Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

HACIBEKTAŞ ŞÖLENLERİNDEN İZLENİMLERİM

Türk kültür ve fikir hayatının çok önemli şahsiyetlerinden biri olan Hacı Bektaş Veli, kendi adını taşıyan kentimizde, her yıl 16-18 Ağustos tarihlerinde düzenlenen törenlerle anılmaktadır. Ben 1975, 1976 ve 1977 tarihlerinde bu törenleri ve gerçekleştirilen şölenleri ileyebilme bulmuştum. Yaşamını İstanbul’da sürdüren ozan dostum Adil Ali Atalay’ın aracılığıyla, “Hacı Bektaş’ı Turistik Bakımdan Güzelleştirme Derneği’nin Ankara şubesindeki genç dostlarım, benim kentte konuk edilmemi sağlamışlar ve üç gün süreyle Hacı Bektaş’ta benden ilgilerini esirgememişlerdi. Ne var ki Hacı Bektaş’ta büyük bir kalabalık vardı. Törenleri düzenleme kurulunda görevli olanlar şaşkın haldeydiler. Merhum dostum Ümit Kaftancıoğlu olmasaydı, yatacak bir yer bulamayabilirdim. Onun aracılığı ile bulduğum yer, Kız Meslek Lisesi idi. Bir yatak bulunmuştu ama, ne çarşaf ne de yastık, battaniye vb. vardı!…
***
1975 yılındaki düzenlemenin ilk gününde Üstad Bedri Noyan, Celal Ulusoy ve Prof.Dr.Neşet Çağatay’ın konferanslarını dinlemiştim. Gece ise ozanlar şöleni vardı ve gecenin yıldızı Âşık Mahzuni idi… İkinci gece, ozanlar yarışması yapılmıştı. Hazım Zeyrek başkanlığında Ümit Kaftancıoğlu ve Âşık Hüseyin Çırakman’dan oluşan jüri önünde yarışan ozanlar, Hacı Bektaş Velî’nin fikirlerini konu alan deyişler okumuşlardı. İlk elemeyi geçerek finale kalan âşıklar şunlardı: Şahsenem Bacı, Feyzullah Çınar, Hüseyin Kaçıran, Arabi Demir, Hüdai, Hasan Devrani, Divani, İsmail İpek, Emini Düştü ve Semai…
Final yarışması iki bölümde yapılmış, kimi ozanlar sazıyla, kimileri de salt sözüyle yarışmışlardı. Sazsız yapılan yarışmada birinciliği Hüseyin Kaçıran, ikinciliği Hasan Devrani, üçüncülüğü ise Divani almıştı… Sazıyla yapılan yarışmanın birinciliği Şahsenem Bacı almış, Emini Düştü ikinci, İsmail İpek de üçüncü olmuşlardı. Ayrıca Arabi Demir, Feyzullah Çınar ve Kul Semai’ye de mansiyon ödülü verilmişti.
Birincilik ödülü alan Hüseyin Kaçıran’ın şiiri şu idi:
HACI BEKTAŞ VE ATATÜRK
Şu müsbet ilimin kapısını açan
Biri Hacı Bektaş biri Atatürk
Bu vatana en çok emeği geçen
Biri Hacı Bektaş biri Atatürk

Yazdıkları yarı Türkçe erenler
Konuştular sözü Türkçe erenler
Kim okuttu bizi Türkçe erenler
Biri Hacı Bektaş biri Atatürk

Uyuma nöbetçi uyan ha uyan
Adını Yeniçeri Mehmetçik koyan
Erkekle kadınlar eşittir diyen
Biri Hacı Bektaş biri Atatürk

İsmin anıldıkça gönüller coşar
Anıtkabir ile Dergâha koşar
Bu dünya durdukça ikisi yaşar
Biri Hacı Bektaş biri Atatürk

Dönder ey tarihçi sayfayı dönder
Eğer bilmiyorsan bileni gönder
En büyük Öğretmen en büyük Önder
Biri Hacı Bektaş biri Atatürk

Gökte aramayın Hak bize yakın
Halka hizmet eden alacak hakkın
Şurdaki oturan canlara bakın
Biri Hacı Bektaş biri Atatürk
Gerçi, Hacı Bektaş Veli ve adı verilen kenti, okuduğum yayınlardan biliyordum ama, bu kentte yaşayıp, havasını teneffüs edip, suyunu içip, insanlarını tanıdıktan sonra, ilçeye de, adı verilen büyük Türk düşünürüne de hayranlığım artmıştı. Hacı Bektaş Külliyesi ve müze, tekrar tekrar girip, gezdiğim mekan olmuştu. Birinci Avlu, İkinci Avlu, Aş Evi, Cami, Mihman Evi, Meydan Evi, Kiler Evi, Üçüncü Avlu, Çilehane, Türbe, Bektaşiliğin yayılmasında büyük emeği olan Balım Sultan makberesi…
Ve Müze Müdürü Ali Sümer… Hacı Bektaş Müzesi Müdürlüğü için ideal bir insan…Adam gibi adam Ali Sümer’ı tanımış ve çok sevmiştim. Sonraları bu değerli insanla, zaman zaman Ankara’da da görüşmüştük.
Ali Sümer’le birlikte seyrettiğimiz semahlar, müthiş bir olaydı. Hiçbir halk oyununda, böylesine renkli, değişik, göz alıcı figürler yoktu. Ali Sümer “Anadolu’da Türk Öncüsü Hacı Bektaş” adlı eserinde şöyle yazmaktadır: “Baş açık, ayak yalın, çok renkli Türkmen kıyafetleri giyilir. Çok figürlüdür. Semahın adına göre hareket ve figürler değişir. Bu semahların kökü Orta Asya’daki Türk rakslarına dayanır…” Ali bey, semahların halk oyunu olmadığını söylemişti ama ben şahsen, semahların, halk oyunları festivallerinde de yer almasından yanayım. Zira bu gerçek Türk rakslarının yaygın bir şekilde oynanması gerektiği kanaatindeyim. Yıllar sonra Ali Sümer’in dediği gibi, ben bu oyunlarımızı, Orta Asya Türk cumhuriyetleri ve hatta Çin’in kuzeyindeki Doğu Türkistan’da seyretmiştim.
Bu ilk Hacıbektaş ziyaretimden sonra, Ankara’ya döner dönmez, on gün süren “Hacı Bektaş-ı Anma Törenlerinden İzlenimler” başlığı altında, bir yazı dizisi kaleme almıştım ve bu dizi, kadrosunda yer aldığım, Basın-İş Sendikasının Gündem Gazetesi’nin 16-27 Eylül 1975 tarihli nüshalarında yayımlanmıştı.
***
Hacıbektaş ilçesinde düzenlenen Hacıbektaş Veli’yi anma törenlerine, 1976 yılında da çağrılı olarak gittim. Bir yıl sonra Hacıbektaş Turizm Derneği’nden aldığım bir çağrı üzerine, bir kez daha Hacıbektaş’ın yolunu tutmuştum. Bu kez Cahit Öztelli hoca ile birlikte gitmiştik. İlçede bizi Turizm Derneği Başkanı Nafiz Ünlüyurt karşılamıştı. Yanındaki Ümit Kaftancıoğlu ile kucaklaşmıştık.. Beni Öğretmen Ali Haydar Yazar’ın evine yerleştirmişlerdi. Yazar ailesinin konukseverliğini hiç unutmadım.
Etkinlikler yine bir konferansla başlamış; Hollandalı Mechiel Kiel ve Özgül Erten, Hacı Bektaş üzerine konuşmuşlardı. Düzenlenen açık oturum konuşmacıları ise Konur Ertop, Adnan Binyazar, Hasan Gülşan, Celalettin Ulusoy, Sabahattin Batur, Veli Selmanpakoğlu idi. Paneli Nejat Birdoğan yönetmiş, Cahit Öztelli Hoca da söz alarak, düşüncelerini söylemişti.
Her gece, halk musikisi şölenleri vardı ve elbette Türkiye’nin birçok ozanı da Hacıbektaş’ta idi. Ne var ki Nevşehir Valiliği, Ruhi Su, Sümeyra Çakır, Rahmi Saltuk ve İsmail İpek gibi sanatçıların sahneye çıkmalarını yasaklamıştı!…
Merkezi Ankara’da bulunan Halk Ozanları Kültür Derneği de Hacıbektaş etkinliklerini boykot ve protesto etmişti! Başkanları Âşık Müslüm Dalkılıç, bir basın toplantısı düzenlemiş, Hacıbektaş’ı ve anma toplantılarını düzenleyenleri eyyamcılıkla suçlamıştı!…
O yıllar, ülkemizde polisiye baskıların yoğun olduğu yıllardı. Bu nedenle Hacıbektaş’lı dostlar, gönüllerince program düzenliyemiyorlardı. Hacı Bektaş Velî, Milletimizin malıdır. Hangi dinsel inanca sahip olunursa olunsun, yapılan düzenlemeler herkese hitap etmeliydi.
Etkinlikler bittikten sonra ben, Adana’ya gidecektim. Oraya nasıl gideceğimi araştırırken, Âşık Mahzuni’nin de Adana’ya gideceğini öğrenmiş, onun Mercedes otomobili ile, değerli ozanımızla sohbet ederek, güzel bir Hacıbektaş-Adana yolculuğu yapmıştım…
Gerek Hacıbektaş, gerekse yolculuk izlenimlerimi uzun uzadıya Gündem Gazetesinde yazdım. Eylül 1976 tarihinde 7 gün süreyle Gündem’de yayımladığım yazıları ilgili herkese gönderdim. Bu yazı dizisi, Hacıbektaş etkinlikleri konusunda araştırma yapacak olanlar için kaynak niteliğindedir
***
1977 yılında düzenlenen Hacıbektaş şölenlerine de çağrılı olarak gitmiştim.16 Ağustosta, Ramazan ayının başlangıcıyla birlikte, anma törenleri başlamıştı. Önce Hacıbektaş Veli’nin yeni yapılan heykelinin açılış töreni yapılmış; öğleden sonra düzenlenen seminerde ilk olarak Ümit Kaftancıoğlu konuşmuştu. Ne var ki bazı densizlerin provakasyonu ve adeta olay çıkarmak için sabırsızlanmaları, yüzünden ben, aynı gün Hacıbektaş’tan ayrılmıştım!….

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER