İyilik, güçlü bir hazinedir. Herkes iyi olmak zorundadır. İyi ve yararlı insan, cemiyetin güzel değerlerine karşılık beklemeden değerler katandır. Bunun için herkes, iyiliklerini güçlüler yani mal, mülk, makam sahipleri için değil, haklılar ve mazlumlar için kullanmalıdır. Huzurlu yaşamanın yolu budur!..
“Güç bende, yetki bende, haklı ya da adaletli olmama gerek yoktur.” diyenleri çok gördük. Şimdi hiç birisinde ne güç, ne yetki, ne de haklı bir tarafları yok. Geçmişte her türlü güç ve yetkiyi kendisinde görüp haksızlığa ve vefasızlığa sebep olanların şimdi isimleri bile hatırlanmıyor. Günümüz yozlaşan toplumlarında böyleleri sayesinde güçlüler hep haklı gibi görünüyor. Bir sürü de dalkavukları oluyor. Ama makam bitince ortada kimse yok.
Hak zayi olmaz. Yani güç gelip geçici, hak kalıcıdır. Haklılar bu dünyada olmazsa da ahirette mutlaka mükafatını görecekler. Ya haksız olup da geçici makama sığınıp can yakanların hali nice olur?
Unutulmamalı ki, kim kuvvetine aldanarak zayıfları hor görürse, onun kuvveti başına bela olur. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste!
Makam, para ve politik güce aldanıp, her makamın ve servetin kendi hakları olduğunu düşünenler, haklı ve haksızı incelemeden menfaatin ve gücün esiri olurlar. Hakkı, kuvvete sığınmaya zorlarlar. Oysa güçlü olan Allah’tır. Ve Allah haklının ve mazlumun yanındadır.
Güçlüler, aslında haklıların haklarını da korumakla görevlidirler. Cenab-ı hak güçlülere adaletle hükmetmeyi emrediyor. Hakkı yenenlerin haklarını yöneticiler korumayacaksa kim koruyacak?
Bu günkü gücüne sığınıp dünyayı zehir edenler, “ dün neydim, bugün neyim, yarın ne olacağım?” diye düşünsünler.
Aziz dostlar; Herkes hakkı aramalı, haklı olmalıdır. Güçlülerde hakkı gözetmeyi başarırlarsa dünyamız güllük gülistanlık olur.
Aziz Aslan
GÜÇLÜ MÜ HAKLI, HAKLI MI GÜÇLÜ?
YAZARLAR
TÜMÜ