler verilirken hangi kuyularla hizmetin devam edeceğinin hepsinin hesabı yapıldı. Hat büyük, reenjeksiyon kuyularına tekrar basıldığı için jeotermal enerji açısından sürdürülebilir bir özellik taşıyor. Biz reenjeksiyonu yapmazsak kısa zamanda havzadaki jeotermal suyumuz tükenebilir. Tabii ki hiçbir kaynak gibi jeotermal enerjide sınırsız değildir. Çöküntü depremi dediğimiz çöküntüler olabilir. Çünkü alttaki suyu boşaltıyorsunuz. Bu su boşaldığında bir boşluk oluşuyor. Nevşehir-Kozaklı’da aşırı su çekiminden dolayı gündüz büyük bir alan çöktü. Çöküntü depremi dediğimiz çökmeler oluştu.” >> Burak AYDIN’ın Haberi