Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

GÜNEY TÜRKİSTAN- AFGANİSTAN

Yüz ölçümü 652.230 km2, nüfusu 36.5 milyon (2018) olan dost ve kardeş ülke Afganistan’da Özbek ve Türkmen, Kızılbaş, Kazak, Kırgız, Karakalpak Türk nüfusunun yanında akraba topluluklar diyebileceğimiz Peştunlar, Tacikler ve Hazaralar yaşamaktadır. Nüfusun yarıya yakınını Peştuniler oluşturur. Tacikler Afganistan’ın ikinci kalabalık etnik grubudur. Ülkenin kuzey, kuzeydoğu ve batı bölgelerinde yaşarlar.
Türkler de Afganistan’daki önde gelen etnik gruplardan biridir. Afganistan’ın kuzeyinde Afgan Türkistan’ı ya da Güney Türkistan olarak bilinen bölgede yaşarlar. Bu bölge Afganistan sınırları içinde yer alsa da tarihi, etnik, kültürel ve jeo-politik olarak Türkistan’ın bir parçasıdır. I. yüzyılda gelen Yüe-Çi Türklerinden Nadir Şah Avşar’a (ölümü 1747) kadar Afganistan Göktürkler, Gazneliler, Selçuklar, Timuriler, Şeybaniler, Harzemşahlar, Avşarlar gibi Türk devletlerinin yönetiminde bulunmuş ve bu yönetimlerin her biri ülkede güçlü etkiler ve izler bırakmışlardır (Oğuz, 2001: 43-44).
Afganistan Türkleri kendi aralarında Özbek, Türkmen, Kızılbaş, Kazak, Kırgız, Karakalpak, vs. gibi birtakım gruplara ayrılırlar. Bu grupların en önemlileri ise Özbekler ve Türkmenlerdir.
Özbekler Afganistan’daki en kalabalık ve en önemli Türk grubudur. Afgan Türkistan’ında özellikle Kunduz, Şıbırgan, Taş Kurgan, Mezar-ı Şerif, Belh, Meymene, Aliça ve Bala Murghab’ta yaşarlar (Dursun, 1998/1999: 57). Oğuz Türkçesinin kendilerine has olan Özbek şivesini konuşurlar ve Sünni’dirler. Kendi aralarında kabilelere ve klanlara ayrılmalarına karşılık en önemli ayrım, Afganistan’da yüzyıllardır yaşayan Özbeklerle, buraya Rus baskısından kaçarak kuzeyden gelen Özbekler arasındadır. Sonradan gelen Özbekler “muhacir” adı altında kendilerine has farklı bir alt kimlik oluşturmuşlardır (Glatzer, 1998: 172).
Türkmenler Afganistan’daki ikinci kalabalık Türk grubudur. Afgan Türkistanı’nda özellikle Kunduz ve Herat arasında yaşarlar. Kabile sistemi Türkmen toplumunda son derece etkilidir. İran’daki Yomut Türkmenlerine ve Türkmenistan’daki Teke Türkmenlerine karşılık Afganistan’daki Türkmenlerin tamamına yakını Ersari boyuna mensuptur. Ancak, Afganistan’da az sayıda Teke ve Yomut Türkmeni de vardır (Adamec, 1991: 232; Oğuz, 2001: 45).
Afganistan Türkmenleri ülke ekonomisinde oldukça etkilidir. Özellikle, deri, yün ve yün halı üretirler. Ancak, politikada fazla etkili değillerdir. Bunun sebebi, Afgan hükümetlerinin Türklere yönelik baskıcı tutumlarıyla açıklanmaktadır (Adamec, 1991: 232; Oğuz, 2001: 46).
Afganistan’da Özbek ve Türkmenlerin dışında, nüfusları oldukça az olan Kazak, Kırgız, Karakalpak, ve Kızılbaş gibi başka Türk grupları da vardır (Çınarlı, Ö. 2012).
Stratejik konumu sebebiyle “Asya’nın Kalbi” olarak nitelendirilen Afganistan, tarih boyunca pek çok büyük devletin hâkimiyeti kurmak istediği bir ülke olmuş, uzun ve yıpratıcı işgal ve savaşlar sebebiyle Afganistan’da sağlıklı bir siyasî yapının tesis edilmesi mümkün olmamıştır.
7. yüzyılda İslam orduları Afgan topraklarına ulaşmış, halkın hızlı bir şekilde İslamiyet’i benimsemesine karşın burada bir devlet yönetimi teşekkül etmemiş, bölge uzunca bir süre bölgesel yönetimler tarafından idare edilmiştir. 9. yüzyılın ikinci yarısında kısa bir süre Sâmânilerin hâkimiyeti altında kalan Afganistan topraklarında, yüzyılın sonlarına doğru kurulan Gazneliler Devleti ile birlikte Türk hâkimiyeti başlamıştır. Daha sonra bölgede Selçuklular, Gurlular, Harizmşahlar hüküm sürmüş, 13. yüzyılın başlarındaki Moğol istilası ile birlikte 150 yıl kadar sürecek olan Moğol hâkimiyeti dönemi başlamıştır.
Afganistan 16. yüzyılın ilk yarısından itibaren yine bir Türk devleti olan Babür İmparatorluğu’nun hâkimiyeti altına girmiştir. Babürlüler sınırlarını Hindistan içlerine kadar ilerletmiş ve giderek devletin ağırlık merkezi Hindistan’a kaymış, bunun üzerine Batı Afganistan coğrafyasında İran ile Babür Devleti arasında kalan bölgede yerli kabileler önce iki devletten birinin yanında yer alarak imtiyaz kazanmış, daha sonra giderek daha bağımsız hareket etmeye başlamıştır. Bu süreç Afganistan’da millî bir devlet fikrini de beslemiş ve nihayet 1747 yılında Ahmed Şah önderliğinde Dürrani Hanedanı olarak bilinen bağımsız bir devlet kurulmuştur. Ancak 18. yüzyılın sonları ve 19. yüzyılın başlarında Dürrani Hanedanı’nda taht mücadeleleri baş göstermiş, nihayet 1826 yılında Dost Muhammed Han tarafından siyasi birlik sağlanarak Barakzay Hanedanı kurulmuştur.
18. yüzyıldan itibaren Afganistan, Ruslarla İngilizler arasında çok uzun sürecek bir mücadeleye konu olmuştur. 1839 yılında gerçekleşen ilk İngiliz işgali kısa sürede bertaraf edildiyse de, 1878-1880 yılları arasında ikinci işgal gerçekleşmiştir.1893 yılında İngilizlerle imzalanan antlaşma ile belirlenen “Durant Hattı”, Güney Afganistan ile Hindistan (bugün Pakistan) sınırını belirlemiş, fakat belirlenen sınır sebebiyle pek çok Afgan ülke sınırlarının dışında kalmış, bu da Afganistan için kalıcı bir sınır sorununun başlangıcı olmuştur.
1919 başlarında, babası Habibullah Han’ın yerine geçen Emanullah Han, Afganistan’ın bağımsız bir devlet olarak tanınması için uluslararası bir çaba içerisine girmiş, bu durum İngiltere ile kısa süreli bir savaşa neden olduysa da, Afganistan 8 Ağustos 1919’da imzalanan Ravalpindi Antlaşması ile bağımsızlığını ilan etmiştir.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER